5187 sayılı Basın Kanunu'nun 13. maddesine göre; "basılmış eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddî ve manevî zararlardan dolayı süreli yayınlarda, eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi, süresiz yayınlarda ise eser sahibi ile yayımcı, yayımcının belli olmaması halinde ise basımcı müştereken ve müteselsilen sorumlu olup, bu hükmün, süreli veya süreli olmayan yayınlarda yayın sahibi, marka veya lisans sahibi, kiralayan, işleten veya herhangi bir sıfatla yayımlayan, yayımcı gibi hareket eden gerçek veya tüzel kişiler hakkında da uygulanacağı; tüzel kişi şirketse, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanının, diğer şirketlerde en üst yöneticinin, şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı-
Siyaset adamlarının, kamuya açık nitelikleri gereği denetime ve eleştiriye bütün yönleri ile açık olmaları görevleri icabı olup; bu kişiliklerin işlem ve davranışlarının eleştirilmesi ve ötesinde bu eleştirinin sert olması, kamusal ilgi ve kamusal yarar gereği; hatta bu siyasi eleştirinin de doğası gereği sert ve kırıcı olabileceğinin de kabulü gerekeceği-
Fesih yazısında davacı işçinin işe yatkın olmadığı öğrenme ve kendisini yetiştirmede yetersiz olduğu ifade edilmiş olup, işverence feshe yönelik bir düşüncenin dile getirilmesi olduğundan manevi tazminat isteminin reddi gerekeceği-
Mahkemenin sicil notlarının tümüyle iptal edildiğine ilişkin kabulü yerinde olmayıp, idari işlemin bir kısmının iptali, tazminat sorumluluğunu gerektirmediği gibi; bu yönün, davalının kişisel kusurlu olduğunu da göstermeyeceği-
Davalının ceza mahkemesi kararı ile sabit olan haksız eylemi davacılar murisine yönelik olup; muris tarafından bu nedenle manevi tazminat davası açmış olduğu veya bu yönde herhangi bir iradesi olduğu kanıtlanmış olmadığından, manevi tazminat isteminin mirasçı sıfatını taşıyan davacılara geçtiğinin kabul edilemeyeceği-
Yayın içeriğinde bu olayla ilgili olarak yapılan değerlendirmeler ve kullanılan ifadeler de olayın gösterdiği özelliklere, gelişim biçimine ve anlatılmak istenen amaca uygun olduğundan dava konusu yayının hukuka uygun olduğu-
Dava konusu yayın olay tarihinde beliren görünür duruma uygun biçimde verilmiş olduğundan hukuka uygun olduğu-
İletilerin bütünü göz önünde tutulduğunda, yarışma ve sonuçlarına ilişkin değerlendirmenin, yorum ve eleştiri niteliğinde oldukları görüldüğünden, davacının kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilmesinin mümkün olmayacağı-
Evlilik dışı birliktelik gibi ciddi ve ağır bir suçlamanın dile getirilmeden önce doğruluğu araştırıldıktan sonra kamuoyuna sunulması gerekeceğinden manevi tazminat miktarının belirlenmesi gerekeceği-