Öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük yasal süre içinde ileri sürülen "tebligat usulsüzlüğü" şikayetinin kabulü ile Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesi ve maaş haczinin kaldırılması şikayetinin değerlendirilmesi gerekeceği- Tebligat parçasında yazılı olan hususun aksi her türlü delille ispatlanabileceği- Tebliğ tarihi itibariyle borçlunun başka bir şirkette çalıştığı borçlunun tebliğ tarihi itibariyle ortaklıktan ayrıldığı anlaşıldığından yapılan tebligatın usulsüz olduğu-
Tebliğ olunan evrakı tesellüm edenin adresini ihtiva eden (2) numaralı örneğe uygun olarak düzenlenen ihbarnamenin gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırıldığına ilişkin şerhin tebliğ belgesinde bulunmadığı, bu haliyle ödeme emri tebligatının Tebligat Kanunu'nun 21/2. ve Yönetmeliğin 31/1-c maddeleri uyarınca usulüne uygun olmadığı-
İcra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmeleri zorunlu değil ise de, şikayetçi üçüncü kişinin haciz ihbarnamesinin tebliği işleminin usulsüz olduğuna yönelik yaptığı başvuru, icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesi nazara alınarak hacizlerin kaldırılması gerektiği iddiasıyla icra müdürlüğüne yapılan diğer şikayeti doğrudan etkileyeceğinden, mahkemece anılan dosyada verilecek kararın kesinleşmesinin beklenip sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Tebliğ yapılacak kişiler herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacakları bir halde oldukları takdirde tebliğin orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birisine yapılabileceği aksi halde tebligatın usulsüz sayılacağı-
İcra dosyasına vekalet sunmada da kıymet takdirine itirazda bulunan avukatın şikayetçi takip borçlularını temsil ettiği ve böylece takibin vekille sürdürüldüğü anlaşıldığından, satış ilanının bir örneğinin borçlu vekiline tebliğ edilmesi gerektiği- Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Duruşma açılıp, taraf teşkili sağlandıktan ve tarafların gösterecekleri deliller toplandıktan ve gerektiğinde zabıta araştırması yapılmak suretiyle tebliğ işleminin yapıldığı tarihte şikayetçinin tebligat yapılan adreste oturup oturmadığı belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Tebligat işlemi sırasında haber verilen komşu ismi belirtilmiş ise de, beyanda bulunan komşunun adı belirtilmediği gibi muhatabın tatilde olduğu belirlendiğine göre adresten geçici ayrılma şartı oluşmadığından, 7201 s. Tebligat Kanununun 21/1 maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usule aykırılık teşkil edeceği- Borçluya satış ilanının usulüne uygun olarak tebliğ edilmemesinin başlı başına ihalenin feshi nedeni olduğu (İİK. mad. 127)-
Ödeme emrinin tebliğinde; komşunun ad ve soyadının alınması, beyanı alınan şahısların açıkça belli olması aksi halde ödeme emrinin usulsüz kabul edileceği-
Taşınmaz satışlarında satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu (İİK. mad. 127)- Tebliği çıkaran merci tarafından, Tebligat Yönetmeliği'nin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği için, tebligatın TK'nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesine göre yapılması gerekirken, dağıtıcının kendiliğinden TK.nun 21/2. maddesine göre tebliği yapmasının kanuna aykırı olduğu-
Şikayete konu tebligatların muhatap şirket yetkilisinin orada bulunup bulunmadığı tespit edilmeden ortağı olduğundan bahisle tebliğ edildiği ve bu haliyle 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 13. maddesine ve Tebligat Yönetmeliği'nin 21. maddesine aykırı ve usulsüz olduğu-