"Devlet itibarını ve kaymakamlık müessesesini yıpratıcı davranışlar içinde olduğu; bu davranışlarının da hukuki ve etik açından yakışık almadığı.." "... böylesi tutarlılık göstermeyen kaymakam.." biçimindeki sözlerin davacının kişilik haklarına saldın teşkil edeceği-
Haber görünür gerçekliğe uygun olduğundan kişilik haklarına zarar vermediği-
Davacının zayıfta olsa bazı emarelere dayalı olarak yaptığı şikâyetin şikâyet hakkı kapsamında kaldığı gözetilerek davanın reddi gerekeceği-
Davacıların icra takibi borçlusundan takibe dayanak ilamın konusu yayının yapıldığı "…" gazetesini yayın tarihinden sonra devralmaları onların gazetenin önceki borçlarından sorumluluklarını kaldırmayacağı; aksine önceki imtiyaz sahibi ile birlikte müşterek müteselsil sorumluluklarını gerektireceği-
Davalının gazetecilik etiği açısından yapmış olduğu bu değerlendirmelerin halkı bilgilendirme amaçlı ve eleştiri niteliğinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Yayının yapılmasıyla davalının bir ilgisi olsa bile şikayet dilekçesi ile yayının içeriği itibarıyla bunda hukuka aykırı bir yön bulunmadığı-
Daha sonra verilen ceza Merkez Ceza Kurulu'na yapılan itiraz üzerine kaldırılmış ise de (14.03.2005) yayının yapılış tarihi itibariyle belirtilen hususların olayların beliriş biçimine uygun olduğu anlaşılmakla görünürdeki gerçeğe uygunluğu nedeniyle hukuka aykırılıktan söz edilemeyeceği-
Olayın tarafı olan kişinin belediye başkanı olan davalı ile görüşerek olayları anlatması üzerine orada bulunan yayın kuruluşlarına bilgi veren ve daha sonra görüştüğü esnafa bu tür davranışlardan kaçınmalarım söyleyen davalının eylemlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı-
Bir siyasi parti Genel Başkanının davacı hakkında Yargıtay Başkanlığına suç duyurusunda bulunması ve basın toplantısında söylediği sözlerin tırnak içinde aynen yayınlanmasının, basının “Anayasal haber verme" hakkı kapsamında kaldığı-