Vekil tarafından takip edilen işlerde icra emrinin vekile tebliği gerekir ve icra emrine muttali olunması tebliğ yerine geçmez ise de, somut olayda; yargılamanın devamı sırasında, karar tarihinden önce borçlu vekiline icra emri tebliğ edildiğinden mahkemece, konusu kalmayan şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken istemin reddi yönünde hüküm tesis edildiği görülmekle, hükmün belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğundan, asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmamasının da sonuca etkili olmadığı-
Vekile tebliğ zorunluluğunun bulunmasının, asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmayacağı, zira, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu'nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekeceği-
Avukat stajyerinin, Tebligat Kanunu'nun 17. maddesinde sayılan daimi çalışan veya müstahdem sıfatını taşımadığı- Gerekçeli kararın "çalışan" sıfatıyla stajyer avukata tebliğinin geçersiz olduğu- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi addolunacağı (Teb. K. mad. 32)- HMK mad. 255 uyarınca aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça, tanıkların gerçeği söylediğinin kabul edileceği; akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağı- Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması ve ortak hayatın çekilmez hâle gelmiş bulunması gerektiği- Evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime takdir hakkı tanındığı-
Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliği gerektiği- İcra emrinin borçlu asile tebliğ edilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı-
İlamda kararın davalı vekilinin yüzüne karşı verildiği yazılmışsa da, ilamın karar başlığında borçlu vekili bulunmadığı gibi ilam içeriğinde de borçlu-davalı vekili tarafından vekaletname sunulmadığı gerekçesiyle vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiğinin belirtildiği görüldüğünden, borçlunun takip dayanağı davada kendisini vekil ile temsil ettirmediği anlaşıldığından, şikayetçi borçlu asile icra emrinin tebliğ edilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Takip dosyasının incelenmesinde; takip talebinde ve icra emrinde alacaklı vekili olarak Av..... ismine ve adresine yer verildiği görüldüğünden; alacaklının takip dayanağı davada ve şikayete konu icra takibinde kendisini vekil ile temsil ettirdiği sabit olup bu durumda, şikayet dilekçesinin adresi belli olan vekile tebliği suretiyle tebliğ işlemi eksikliğinin giderilmesinin mümkün olduğu-
Vekil ile takip edilen işlerde, tebligatın vekile yapılması gerektiği- Tebliğ mazbatasında yazılı olan adres, dilekçesine ekli vekaletnamede gösterilen vekilin adresinden farklı olduğundan, yapılan tebligatın yok hükmünde olduğu ve tebligat tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine ve dilekçede ileri sürülen itirazlarının incelenmesine karar verilmesi gerektiği-
Duruşmaya ilişkin kararın tebliğ edildiği vekilin davacının vekilinin yanında SSK'lı olarak çalıştığı, dava dosyasına vekaletnamesini ibraz ederken tebligatların davacı vekiline tebliğ edilmesinin istendiği görülmesine rağmen mahkemece bunun yerine dava dilekçesine beyan ettiği adres haricinde başka bir adrese tebligat çıkartarak tebligatın aynı konutta beraber ikamet ettiği eşine tebligat yapılmasının geçerli olmadığı-
Vekil varken asile tebligat yapılması halinde asile yapılan tebligat tarihinin hak düşürücü sürenin başlangıcında esas alınamayacağı-