Mahkemece, davalılar ... ... mirasçılarına intikal eden hisselerin tapusunun iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verildiği, ancak, kararda mahkemeyi kabul kararına götüren gerekçeye yer verilmediği, hal böyle olunca; davalılar ... ... mirasçıları yönünden gerekçesiz hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Mahkemece her ne kadar davalı ...'in diğer davalı ... ile birlikte hareket ederek taşınmazın davacı tarafından kendi adına tescilini önlemek amacıyla muvazaalı satış yaptıklarının değerlendirildiği belirtilerek davanın davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiş ise de; hangi gerekçeyle bu kanaate varıldığının belirtilmediği, bu hususta yeterli değerlendirme yapılmadığı, davacı ve davalı tanık beyanlarının kararda yeterince irdelenip tartışılmadığı anlaşılmakla, taşınmazı devralan davalı ...’in TMK’nin 1023.maddesi uyarınca ileri sürdüğü iyiniyet iddiasının tanıkların beyanları doğrultusunda yeniden değerlendirilmesi, gerekirse tanıklar tekrar dinlenerek, davalı ...’in iyiniyetli olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, iyiniyetli ise terditli talebin göz önüne alınması, iyiniyetli değilse şimdiki gibi karar verilmesi gerekeceği- Gerek yasal hasım durumunda bulunan Hazine ve diğer kamu tüzel kişileri ve gerekse iptal ve tescil isteği nedeniyle davada taraf durumunu almış bulunan kayıt malikinin mirasçıları olan davalıların harç, avukatlık ücreti ve diğer yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacakları, eksik harcın davacıdan alınmasına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmesinin gerekli olduğu-
Dosya kapsamındaki bilgi, belge, tapu kayıtları, taşınmaz yönünden mahallinde gerçekleştirilen keşif, alınan tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde somut olayda kayıt malikinin 1975 yılında öldüğünün, eklemeli zilyetlikle kazanma süresi ve koşullarının davacı lehine gerçekleştiğinin, tapu kayıtlarının intikal de görmediğinin sabit olduğu, bu nedenle mahkemece, koşulları oluştuğundan davacı tarafın tapu iptali ve tescil talebinin kabul edilmesi, bu tür davalarda taraf durumunu almış bulunan kayıt malikinin mirasçıları olan davalıların harç, avukatlık ücreti ve diğer yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacaklarının gözetilmesi gerekeceği-
Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine dair kararı yerinde ise de, davacının talebinin hem kadastro öncesi sebebe ve hem de TMK'nin 713/2. fıkrasından yer alan ''maliki 20 yıl önce ölmüş'' nedenine dayalı tapu iptali ve tescili davası olduğu gözden kaçırılarak, TMK'nin 713/2. fıkrasında yer alan ''maliki 20 yıl önce ölmüş'' nedenine dayalı tapu iptali ve tescil talebine yönelik herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmadığının anlaşıldığı, o halde, mahkemece, TMK'nin 713/2. fıkrasında yer alan ''maliki 20 yıl önce ölmüş'' nedenine dayalı tapu iptali ve tescil talebi yönünden taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
M.arın zilyetlikle kazanılmayacağı ve özel mülk olamayacağı, bilirkişi beyanlar ve dört tarafı mera olan dava konusu yerin kültür arazisi olarak kabulü mümkün olmadığından davanın reddi gerekeceği-
Mahkemece; öncelikle çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişiler eşliğinde yapılacak keşifte taşınmazın kadimden beri ne şekilde kullanıldığının, tarım arazisi olarak kullanıldığı beyan edildiği takdirde davacıların taşınmazı edinim şeklinin araştırılması, satın alma ile yolu ile edinilmiş ise satın aldıkları önceki maliklerin zilyetliğine de dayanacakları için kaç yıldan beri taşınmazın tarım arazisi vasfı ile kullanıldığının belirlenmesi gerekeceği, bunun yanı sıra çevre parsellerin dayanak kayıtları, Toprak Komisyonun ve Mera Komisyonun mera çalışmalarına dair tahsis kayıt ve krokileri, 1971 ve öncesi tarihlere ait hava fotoğrafları ve memleket haritaları getirtilip uzman bilirkişilere zeminde uygulatılması, taşınmazın niteliğinin kesin olarak saptanması, keşfi izlemeye uygun fen bilirkişi raporu alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği- HMK 26. maddesi gereğince, davacılar dava dilekçesinde 10'ar dönüm yerin tescilini talep etmiş olmasına rağmen talep aşılarak karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece; davada TMK'nın 713/2. maddesinde yer alan “bilinmeme” sebebinin yanında ''ölüm'' nedenine de dayanıldığı hususu da gözetilerek, davacı vekiline Hazine de hasım gösterilmek suretiyle tapu maliki ...'nın veraset ilamını sunması için süre ve imkan tanındıktan ve usulüne uygun olarak taraf teşkili sağlandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekir iken, bu husus gözden kaçırılarak yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Her ne kadar mahallinde yapılan keşifte dava konusu taşınmazın 25 - 30 yıldır davacı tarafça kullanıldığı, tarım arazisi olduğu bildirilmiş ise de dört tarafının mera olduğu, meraların zilyetlik yolu ile edinilemeyeceği ve bu yerin de meradan açılmak suretiyle kullanıldığı kabul edilerek davanın reddi gerekirken meranın bütünlüğünü bozacak şekilde kabul kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Davaya konu taşınmazlar bakımından, davalıların tespit tarihine kadar bağımsız 20 yıllık zilyetliklerinin bulunup bulunmadığı hususunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi, bağımsız zilyetliklerinin bulunması durumunda, davalılar açısından, eklemeli zilyetlikten yararlanmaları durumunda ise davalılar ile birlikte, zilyetliğinden yararlanılan kişinin kendisi ve tüm mirasçıları açısından senetsizden kazanım durumunun araştırılması, bu kapsamda, öncelikle dava konusu köyler arasında bir bağlantı olup olmadığı hususunun açıklanması, daha sonra, aynı çalışma alanında senetsizden taşınmaz ediniminin olup olmadığı hususunun Tapu Müdürlüğünden ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, ilgililere ait senetsizden defterlerinin getirtilip incelenmesi, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun 3. maddesi gözönünde bulundurulmak suretiyle taşınmazların sulu tarım arazisi mi, kuru tarım arazisi mi olduğu hususunun tespit edilmesi, ondan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
8. HD. 03.06.2021 T. E: 2020/459, K: 4762-
TMK'nin 713/2. fıkrasındaki ölüm sebebine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında taşınmazın 20 yıllık kazanmayı sağlayan zilyetlikle kazanılabilmesi için diğer koşulların yanında taşınmazın kayıt malikinin dava tarihinden en az 20 yıl önce ölmüş olmasının gerekli olduğu, taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında ölmüş ancak mirasçıları tespit edilmediği için ölmüş kişinin adı belirtilerek “mirasçıları” adına tespit edildiği ve tapunun bu şekilde oluştuğu hallerde, kayıt malikinin ölü olan kişi değil, mirasçıları olduğu, somut olayda tapu kayıtlarında ve kadastro tutanağında kayıt malikinin ...olduğu açıkça yazılı olduğuna göre, bu tür taşınmazların TMK'nin 713/2. fıkrasındaki ölüm nedenine dayalı olarak zilyetlikle kazanılması mümkün olmadığından davanın reddi gerekeceği- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; öncesi .... parsel sayılı olan dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydı ve tapulama tutanağının incelenmesinde, ........... tarihinde yapılan kadastro çalışmalarında ...... tarihli ve ........ sıra sayılı tapu kaydı uygulanarak ...’nin mülkü olduğunun belirtildiği, 475 sıra nolu tapu kaydında, malikinin ....kızı L. olduğunun belirtildiği anlaşıldığından, tapu kaydı ve tapulama tutanağındaki açıklamalara göre kayıt malikinin kim olduğuna yarar bilgilerin tapu kütüğünde mevcut olduğu, kanun anlamında tanınan ve bilinen kişi olup, maddede yazılı koşulların gerçekleştiğini kabule olanak bulunmadığı-