Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğinden ibarettir.. Kesinleşen kadastro tutanağı ve ekleri uyarınca olağan usülle tapu sicili oluşturulamadığından hali hazırda çekişmeli 789 parselin hukuki durumunun Kadastro Kanunu'nun belirlediği biçimde tespit edilmediği, bu nedenle malik hanesini doldurma ve Medeni Kanun’un öngördüğü tapu sicilini oluşturma ödevi Kadastro Mahkemesine ait olduğu hususunda duraksama yoktur.
Asıl dava, kadastro sırasında çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağında ve tutanağın kesinleşmesi üzerine tapu kütüğünün beyanlar hanesinde hazineye ait olduğu belirtilen miktar fazlalığının paya dönüştürülmesi, birleştirilen dava ise; tapu kütüğünün beyanlar hanesinde Hazineye ait olduğu belirtilen fazlalık şerhinin terkini istemine ilişkindir...
Dava, imar ihya ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tescil istemi- Bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğrafı incelemesi olduğu halde, hava fotoğraflarından yöntemince yararlanılmamış, sadece hava fotoğrafları dosyaya getirtilerek bilirkişi tarafından dava konusu yer harita üzerinde işaretlenmekle yetinilerek dava konusu edilen bölümün imar planı kapsamında kalıp kalmadığı araştırılmadan tek kişilik ziraat ve tek kişilik jeoloji bilirkişi raporu ile yetinilmesi ve eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesinin hatalı olduğu-
Uyuşmazlık, TMK’nın 713/1. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir... Davaya konu taşınmazın hangi nedenle tescil harici bırakıldığı araştırılmamış; imar planı kapsamında bulunup bulunmadığı ilgili Belediye Başkanlıklarından sorulmamış; ziraatçi bilirkişi kurulundan taşınmazın niteliği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi yönünden ayrıntılı rapor alınmamış; zira yine söz konusu hususların tespiti amacıyla yöntemine uygun şekilde hava fotoğrafı incelemesi yaptırılmamış; dosya arasında yer alan soyut içerikli ve zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda açıklama içermeyen, yalnızca dava konusu taşınmazı değerini belirtilmekle yetinilen bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
TMK’nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkin davalarda Hazine ve ilgili kamu tüzel kişiliğine husumet yöneltilmesinin zorunlu olduğu- Karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun hükümleri uyarınca Büyükşehir Belediye Başkanlığının ilgili kamu tüzel kişisi olarak davada taraf olması gerektiği- Taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olup, bu koşul yerine getirilmeden davanın esasına girilemeyeceği-
Uyuşmazlık, kadastro sırasında tespit harici bırakılan çekişmeli taşınmazın davacılar adına tescili isteğinden ibarettir.. Yapılan araştırma ve uygulamanın hüküm kurmak için yeterli olduğundan söz etmek mümkün değildir. Şöyle ki; davacılar öncelikle mülkiyet belgesi hüviyetindeki eski sicilden gelen tapu kaydına dayandığı halde, mahkemece davacıların dayanağı ... tapu kayıtları yöntemince uygulanarak kapsamları belirlenmediği gibi, ihtilafın aydınlanmasına yönelik olarak nizalı bölümün, davacıların dayandıkları tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı tam olarak tespit edilmemiş, uygulamada komşu parsel tutanak ve dayanaklarından yararlanılmamış, taşınmaz bölümlerinin tapu kaydının kapsamı dışında olduğunun anlaşılması halinde ise davacılar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı da araştırılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu itibarla, davacıların dayanak tapu kayıtlarının yöntemince uygulanması ve çekişmeli taşınmaz bölümleri üzerinde davacılar lehine kazanım koşullarının olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
Uyuşmazlık, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir... Mahkemece öncelikle davaya konu taşınmaza komşu parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanak ve dayanakları getirtilerek uygulanmalı ve komşu taşınmazların davaya konu taşınmazı ne okuduğu belirlenmeli, varsa bu taşınmazlar hakkında açılan dava dosyaları getirtilerek verilen hükümlerin kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli ve bu dava dosyalarında yapılan tespitlerden takdiri delil olarak faydalanılmalı, birleştirilen dava davacısı Hazinenin iddialarının tam olarak aydınlatılması adına masrafı Hazine’den tahsil edilmek suretiyle jeodezi-fotogrametri mühendisi bilirkişisi, üç kişilik ziraatçı bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisi ile tanıkların katılımı ile mahallinde yeniden keşif yapılmalı, dinlenecek tanıklardan çekişmeli taşınmazın öncesi itibariyle kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı, ziraatçi bilirkişi kurulundan, taşınmazın evveliyatını, toprak yapısını, niteliğini ve zilyetlikle mülk edinilebilecek yerlerden olup olmadığını, komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı şekilde açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı, gerekçeli ve taşınmazın fotoğraflarını da içeren rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden taşınmazın niteliğini, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını belirten rapor düzenlemesi istenilmeli; tanık ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir...Çekişmeli taşınmazın davacıların zilyetliğinde olduğu ve lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle 29/05/2009 tarihli fen bilirkişi raporunda gösterilen 672,21 metrekare bölümün davacılar adına miras payları oranında kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir. Bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi belirlemenin en iyi yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde, yöntemince hava fotoğrafı incelemesi yapılmamış, her ne kadar ziraat bilirkişisinden rapor alınmış ise de çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde bulunan ağaçların yaşları ve türleri hakkında yeterli derecede açıklama yapılmamış, çekişmeli bölüm kadastro tespiti sırasında yol olarak tescil harici bırakıldığı halde bu yolun kadim yol olup olmadığı, yol özelliğini ne zaman yitirdiği ve bitişiğindeki yolun ne zaman açıldığı araştırılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm verilemez.
Dava, 1954 yılında yörede yapılan kadastro sırasında tescil harici bırakılmış iken 2012 yılında 733 parsel olarak Hazine adına ihdasen tescil edilen ve bilahare toplulaştırma çalışmaları sonucu 187 ada 7 parsel numarasını alan çekişmeli taşınmaza yönelik tapu iptali ve tescil isteminden ibarettir.. Mahkemenin bozmadan önceki kararında, kabulüne karar verilen temyize konu taşınmaz bölümünün tarihli raporda (J) harfi ile 13.462,00 metrekare olarak gösterildiği ve bu bölüme yönelik davacı tarafından temyiz yoluna gidilmediği, bozma kararından sonra hükme esas alınan 28/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda ise bu taşınmaz bölümünün (J) harfi ile ve 17.054,65 metrekare olarak gösterildiği ve davacı adına tesciline karar verildiği anlaşılmıştır. Önceki hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmediğinden davalı Hazine lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu ve ilk krokiye konu edilip (J) harfi ile gösterilen yer ile ikinci krokide (J) harfi ile gösterilen yer aynı taşınmaz olduğuna göre usuli kazanılmış hak kurallarına riayet edilmek suretiyle ilk krokide belirlenen yer kadar bölümün davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken fazla miktarda tescile karar verilmesi hatalıdır.
Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebileceği-