Miras bırakanın kayden maliki olduğu taşınmazını oğluna satış suretiyle temlik ettiği, dava açılmadan önceden miras bırakanın oğlu tarafından bu taşınmazın, iş yerinde çalıştığı kimseye devrettiği anlaşıldığından, temlikin muvazaalı olduğunu bilebilecek durumda olan son kayıt maliki olan kimsenin iyiniyetli sayılamayacağı-
Davacıların mahkeme içi ikrarda bulunduğu ancak ikrardan döndükleri görülmekle, ikrarın maddi bir hataya dayalı olduğunu davacıların öncelikle ispatlamaları gerekecektir. İkrarın maddi hatadan kaynaklandığının ispatlanamaması halinde mahkeme içi ikrarın bu davada da geçerli olduğu ve kesin delil teşkil edeceği, ikrara rağmen açılan davanın TMK’ nun 2. maddesi uyarınca hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi gerekip, eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bu nedenlerle bozulmasına neden olacağı-
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası-
Tescilli bir tasarımın, hukuken korumadan yararlanabilmesi için bazı özelliklere sahip olması gerektiği; bunların en başında kamu düzeni ve genel ahlaka aykırı olmama halinin geldiği- Davacı işletmesindeki üretim araçlarına el konulması sebebiyle davacının üretim yapmasının davalı tarafından bir hakka dayalı olmaksızın kötüniyetle engellenmiş olduğundan, davacının meydana gelen zararının tazmini yoluna gidilmesi gerekeceği-
İkinci el durumunda bulunan kayıt maliki davalının iyiniyet savunmasının sübutu halinde davalının taşınmazı edinimine değer verileceği ve Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanacağı, davalı kayıt malikinin iyiniyetli olup olmadığının araştırılması, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekeceği-
Tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımının korunacağı,bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişinin bu tescile dayanamayacağı-
Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişinin bu tescile dayanamayacağı, bir hal yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken 3. kişinin bu tescile dayanamayacağı, yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu-
Yalnızca karar harcı ve temyiz peşin harcının ödenmesinde kullanılmak üzere ve davanın kazanılması halinde yatırılan harca ilişkin tutarın faizi ile birlikte iade edilmesi kaydıyla Maliye Bakanlığı'nca şikayetçi belediyeye gönderilen ve mahkeme ilamıyla belediye iadesine karar verilen paranın haczedilemeyeceği- Anılan harç bedelinin, Maliye Bakanlığı'nın bütçesinden gönderilen yardım niteliğinde olduğu ve bu özelliği gereği doğrudan kamu hizmetine tahsis edilmiş bir para oldupu ve dolayısıyla da devlet malı olduğundan haczedilemeyeceği-
Önalım hakkının kullanılabilmesi için satış sözleşmesinin geçerli olarak kurulması yeterli olup payın davalı adına tapuda tescilini beklemeye gerek bulunmadığı- TMK. mad. 733'de,  sadece “cebri satışlarda” önalım hakkının kullanılamayacağının vurgulanmış olduğu; ihtiyari açık artırma suretiyle yapılan satışlar için önalım hakkının kullanılamayacağına dair bir düzenlemeye yer verilmediği- Davacı (ihtiyari açık artırmadan) ihaleden haberdar olduğu halde, ihaleye katılmayıp pay almamışsa da, bu durumun, davacıya yasa ile tanınmış önalım hakkını kullanmasına engel teşkil etmeyeceği ve davacının kötüniyetli olduğunu göstermeyeceği-
Kira sözleşmesi akdedilirken iskânın bulunmadığını davalının davacı kiracıya bildirmekle yükümlü olduğu- Tarafların sözleşmenin kurulması sırasında birbirlerine tam ve doğru bilgi vermek zorunda olduğu, yanlış görünüm yaratmanın, en azından dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği- Bir binanın iskân raporunun bulunmasının asıl olduğundan, iskan raporunun alınıp alınmadığını araştırma yönünden kiracıdan bir özen beklemek ve istemenin mümkün olmadığını- Dava konusu yerin, sözleşme gereğince kiranın başladığı tarihte, kullanılmaya elverişli iskan raporu alınmış hukuki ayıptan ari bir şekilde teslim edilmediği böylece kiraya verenin kiracıya karşı yasal borcunu ifa etmediği anlaşıldığından, davacının akdi fesihte haklı olduğu kabul edilerek, davalı kiraya verenin sorumluluğu yönünde hüküm kurulması gerektiği-