Dava, tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir...TMK'nin 713/3. maddesi gereğince, tescil davalarında Hazinenin yanında ilgili kamu tüzel kişiliklerine de husumet yöneltilmesi zorunludur. Dosya kapsamında alınan raporlar usulüne uygun orman ve zilyetlik araştırması içermediğinden hüküm kurmaya elverişli değildir.
Dava, kadastro sırasında ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edildikten sonra 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 5/b maddesi uyarınca tahsis edilen mera vasıflı çekişmeli taşınmazlar ile davalı gerçek kişiler adına tapuda kayıtlı taşınmazlara yönelik kadastro öncesi mülk edinmeye muktedir zilyetliği dayalı tapu iptali ve tescili isteğinden ibarettir.. Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yerinde olduğunu söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır.
Hukuki sebepli olağanüstü kazandırıcı zamanaşımına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada, kayıt malikinin, tanınmıyor, hatırlanmıyor olması, adresinin tespit edilememesi, tebligat yapılamaması, uzun yıllar önce taşınmış ya da ölmüş olması, mirasçılarının belirlenememesi gibi hususlarda o kişinin tapu kütüğünde maliki bilinmeyen kişi olarak nitelendirilmesini gerektirmeyeceği, yine, tapu sicili ekindeki kadastro tutanağı, tedavül (el değiştirme) ve bunlara esas kayıt ve belgelerden tapu malikine ilişkin bilginin mevcut olması durumunda da bilinmeyen kişi olarak kabul edilemeyeceği- Tapulama tutanağında aynen "...adlarına tahdit ve tespit yapıldı." yazılmış olduğuna göre, tapu malikinin kim olduğu belli olup TMK'nın 713/2 koşulları oluşmadığından bu sebeplerle davanın reddinin gerektiği-
Davacı dava konusu taşınmazı davalıların murisin eşinden satın aldığını iddia etmesi nedeniyle, zilyetlik koşullarının bu kişiye göre değerlendirilmesi gerektiği- Dava konusu taşınmazda davalıların murisi dışındaki paydaşlar davaya taraf kılınmadan, ilgili merciden ifrazın mümkün olup olmadığı sorulmadan ve 5473 sayılı Kanunun kamu düzenine ilişkin emredici hükümleri gözetilmeden karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tapu iptal ve tescil talebini içeren davada, davacılar vekilinin, dava konusu taşınmaz üzerinde müvekkillerinin mirasbırakanına ait yapı olduğunu, muhik tazminat karşılığında davalıya ait tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına tescilini talep ettiği; davacılar vekilinin, talebini açıklamak suretiyle TMK. m.724'e dayandığı, ancak TMK. m.724 uyarınca davanın kabul edilebilmesi için gerekli olan ve yukarıda açıklanan koşulların, somut olayda gerçekleşmediğinden davacıların mirasbırakanının kendi taşınmazı üzerine inşa ettiği yapı nedeniyle TMK. m.724'e dayanarak tescil istemesi olanağının bulunmadığı-
Taraflar arasındaki tespit harici bırakılan taşınmazın tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda çekişmeli taşınmazın dört tarafındaki taşınmazların kadastro tespitlerinin tarla vasfı ile yapıldığı, parsellerin davacıya, davacının eşine ait olduğu, kuzeydeki taşınmazların geldisi olan taşınmazın kadastro tespit dayanağı tapu kaydının dava konusu taşınmaz yönünü davacının kayınpederinin okuduğu, davacının aynı çalışma alanında 100 dönümü aşan belgesiz taşınmaz ediniminin söz konusu olmadığı, dosya içerisinde yer alan davacının eşinin davacı olarak yer aldığı tescil davalarına konu yerlerin, eldeki davadaki dava konusu yer ile aynı yer olmadığının bilirkişi ek raporu ve söz konusu dava dosyalarındaki fen bilirkişisi raporlarının incelenmesi ile anlaşıldığı, söz konusu taşınmazın imar-ihya edildiği tarih ile imar planına alındığı 2013 tarihine kadar 20 yıl süreyle, çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu, sonuç olarak dava konusu taşınmazda imar-ihya suretiyle iktisap koşullarının davacı yararına gerçekleşmiş olduğu- Karşı oy yazısında; Hazinenin Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi ile yargı harçlarından muaf tutulduğu, ancak davalının muaf olmadığı, yasa koyucu yargılama giderlerinden sorumlu olan tarafı harçtan muaf tutmuş ise, bu husus harcın diğer taraftan alınacağı şeklinde yorumlanamayacağı, ancak bakiye karar ve ilam harcının davalıdan hiç alınmayacağı gibi, davacı tarafından peşin yatırılan karar ve ilam harcının da iade edileceği şeklinde yorumlanıp uygulanması gerektiği hususuna dikkat çekildiği-
Uyuşmazlık, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir...HMK’nın 125.maddesi uyarınca davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı isterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder, ya da davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür. Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder.
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan mülkiyetin tespiti isteğine ilişkindir... Mahkemece öncelikle, davacının dayanak tapu kayıtları arasındaki çelişkileri giderecek şekilde ilk tesisinden itibaren tüm tedavüllerinin getirtilerek dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıklarının tümü ve fen bilirkişisi hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı, yapılacak bu keşifte davacı tarafın dayandığı tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren tedavülleriyle birlikte okunup hudutları mahalli bilirkişilere zeminde tek tek gösterilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği hudutlar fen bilirkişisine haritasında işaretlettirilmeli, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, davaya konu edilen taşınmazın intikali ve tasarrufu hususunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, fen bilirkişisinden uygulanan tapu kayıtlarının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir, yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği hudutların işaretlendiği ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli, varsa revizyon gördüğü parseller de göz önüne alınarak tapu kayıtlarının kapsamları, dava konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadıkları net olarak tayin edilmeli, tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazı kapsamadığının anlaşılması durumunda, davacı yönünden zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Dava konusu taşınmaz bölümü, köy çalışma alanında kadastro çalışmalarının yapıldığı 1978 yılında "yol boşluğu" olması nedeniyle tescil harici bırakılan yerlerden olup, böyle bir yerin, emek ve masraf yapılmak suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesini müteakip, kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi şartıyla kazanılmasının mümkün olduğu bu nedenle, uyuşmazlığın çözümünde imar-ihyanın ne zaman başladığının, ne zaman tamamlandığının ve zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğünün belirlenmesi gerekeceği-
Dava, yörede yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir.. Mahkemenin bozmadan önceki kararında,... tarihli raporda (B) harfi ile gösterilen 9.672,22 metrekarelik taşınmaz bölümü hakkında verilen ret karar davacı tarafından temyize getirilmediği için davalı Hazine lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu halde bu kez hükme esas alınan .... tarihli bilirkişi raporunda yine (B) harfi ile gösterilen 9.672,22 metrekarelik aynı bölümün davacı adına tesciline karar verilmesi doğru olmamıştır. Hal böyle olunca; fen bilirkişisi tarafından düzenlenen tarihli rapor ekinde yer alan krokide (B) ile gösterilen 9.672,22 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümüne yönelik açılan davanın reddi ile Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken, davalı taraf yararına doğan usuli kazanılmış hakkı ortadan kaldıracak şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.