Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının yerinde olmadığı-
Vekalet sözleşmesinin büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayandığı- Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğduğu- Açılan davanın vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapunun iptali ve tescili, birleşen davanın ise vekaletnamenin iptali istemine ilişkin olduğu- Mahkemece öncelikle ipotek bedeline ilişkin ödemelerin kim tarafından yapıldığının, davalı S.'ın tüketici kredisi alıp almadığının, aldı ise hangi tarihte aldığının kayden araştırılması, daha önce dinlenilen tanıkların bilgilerine yeniden başvurularak vekilin vekalet görevini kötüye kullanıp kullanmadığı hususunun araştırılması ve varılacak sonuca göre karar verilmesinin gerektiği- 
Taraflar arasındaki üyeliğin tespiti davası-
Davacı-davalı kocanın güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, geçim ve bakım yükümlülüğü ile ilgili birlik görevlerini yerine getirmediği, eşinin ortak konutta olduğu sırada konutun kapısını kilitlemek suretiyle kişisel özgürlüğünü sınırlamaya çalıştığı; bu olaylar sonrasında, davalı-davacı kadının ortak konuttan ayrılmak durumunda kaldığı ve davacı-davalı kocanın bu şekilde gerçekleşen ayrı yaşama durumu devam ederken, eşine TMK. 164.maddesi uyarınca "terk ihtarı" tebliği ettiği, davacı-davalı kocanın, gerek ihtar öncesi, gerekse ihtar sonrasındaki davranışlarında, kocanın gerçekte barışma, birlikte yaşama iradesiyle hareket etmediği, salt boşanmayı sağlamak için terk ihtarı çektiği, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayıp(TMK.md.2/2), kocanın terk ihtarının sonuç doğurmayacağı-
Mahkemece,davalının işyerinde yakalanan ürünlerin taklit olduğu, yakalanan ürünlerin ve üzerinde bulunan markaların davacının tescilli markasıyla aynı olduğu, ürünlerin faturasız olduğu, davalının mesleği ve meslekî tecrübesi gereği ürünlerin taklit olduğunu bilerek basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği, davalının bu eyleminin MK’nun 2. maddesi kapsamında dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının, davacının tescilli markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitinin gerektiğine, davalının bu şekildeki kullanımının engellenmesine karar verildiği
Tapu iptali ve tescil- alacak-
Mahkemece, zaman içerisinde diğer bağımsız bölümlerin kullanım biçimlerinin değişerek eylemli olarak “işyeri- ofis” olarak kullanılır hale geldiği belirtilmiş ise de, mesken niteliğinde kullanılması gereken diğer dairelerin de yeniden mesken niteliğine dönüştürülmesi için her zaman dava açılması olanaklı olup, davacı kanundan doğan hakkını kullandığından kendi taşınmazını evvelce işyeri olarak kiralamasına rağmen bu davayı açmasının TMK madde 2'ye aykırılık oluşturduğunun söylenemeyeceği-
Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davası-
Borçlunun, babasının ölümü ile kendisine intikal edecek taşınmazdaki miras payının intikalini önlemek için mirası reddetmiş olması ve mirasın reddi şeklinde gerçekleşen bu tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren 5 yıl içinde alacaklı tarafından dava açılmış olduğundan, mahkemece davanın İİK. mad. 277 vd. uyarınca açılan "tasarrufun iptali" isteğine ilişkin olduğu kabul edilerek, alacaklı tarafından ileri sürülen iptal isteminin, mirasın reddi ile ilgili mahkeme ilamı olmayıp, mirasın reddi suretiyle borçluya geçecek malvarlığının karşılıksız olarak diğer kardeşin malvarlığına aktarması sonucunda oluşan değerin şartları varsa alacaklının alacağı kadar bölümün iptal edilmesi olduğunun düşünülmesi, kardeşler arasında gerçekleştirilen bu tasarrufta davalı borçlunun yasal yönden yararı bulunup bulunmadığının üzerinde durulması, murisin terekesinin borca batık olup olmadığının belirlenerek davalı borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastının bulunup bulunmadığının irdelenmesi, diğer davalının da reddeden mirasçının kötü niyetini bilebilecek durumda olduğu değerlendirilerek karar verilmesi gerektiği-