Mahkemece; TMK’nun 713/2. maddesinde belirtilen hukuki sebeplerden birine dayanılarak açılan davalarda, bu tür davaların niteliği ve özelliği gereği kayıt malikinin yargılama sırasında tespit edilmesi mümkün olduğundan, bu kapsamda, tapu kaydında kayıt maliki olarak görünen kişilerin sağ olup olmadıklarının ve vefat etmiş iseler varsa mirasçılarının kesin bir biçimde saptanabilmesi için davacı tarafa süre ve imkan tanınması; mirasçılık belgesine göre belirlenecek yöntem ile taraf teşkili sağlanarak davanın yürütülmesi, bundan başka kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmaza uygulanan tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tedavülleri ile birlikte bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına alınması, gerek duyulması halinde getirtilen kayıtların uzman bilirkişi aracılığıyla günümüz yazı diline çevrilmesinin sağlanması, malikin tapu kütüğünden anlaşılamaması hali ile ilgili olarak ise; taşınmazın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak gerekli bilginin tapu sicilinden çıkarılmasının imkansız olması, kütükteki bilgi ve belgelerden gerekli dikkati gösteren herkesin malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde veya malik sütununun boş bırakılması, malik adının müphem ve yetersiz gösterilmesi, malik adının silinmiş ve yenisinin yazılmamış ya da hayali ismin yazılmış olması gibi hallerde malikin tapu kütüğünden anlaşılamadığı sonucuna varılacağı, diğer bir deyişle; kayıt malikinin veya mirasçılarının ve bunların adreslerinin bilinmemesi, tanınmamaları, kendilerine tebligat yapılamamış olmasının, o kişinin bilinmeyen kişi olarak nitelendirilmesini gerektirmeyeceği de gözetilerek, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek taraf teşkili sağlanarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Murisin ölüm tarihinin kadastro tespit tarihinden sonra olması, davacıların müstakil zilyetlik iddiasında bulunmamış olmaları davacıların murisi adına kuru toprakta 100 dönüm taşınmazın tesciline karar verilmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Bozma kararına uyulmakla bu çerçevede araştırma ve inceleme yapılması gerektiğinden somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınarak imar planının onay tarihinden önce davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Uyuşmazlık, kadastro sırasında yol vasfıyla haritasında gösterilmek suretiyle tespit harici bırakılan çekişmeli taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir..Mahkemece öncelikle, dava ve tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin hava fotoğrafları ile yüksek çözünürlüklü uydu fotoğrafları getirtilerek dosya arasına konulmalı ve bundan sonra, ziraat mühendisi bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tarafların göstereceği zilyetlik tanıklarından, taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, zilyetliğin kesintiye uğrayıp uğramadığı, taşınmazın imar-ihyaya konu olup olmadığı, imar-ihya varsa tamamlanmasından sonra zilyetliğe ara verilip verilmediği, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki oluşması halinde yüzleştirme yapılmak suretiyle söz konusu çelişki giderilmeli; hava ve uydu fotoğrafları üzerinde jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye inceleme yaptırılmak suretiyle, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, taşınmaz üzerinde zilyetliğin ne zaman başladığının, zilyetliğe ara verilip verilmediğinin, taşınmazın yol niteliğinde olup olmadığının belirlenmesine çalışılmalı; ziraatçi bilirkişiden taşınmazın niteliği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, üzerinde sürdürülen zilyetliğin ne zaman başladığı ve zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğü, zilyetliğe ara verilip verilmediği konusunda rapor düzenlemesi ve çekişmeli taşınmazın çevresindeki taşınmazdan ne şekilde ayrıldığı, bitki örtüsü ve toprak yapısı mukayese edilmek suretiyle belirlenmesi istenilmeli, taşınmazların sınırları harita çizim programı vasıtasıyla fotoğraflara yansıtılmalı; fen bilirkişisinden keşfi izlemeye ve denetlemeye imkan veren, ayrıntılı ve gerekçeli rapor ve kroki alınmalı, TMK'nın 713/4.-5. maddeleri gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli ilanlar yöntemine uygun bir biçimde yapılmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen sınırlamalar yönünden, davacının aynı kadastro çalışma bölgesi içinde adına belgesizden tespit edilen yer bulunup bulunmadığı Tapu Müdürlüğü, Kadastro Müdürlüğü ve Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünden sorularak tespit edilmelidir.
Çekişmeli taşınmaz hakkında satın alma, imar ihya ve zilyetlik hukuki nedenine dayalı olarak adına tapuya tescil isteğine ilişkin davada Hazine ve ilgili kamu tüzel kişiliğine husumet yöneltilmesinin zorunlu olduğu-
Dava, tespit öncesi nedene dayalı tapu iptali tescil ve tescil talebine ilişkindir...Mahkemece hükmün kesinleşen kısımları yönünden hüküm tekrarı anlamına gelecek şekilde yeniden hüküm kurulmuş olması davacı vekiline yeni bir temyiz hakkı vermeyeceğinden davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir. (D) harfi ile gösterilen kısım yönünden davacının ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunmadığı ve lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğunu ispat edemediği nazara alınarak, anılan kısma yönelik davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.
Kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında ırsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil davalarında Hazinenin yanında ilgili kamu tüzel kişiliklerine de husumet yöneltilmesinin zorunlu olduğu- Somut olayda dava, Hazine, DSİ ve Seydikemer Belediye Başkanlığı hasım gösterilerek açılmış ise de, karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun hükümleri uyarınca Muğla Büyükşehir Belediye Başkanlığının da davada taraf olması gerektiği; taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olduğundan bu koşul yerine getirilmeden davanın esasına girilmesinin hukuken mümkün bulunmadığı- Somut olayda; keşfe jeodezi mühendisi bilirkişi götürülmediği, hava fotoğrafları uygulaması yetkisiz bilirkişilerce yapıldığı, kabul kararı verilen kısımlarda tarımsal üretim olup olmadığı hususu dahi belirlenmediği ayrıca imar ihyaya ne zaman başlandığı ve imar ihyanın ne zaman tamamlandığı hususları açık ve net bir şekilde ortaya konulmadığından, orman ve zilyetlik araştırmasının eksik yapıldığı-
Dava, imar-ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tespit harici bırakılan taşınmazın davacılar adına tapuya tescili istemine ilişkindir...Y.li araştırma ve incelemen yapılmadan bahsetmek mümkün değildir. Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için yasanın aradığı tüm koşulların eksiksiz olarak davacı taraf lehine gerçekleşmiş olduğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmiş olması gerekmektedir. Dolayısıyla davacı tarafın önce dava konusu taşınmazı masraf ve emek sarf ederek imar ve ihya ettiğini daha sonra da tarıma elverişli hale getirdikten sonra çekişmesiz ve aralıksız 20 yıl zilyet olduğunu belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanları ile ispat etmesi gerekir.
Mahkemece; ziraat bilirkişisinin taşınmazın tarım arazisi olduğunu bildirdiği, orman mühendisinin ise buranın orman sayılmayan alanlardan olduğunu saptadığı, yerel bilirkişi ve tanıkların davacı ve babasının taşınmaz üzerinde eklemeli 20 yılı aşkın süreli zilyetliğini açıkladığı gerekçeleriyle yazılı şekilde karar verilmişse de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli görülmemiştir.
Tapusuz taşınmazlar menkul mal hükmünde olduğundan, tedavülleri için zilyetliğin naklinin zorunlu olduğu- Somut olayda çekişmeli taşınmazların kök murisler tarafından, anılan senetlerle davalılara satıldığı, senetlerin çekişmeli taşınmazlara aidiyet olduğu, bu satışa istinaden taşınmazların davalılar adına tespit edildiği anlaşılmakta ise de, bozma kararı sonrası yapılan keşifte alınan mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, çekişmeli taşınmazların zilyetliğinin davalılara malik sıfatıyla devredilmediği, davalıların murislerin nam ve hesabına murisler ile birlikte taşınmazda zilyet oldukları anlaşıldığından bu taşınmazlar yönünden davanın reddinin gerektiği-