Borçlular tarafından tebligatın yapıldığı kişinin, kendileri ile hukuki veya fiili hiçbir bağlantısının bulunmadığı, şirket çalışanı ya da gerçek kişi borçlunun yakını olmadığı ileri sürüldüğüne göre, mahkemece, borçlu şirketin SGK sigortalı çalışan kayıtları incelenerek ve tebliğ yapılanın tebliğ tarihi itibariyle borçlu şirkette çalışıp çalışmadığı kolluk marifetiyle araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece usulsüz tebligat şikayeti kabul edilip, tebliğ tarihi de düzeltildiğine göre, takip kesinleşmeden önce konulan hacizlerin de kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun adreste bulunmama sebebi hakkında bilgi alınan ve haber bırakılan kişinin komşu, kapıcı veya yönetici olup olmadığının tespit edilmediği anlaşıldığından tebliğ işleminin, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine aykırı olup usulsüz olduğu, mahkemece, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince şikayetçinin usulsüz tebliğden haberdar olduğu tarihin tespiti ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligat evrakında sadece adresin başında “mernis adresi” ibaresinin yazılı olduğu, bu şerh dışında “adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese TK 21/2 uyarınca tebligat yapılacağına dair meşruhat” bulunmadığı, bu hali ile tebliğ işleminin usulsüz olduğu, bu nedenle takip kesinleşmeyeceğinden borçlu aleyhine haciz işlemlerinin yapılamayacağı-
Tebliğ memurunca muhatabın çarşıda olduğunun tespit edildiği, bu durumda borçlunun tevziat saatleri içerisinde döneceği belli olup ayrı bir araştırma yapılmasına gerek olmadığı, tebligat evrakının muhtara teslim edildiği ve 2 nolu haber kağıdının muhatabın adresinin kapısına yapıştırıldığı, tebligat işlemini muhataba bildirmesi için komşusuna haber verildiği, tebligat evrakına tebliğ memurunun adı, soyadı ve sicil numarası ile tebliğ tarihinin yazılarak imzalandığı, muhatabın çarşıya gittiğinin ve haber verilen komşunun tebligat evrakında açıkça belirtildiği ve imzasının alındığı da anlaşıldığından, örnek 7 ödeme emrinin şikayetçi borçluya Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30. maddelerine uygun olarak tebliğ edildiğinin kabul edileceği-
İcra takibine konu edilen borcun kaynaklandığı kredi sözleşmesi "imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşme" kapsamında olmadığından borçlunun sözleşmede yazılı adresine gönderilen ödeme emrinin tebliğ edilemediği hallerde 7201 s. Kanunun 35/son maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı, ancak, aynı madde hükmüne göre (....kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarına ve ticaret sicillerine....) bildirilen adreslere gönderilen tebligatın adresten ayrıldığından bahisle yapılamaması halinde, değiştirilen adres bu yerlere bildirilmediği takdirde muhataba doğrudan 35. madde uygulanarak tebligat yapılabileceği-
Süre aidat borçlarına dayanılarak yapılan icra takibine ilişkin tebligatların; "Tebligat Kanunu Ek Madde 1'de düzenlenmiş olan apartman yönetimi ve ortak giderler ile ilgili tebligatların yapılmasına dair usul"üne tabi olmadığı ve bu usulle yapılmış tebligatların usulsüz olacağı-
Borçlu şirket adına tebligat yapılanın borçlu şirket çalışanı olmayıp, aksine, alacaklının sigortalı işçisi olduğu anlaşıldığından anılan tebliğ işleminin yasaya aykırı olduğu-
Tebligatı çıkaran merci tarafından adres kayıt sitemine ilişkin olarak şerh verilmeden, dağıtıcı tarafından 21/2. maddeye göre tebliğ işleminin yapılamayacağı-
Ödeme emri tebligat mazbatasında, tebliğ işleminin “muhatap çarşıda olduğundan tebliğ evrakı, muhatabın çalışanı ... imzasına tebliğ edildi” şerhiyle yapıldığı, tebligatın şeklen usule uygun olduğu anlaşılmakla birlikte, beyana dayalı olarak düzenlenen SGK sigortalı çalışan kayıtları esas alınarak, tebligatı alanın tebliğ tarihinde borçlunun iş yerinde çalışmadığından bahisle tebligatın usulsüz olduğuna karar verilmesinin doğru olmadığı-