Takip dosyasında şikayetçi borçlunun bilinen iki adresinin bulunduğu, bu adreslerin tamamına 7201 Sayılı TK'nun 10/1. maddesi uyarınca normal tebligat çıkarılarak ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesi, bildirilen tüm adreslere çıkarılacak tebligatların bila tebliğ dönmeleri halinde ise aynı Kanun'un 10/2. maddesi yollamasıyla TK'nun 21/2. maddesine uygun olarak tebligat çıkarılması gerekirken, bu sıralamaya uyulmadan doğrudan doğruya TK'nun 21/2. maddesine göre işlem yapılmasının Tebligat Kanunu'na aykırı olduğu, bu durumda uyuşmazlığın İİK'nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 Sayılı Kanun'un 32. maddesine göre çözümlenmesinin gerekeceği-
Şirket adına çıkartılan icra emiri ve kıymet takdiri raporu tebligatlarının Ticaret Sicilde kayıtlı adresine çıkartıldığı ve ''aynı çatı altında çalışan imzasına tebliğ edildiği'', ancak dosya içinde mevcut belgelerden adı geçenin şirketi temsil yetkisi bulunmadığı gibi, borçlu tüzel kişiyi temsile yetkili olanların o sırada orada bulunup bulunmadıkları da belirlenmeden ve uyulması gerekli prosedüre uyulmadan, doğrudan çalışan imzasına tebliğ edilmiş olduğu, bu nedenle, tebligatın usulsüz olduğu-
Taşınmazın kıymetinin belirlenmesi için yapılan keşif ve bilirkişi masraflarının da tıpkı ilan giderleri gibi paraya çevirme masrafı olarak kabulünün gerekeceği-
Borçlunun adresinde borçlu şirket yetkilileri ve çalışanı bulunmadığına göre tebligat memurunca tebliğ işleminin 7201 s. Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre yapılmasında yasaya aykırılık bulunmadığı ve 89/1 haciz ihbarnamesinin usule uygun tebliğ edilmesine rağmen bu tebligatın iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Söz konusu tebligatta borçlunun adreste geçici ve kısa süreli bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra dönüp dönmeyeceği belirlenmediği gibi, bu araştırmanın kimden sorulmak suretiyle yapıldığının da belirlenmediği görüldüğünden tebliğ işleminin, 7201 Sayılı Kanun'un 21/1. ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği’nin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüz olduğu, o halde mahkemece, istemin kabulü ile TK'nun 32. maddesi gereğince ödeme emrinin öğrenildiği tarihin 19.11.2013 olarak düzeltilmesine ve haczin kaldırılmasına yönelik şikayet hakkında bir karar verilmesinin gerekeceği-
Şikayetçi borçlular adına çıkartılan tebligatlarda beyanı alınanın, komşu mu kapıcı mı yönetici mi olduğu belli olmadığı gibi, kim olduğuna dair hiçbir bilginin de bulunmadığı, tebliğ tutanağında “ayrıca, komşuya haber verilmiştir. Komşu imzadan imtina etmiştir.” şeklinde şerh mevcut ise de, bu şerhin, beyanı alınan kişinin aynı kişi olduğu sonucunu doğurmayacağından yapılan tebligatı usulüne uygun hale getirmeyeceği-
Tebliğ memurunca borçlu şirket yetkilisinin iş yerinde olmadığı tespit edilmiş ise de, o sırada orada hazır bulunan ve kendisine borçlu şirket adına tebligat yapılabilecek memur veya müstahdemin araştırılıp tebliğin anılan kişilerden birine yapılması gerekirken, tebliğ evrakının mahalle muhtarına teslim edildiği, dolayısıyla yapılan tebligatın usulsüz olduğu-
Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adreslerinin esas alınacağı ve bu madde hükümlerinin uygulanacağı, borçlu şirketin Ticaret Sicilinde kayıtlı adresine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi gereğince yapılan tebligatın usulüne uygun olacağı-
Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği- 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ tarihinin 7201 s. Yasa’nın 32. maddesi uyarınca muhatabın öğrenme tarihi olarak beyan ettiği tarih olarak düzeltilmesine, usulüne uygun olarak 89/1 haciz ihbarnamesi çıkarılmadan 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri çıkarılamayacağından veya çıkarılırsa bile hükümsüz sayılacaklarından dolayı anılan haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmesinin gerekeceği-
Haciz ihbarnamelerinde üçüncü şahıs olarak yazılı olan ile ihbarnamelerin tebliğ edildiği şikayetçinin aynı şirket olup olmadıklarının, tebliğ adresinin bulunduğu ilçede aynı ünvanlı başkaca bir şirketin olup olmadığının usulünce tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-