Elektronik yolla tebligatın muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı-
Hakim tarafından değiştirilmesi mümkün olmayan kanun yoluna başvuru sürelerinin kamu düzeni ile ilgili re'sen gözetilmesi gereken kesin sürelerden olduğu- Tevkil edene yapılan sonraki tarihli tebligatın istinaf başvuru süresini ihya etmeyeceği- Yetki belgesinin süreli olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığından, gerekçeli kararın tevkil edilen vekile tebliğinin usule aykırı olmadığı-
Muhattabın daimî işçisi şeklinde yapılan tebligatın geçerli olabilmesi için, muhattap adına tebligat yapılan kişinin tebligatın yapıldığı tarihte muhatabın daimî işçisi olması gerektiği- İşçinin sigortasız olarak çalışmasının tebligat yapılmasına engel olmadığı- Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerinin en küçük ayrıntısına kadar uygulanması gerektiği- Davalı vekiline yapılan ilk tebligat usulüne uygun olarak yapılmış olması nedeniyle geçerli olduğundan, temyiz süresinin bu tarihten başlayacağı; ikinci kez yapılan tebligat üzerine temyiz süresinin yeniden başlayacağının ve davalının yeni bir temyiz hakkı doğacağının kabulünün olanaklı olmadığı-
Cevap dilekçesi vermeyen davalı "aynı zamanda dava konusu emtianın bedelini de inkâr ettiğinden" sadece kusur tespiti yönünden alınan bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin hatalı olduğu- Davalının mandalinanın fiyatını da inkâr etmiş sayılacağı gözetilerek bu hususta da dosya kapsamında yer alan deliller değerlendirilerek inceleme ve araştırma yapılması gerektiği- Davalı vekili bilirkişi raporuna itirazında kusur oranına itiraz etmeyerek sadece "emtianın bozuk olduğunu" ileri sürdüğünden, davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ileri sürülen bu vakıanın, savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu ve üzerinde durulmasının mümkün olmadığı-
Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi’nce borçlular vekiline yapılan satış ilanı tebligatının mevcut olmadığı belirtilerek ihalenin feshine karar verilmiş ise de; Dairemizin ......... tarihli eksiklik talep yazısı üzerine ilgili mahkemece gönderilen tebligat mazbatasının incelenmesinde, borçlular vekili Av. ... adına çıkartılan satış ilanı tebligatının ......... tarihinde tebliğ edildiğinin, şikayet dilekçesinde bu tebligata yönelik bir usulsüz tebliğ iddiasının bulunmadığının anlaşıldığı, o halde Bölge Adliye Mahkemesi’nce; satış ilanının borçlular vekiline tebliğ edildiği nazara alınarak, şikayetçi borçluların sair istinaf sebepleri incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Asıl takip dosyasının UYAP üzerinden incelenmesinde, diğer borçlunun alacak ve haklarının haczi amacıyla şikayetçi borçluya çıkarılan haciz ihbarnamesine borçlunun temyize konu dosyayı da vekil sıfatı ile takip eden vekili tarafından ......... tarihinde vekaletname sunularak itiraz edildiği, hem itiraz evrakının hem de vekaletnamenin UYAP ortamında kayıtlı olduğu, bu nedenle alacaklının borçlunun vekille temsil edildiğinden haberdar olduğunun kabulü gerekeceği, vekilin azledildiğine veya istifa ettiğine dair dosya içerisinde herhangi bir kayıt bulunmadığının görüldüğü, bu durumda, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince, satış ilanının, şikayetçi borçlunun vekiline tebliği gerekeceği, emredici nitelikteki düzenlemelerden kaynaklanan yasal zorunluluğa aykırı olarak, vekili varken asile gönderilen satış ilanı tebligatının yok hükmünde olup sonuç doğurmayacağı, şu hale göre, vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğundan, asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmamasının da sonuca etkili olmadığı-
Mahkemece vekillikten çekilme dilekçesi davalıya tebliğ edilmemiş olup, davalı vekilinin eldeki dava bakımından vekilliğinin devam ettiğinin anlaşıldığı, gerekçeli karar ve davacının istinaf dilekçesi ise tebligat zarfında mernis şerhi bulunmaksızın Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre davalıya tebliğinin sağlandığı, bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince, davalıya vekilinin istifa dilekçesinin usulen tebliği ile Avukatlık Yasası'nda belirtilen onbeş günlük sürenin beklenmesi ve akabinde duruma göre gerekçeli karar ile istinaf dilekçesinin tebliği ile sonucuna göre esastan inceleme yapılması gerekirken, davalı yönünden ilk derece mahkemesince Tebligat Kanunu’na aykırı yapılan tebligatlar dikkate alınmaksızın esastan inceleme yapılarak karar verilmesinin isabetli olmadığı-
Borçlunun ihale konusu taşınmaza ilişkin kıymet takdirine vekili aracığıyla itiraz ettiği, alacaklı vekilinin de, kıymet takdirine itiraz yargılamasına katılarak borçlunun vekille temsil edildiğinden haberdar olduğu ayrıca vekilin azledildiğine veya istifa ettiğine dair dosya içerisinde herhangi bir kayıt bulunmadığı görülmekle satış ilanının vekile tebliğ edilmesinin yerinde olduğu- Satış ilanının vekile elektronik yolla tebliğ edildiği, ne var ki Tebligat Kanunu’na göre ise satış ilanının tebliğinin, vekile ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayıldığı görülmekle, satış ilanın ihaleden sonra tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, ayrıca vekilin elektronik yolla yapılan tebligatı açtığı tarihte ihaleden haberdar olduğu kabul edilse dahi Dairemiz yerleşik uygulamasına göre öğrenme tarihi ile ihale tarihi arasında makul sürenin bulunmadığının sabit olduğu, o halde, ilk derece mahkemesince şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Kanun ve yönetmeliğin gösterdiği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatın geçerli sayılmayacağı- Tebliğ memurunun, muhatabın adreste bulunmaması hâlinde, "hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığını", beyanda bulunanın adı ve soyadı ile sıfatını tebliğ tutanağına yazarak tebliğ tutanağını beyanda bulunana imzalatmak suretiyle tebliğ edilerek evrakı beyanda bulunan kişiye vermesi gerektiği- Mahkeme kararının tebliğine ilişkin olarak, davalı vekili adına çıkartılan tebliğ mazbatasının üzerindeki bilgiye göre," muhatabın aynı adreste birlikte çalışan/sakin ... imzasına tebliğ edildiği" belirtilmesine rağmen; "vekilin tebligat sırasında adreste bulunmama sebebi" tebliğ mazbatasına yazılmamış olduğundan, davalıya yapılmış usulüne uygun bir tebligattan söz edilemeyeceği- "Daimi memur veya çalışanların muhatap adına tebliğ evrakını alma ve tebellüğ etme yetkilerinin ancak muhatabın tebliğ sırasında adreste bulunmaması ve beyanda bulunanın ad soyadının tebliğ mazbatasına yazılıp altının beyan sahibince imzalanması halinde mümkün olduğu, bu nedenle muhatabın hangi sebeple adresten ayrıldığı hususunun tebliğ mazbatasına yazılmasına gerek bulunmadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Yetki belgesinde vekilin sınırlı süre ve yetki ile yetkilendirilmediği ve yetkili vekilin yetki belgesi sunulmasından itibaren tüm duruşmaları takip ettiği dikkate alındığında, yetki belgesiyle yetkilendirilen vekilin dosyada asıl vekil gibi işlem yapmakla yetkili olduğu kanaatine varıldığından, istinaf başvuru süresinin yetki belgesiyle görevlendirilen avukata  usulüne uygun olarak gerekçeli kararın tebliğ edilmesiye başlayacağı-