Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu tüm bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile tesciline karar verilmiş ise de, bozma ilamında 17 numaralı bağımsız bölümün davacıya vekaleten 03.06.2013 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalıya sattığı belirtilerek, 17 numaralı bağımsız bölüm hariç denilmek sureti ile sadece davalı şirkete devredilen bağımsız bölümler yönünden araştırma yapılması gerektiği belirtildiği, 17 numaralı bağımsız bölüm yönünden verilen red kararın bozma kapsamı dışında kaldığı dikkate alınmaksızın bu bağımsız bölüm yönünden de tapu iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmesi hatalı görülmüştür.
Olağanüstü zamanaşımı hukuki sebebine dayılı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, davacının, malikin 20 yıl önce öldüğü sebebine dayandığı, mahkemece bu sebebin incelenmediği, bundan ayrı, davacının taşınmazı devralan iyiniyetli üçüncü kişi konumundaki yeni malike karşı da davayı devam ettirdiği, iyiniyetli üçüncü kişinin ayni hakkının korunacağı ancak kişinin iyiniyetli olup olmadığının tespit edilmesinin gerektiği, mahkemece bu yönde bir incelemenin yapılmadığı, belirtilen hususlar incelenmeden karar verilmesinin doğru görülmediği-
Davacı arsa sahibi, davalının, dava konusu bağımsız bölümün arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi uyarınca kendisine bırakılan bağımsız bölümlerden olduğunu bildiğini ve yüklenici ile el ve işbirliği içerisinde, bu bağımsız bölümü devraldığını yasal delillerle kanıtlayamadığından, tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak ayni hak kazanan davalının kazanımının korunması gerekmekte olup, yüklenicinin temerrüdü nedeniyle arsa sahibinin sözleşmeden dönmesi halinde avans olarak verilen tapuların iade edileceğine ve yükleniciden pay devralan üçüncü kişilerin iyiniyet iddialarının dinlenmeyeceğine ilişkin somut olayda uygulama yeri bulunmayan Yargıtay içtihatlarına dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Terditli olarak açılan davada tapu iptali ve tescil talepleri kabul edilmeyen davacıların tazminat talebi bulunduğu gözetilmek suretiyle, mirası reddetmeyen mirasçıların tazminattan sorumlu olacakları düşünülmeksizin, haklarında pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinin yanlış olduğu-
Bozma kararına uymakla Mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapma, bozma kapsamında araştırma yapma zorunluluğu bulunduğu- Vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı hususunda araştırma yapılması vekalet görevinin kötüye kullanıldığının sabit olması halinde, dava konusu taşınmazı ilk elden temlik alan davalının TMK.m.1023 uyarınca temlikinde iyiniyetli olup olmadığının değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı yazılı delil ibraz edememişse de; açıkça yemin deliline de dayanmış olup yemin hakkı hatırlatılmadan sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Uyuşmazlık, yolsuz tescil (sahtecilik) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, tazminat isteklerine ilişkindir... Davalı - birleştirilen davada davacının kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği- Ceza dosyasında, yapılan işlemin, dava konusu taşınmazın davalı tarafından bizzat, .. tarafından ise diğer davalıya verilen vekaletname ile davacıya devredilmesi sırasında davacının kaybettiği kimliğinin bir şekilde ele geçirilmesi ve davacıdan alınan fazla fotoğrafın da kullanılarak davalının vekil tayin edildiği sahte vekaletname düzenlenmesi, sonrasında bu vekaletname ile davacı adına kayıtlı taşınmazın devredilmesi suretiyle gerçekleştiği, dosyaya yansıyan delillerden davacının bir kusuru olduğu hususunun ispatlanamadığı, kaldı ki davacının kimliğini kaybetmiş olduğu kabul edildiğinde dahi TBK 52 şartlarının oluşmadığı-
Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde, inşaatın kısa sürede tamamlanması amacıyla inşaatın başında bu sözleşme uyarınca tapuda devir yapılmasına rağmen, yüklenicinin edimini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmeden dönüldüğünde artık tapuda yapılan devrin sebebinin ortadan kalkacağı ve kayıt yolsuz tescile dönüşeceği- Avans niteliğinde devredilen bu payların, yüklenici temerrüde düştüğünde arsa sahibi tarafından geri istenebileceği ve yüklenici ile bağımsız bölüm almak üzere sözleşme yapan üçüncü kişilerin, tapuda yapılan devre rağmen bu payları arsa sahibine iade etmek zorunda olduğu ve üçüncü kişiler için TMK’nın 1023. maddesinin uygulanamayacağı-
Mahkemenin Yargıtay'ın bozma kararına uyması sonucu, bozma kararı lehine olan taraf yararına 'usuli kazanılmış hak' doğacağı- Usuli kazanılmış hakkın mahkemeye; hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde, işlem yapma ve hüküm kurma sorumluluğu getirdiği-
Somut olayda, davacı ile davalı arasında yazılı bir inanç sözleşmesi bulunmadığı- Davalı tarafından akdi ilişkinin varlığının inkâr edildiği- Dava dosyasına yazılı belge sunulmadığı gibi dosyada delil başlangıcı niteliğinde sayılabilecek bir belge de bulunmadığı- Yazılı belge ile inanç sözleşmesinin varlığını kanıtlayamayan davacının eldeki davayı HMK’nın yürürlük tarihinden sonra açtığı ve 11.06.2012 tarihli dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayandığı- Bu durumda, davanın terditli taleplerle açıldığı gözetilerek ilk kademedeki tapu iptali ve tescil istemi bakımından hâkimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacı tarafa yemin teklif hakkını hatırlatması, burada varılacak sonuca göre son kayıt maliki olan davalı Derneğin TMK’nın 1023. maddesine göre tapu siciline güvenerek iyi niyetli iktisapta bulunan üçüncü kişi konumunda olduğuna dair savunması üzerinde de durulmak suretiyle bir hüküm kurulması, davacının mülkiyete ve buna bağlı bedel istemine yönelik iddiasının bu şekilde dahi ispat edilememesi hâlinde ise terditli diğer talebi değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekeceği-