Davanın tamamen ıslahında dava baştan beri (dava dilekçesinden itibaren) ıslah edildiği için ıslah edilen kısım için de davanın açıldığı tarihte zamanaşımı kesilmiş olacağı- Kısmi davada, zamanaşımının yalnızca dava edilen kısım için kesilieceği, henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımının işlemeye devam edeceği- Davacı tazminat istemli davasını kısmi dava olarak açmadığı gibi, fazlaya ilişkin haklarını da saklı tutmamış olduğundan, davacının isteyebileceği miktarı dava dilekçesi ile sınırlandırdığı ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığından, ıslah ile artırılan kısım için talebin reddine karar verilmesi gerektiği, "HMK'nın 107 maddesi gerekçe gösterilerek tamamlanmış işleri etkilememek kaydıyla yeni yasanın derhal uygulanacağı" gerekçesi ile ıslah edilen kısım için davanın kabulünün isabetsiz olduğu-
Belirsiz alacak davalarında ıslah müessesesi bulunmadığı- Belirsiz alacak davalarında sadece harcın yatırılması gerekli ve yeterli olduğu- Davacı tarafın davayı ıslah ederek iradesini kısmi dava olarak göstermiş olduğu-
Mahkemece , PTT aracılığı ile gönderilen ödemeden haberdar olunmadığından temyiz isteminden vazgeçilmiş sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu- Ücretin ödendiğinin ispatı için işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesinin yeterli olduğu; ücretin ödendiğinin tanıkla ispatının mümkün olmadığı- İmzasız ücret .bordrolarında bazı aylarda fazla mesai ücreti tahakkuku bulunduğu görüldüğünden, ödemelere ilişkin banka kayıtlarının getirtilmesinden sonra imzasız ücret bordroları ile karşılaştırılması ve varsa banka aracılığı ile ödenen fazla mesai ücretinin hesaplanan miktardan mahsup edilmesi gerektiği-
Bir davanın hem usulden hem esastan reddinin mümkün olmadığı- Süresinde yapılan zamanaşımı def'inin mahkemece kabulü halinde, işin esasına geçilmeden davanın zamanaşımı nedeniyle reddedine karar verilmesi gerektiği-
Dava, 6100 s. HMK'nun 107. maddesine dayanılarak belirsiz alacak davası olarak açılmış olup, bu tür davalarda davacının ıslah yapmaya gerek olmaksızın sadece arttırdığı kısmın harcını yatırarak kısmi talebini tam talebe dönüştürebileceği, hâl böyle olunca harcı yatırılan ecrimisil miktarı da dikkate alınarak hüküm kurulması gerekeceği-
Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararının, tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalma olduğu- Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değerin belirlenmesi gerektiği- Davacının zararının, mahkeme kararının kesinleştiği tarihte oluşması halinde, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerekeceği- "Arsa" niteliğindeki taşınmazın, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti ve emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanarak, taşınmazdan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediğinin belirtilmesi suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiği-
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı eksik ve ayıplı imalat bedelinin tahsili istemine ilişkin davanın başında davacılar tarafından eksik ve ayıplı imalatın değerinin belirlenebilmesinin mümkün olmadığı ve bu talebin, konusunda uzman teknik bilirkişiler tarafından rayiç bedeller üzerinden belirlenip, tespit edilmesi gerektiğinden davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında davacıların hukuki yararının bulunduğu-
19. HD. 16.02.2017 T. E: 2016/12105, K: 1230-
Kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak bir üniversitenin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı'ndan alınan raporun kaza tarihine göre yürürlükte bulunan "Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği" hükümleri dikkate alınarak düzenlenmesi gerektiği-
Belirsiz alacak davasının, HUMK'nun yürürlükte olduğu dönemde yer almayan bir dava türü olup 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. maddesiyle kabul edildiği, bu durumda eldeki asıl davanın açıldığı tarihte HUMK yürürlükte olduğuna göre, HMK döneminde açılan davalar açısından uygulanma imkanı bulunan belirsiz alacak davası ile ilgili hükümlerin asıl dava dosyası bakımından uygulanmasının düşünülemeyeceği-