Bu tür uyuşmazlıklarda davanın kayıt maliki ve maliklerine, onlar ölmüş ise usulen belirlenecek mirasçılarına yöneltilmesi, hiç mirasçı bırakmadan ölmüşler ise TMK'nin 501. maddesi hükmü göz önünde tutularak davanın Hazine'ye yöneltilmesi, öncelikle taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra uyuşmazlığın esasına girilmesi gerektiği hususları da göz önünde bulundurularak, hasımlı veraset ilamı alınarak, tapu maliki ile dosyada yer alan veraset ilamındaki kişinin aynı kişi olup - olmadığı hususunun her türlü tereddütten uzak bir şekilde belirlenmesi, tüm mirasçıların davaya eksiksiz olarak katılımının sağlanması, iddia ve savunma çerçevesinde toplanmış ve toplanacak deliller doğrultusunda ölüm hukuki sebebine dayalı olarak da olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, davacı vekiline ....... sıra sayılı eski tapu maliki ... oğlu ...'nın Hazine hasım gösterilmek suretiyle mirasçıların tespiti için dava açmaları için süre ve imkan verilmesine, sonucuna göre davacının aktif dava ehliyeti olup olmadığının belirlenerek karar verilmesi gerekeceği- Dava konusu yer ............. belediye sınırları içinde bulunması nedeniyle Hazine yanında, ilgili belediye tüzel kişiliğine de husumet yöneltilmesinin zorunlu olduğu, ayrıca, karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca ........... ilinin mülki sınırları Büyükşehir Belediyesi sınırı olarak belirlendiği halde, ............. Büyükşehir Belediye Başkanlığı da davaya dahil edilmediği, taraf teşkili dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemeyeceği, hal böyle olunca, .............. Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve ... davaya dahil edilmeden işin esası hakkında karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı tarafından ölüm hukuki sebebine dayalı olarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunulduğu halde, mahkemece tapuda kayıtlı bulunan taşınmazın satışı resmi şekilde yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, ölüm hukuki sebebine dayalı olarak inceleme, araştırma ve değerlendirme yapılmadığı, o halde, mahkemece yapılması gereken işin, iddia ve savunma çerçevesinde, toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek TMK’nin 713/2. maddesindeki ölüm nedenine dayalı tapu iptali ve tescil şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırmak ve hasıl olacak sonuca göre bir karar vermekten ibaret olduğu-
Mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile bilirkişi raporları arasında mübayenet oluştuğundan, daha eski yıllara ait hava fotoğrafları da getirtilerek çekişmeli taşınmazların başında yeniden yöntemince keşif yapılmalı, çevre ve yakın taşınmazlarla karşılaştırma yapılarak taşınmazın kullanım şekli de dikkate alınmak suretiyle üç kişilik uzman ziraat mühendisi bilirkişi heyeti aracılığı ile niteliği tereddüde yer vermeyecek biçimde saptandıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, gerekli araştırma ve incelemeler yapılmadan salt taşınmazın imar ihya edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle hükmün bozulması gerekeceği- Karayolları Genel Müdürlüğün tapu kaydına dayalı mülkiyetinin bulunmaması, yapılmış bir kamulaştırma da olmaması nedeniyle, bu davalı yönünden davanın husumet nedeniyle reddi gerekeceği-
Dava, ortaklık sözleşmesine dayalı tescil istemine ilişkin olup sözleşmenin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.706 ve Borçlar Kanunu m.213 gereğince resmi şekilde yapılmadığı için geçerliliğinin bulunmadığı, mahkemece, tescile ilişkin istemin bu gerekçeyle reddedilmesi gerekirken TMK m.724 koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddinin doğru olmadığı- Davacı tapu kayıt maliklerinden biriyle yaptığı adi yazılı sözleşmeye güvenerek taşınmaz üzerinde bilirkişi raporunda gösterilen adet ve evsafta ağaç yetiştirmiş olup, ağaçların taşınmaza kattığı değer oranında davalılar sebepsiz yere zenginleştiklerinden, bilirkişilerden ek rapor alınarak, gerekirse mahkemece yeniden keşif yapılmak suretiyle davacı tarafından dikildiği belirtilen meyve ağaçlarının dava açma tarihindeki değerleri belirlenerek tazminine karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme içeren bilirkişi raporu esas alınarak tazminat miktarının belirlenmesinin doğru olmadığı-
Vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin davada; dava konusu bağımsız bölümlerin, dava dışı 3. kişi şirketten satın alındığı, fakat davacı tarafından başkaca dava açılabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; davacı tarafça dosya arasına sunulan yazılı belgeler ile ihbar olunan şirket beyanından taşınmazların davacı tarafından parası ödenerek satın alındığının ispatlanması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Tapuda kayıtlı bir taşınmazın zilyetlikle edinilmesi mümkün olmadığı- Davacının, dava dilekçesinde, dava konusu ettiği bölümlerin “gerek kadastro öncesinde gerekse sonrasında eklemeli olarak zilyetliğinde olduğu iddiasını öne sürüp kadastro öncesi nedene de dayandığına göre; 908 parselin kadastro tespitinin kesinleştiği 1976 tarihi ile davanın açıldığı 28.05.2015 tarihi arasında Kadastro Kanunu’nun 12/3 maddesinde görülen 10 yıllık hak düşürücü süre de geçmiş olup, mahkemece açıklanan nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Tescil davalarında keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması ve yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi gerektiği-
Mahkemece yapılması gereken işin; davacı tarafa kayıt malikinin tüm mirasçılarını davaya dahil etmesi için usulüne uygun kesin süre verilmek, dahil edilmesi halinde yargılamaya devam ederek dava konusu taşınmaz başında uzman bilirkişi ve taraf tanıkları ile keşif yaparak sonuca göre karar vermek olması gerekeceği- Birleşen davada davalı ... ve ... ile, asıl davada davalı ...’ın karar başlığında adının yazılmamasının, mahallinde düzeltilebilir maddi hata olup bozma sebebi olmadığı-
Mahkemece her ne kadar bozmaya uyularak araştırma yapılmış ise de; dava konusu yere ilişkin uzman bilirkişinin 1945 ve özellikle 1954 tarihli hava fotoğrafı incelemesinde, dere yatağının yaygın olarak akıp dava konusu yerin tarım yapmaya elverişli olmadığının belirlenmesi karşısında, her ne kadar dosyada dinlenen tanık ve mahalli bilirkişiler davacıların 20 yılı aşkın süredir zilyet olduğunu belirtse de, 1958 tarihli Toprak Tevzi Komisyonunun taşınmazın sulu tarım arazisi olması nedeniyle dağıtım dışı bırakıldığına ilişkin tespitinden itibaren, kadastro tespitine kadar zilyetliğin eldeki dosyada gerçek kişi olan davacı ve davalılar hakkında mülkiyeti kazandırmayacağı, zilyetlik süresi ve koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından, bilimsel verileri içeren hava fotoğrafları ışığında, birleşen davada Hazine yönünden davanın kabulüne ve esas davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Önceki bozma ilamında “taşınmazın vakıf malı olduğunun kabul edilmesi için vakfın genel sınırları içinde kalması yeterli olmayıp, vakfedilen mallar arasında bulunup bulunmadığının ayrıca saptanması gerektiği” açıklandığı halde, ........... tarihli bilirkişi raporunda bu hususlar üzerinde durulmadığı, taşınmazın vakfedilen mallar arasında bulunup bulunmadığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmediği, bu haliyle, hükme esas alınan .............. tarihli bilirkişi raporu yetersiz ve denetimden uzak olduğundan, önceki bilirkişiler dışında seçilecek konusunda uzman üç kişilik bilirkişi heyetinden önceki bozma ilamında ve yukarıdaki belirtilen hususlar dikkate alınacak şekilde Yargıtay ile tarafların denetimine açık gerekçeli bilirkişi raporu alınarak, tarafların iddia ve savunmaları da gözönüne alınmak suretiyle, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-