Kat mülkiyeti kurulmuş olan 2567 parsel sayılı taşınmazdaki bodrum kat 1 numaralı iş yerinin malikinin davacı F.Ö.olduğu; hükme esas alınan 30.12.2013 günlü bilirkişi raporunda, aylık 600,00 TL olmak üzere 39 aylık kira kaybının 23.400,00 TL, tekstil ürünlerinin zarar bedeli 4.995,00 TL, dükkanın tadilat bedeli 3.500,00 TL ve tesisatın yenilenme bedeli 17.000,00 TL olduğu; bilirkişi kurulu raporunda davacıların zarar miktarları ayrı ayrı gösterildiği; ancak, bilirkişi kurulu kira kaybı zararının nasıl tespit edildiğini raporunda açıkça belirtmediği; davacıların kira kaybı zarar gören dükkanın zararın önlenmesi ve tadilatının yapıldığı dönemi kapsaması gerektiği; bu nedenle, dükkanda oluşan sızıntının önlenmesi ve tadilatı için gerekli süre tespit edilerek bu sürenin kira kaybının hesaplanması gerekeceği-
Mülkiyet hakkının taşkın kullanılmasında ölüm veya cismani zarar söz konusu ise BK'nın 53 ve devamı maddelerine göre ölüm veya cismani zarar bulunmadığı takdirde, komşu taşınmaz maliklerinin sağlık, huzur ve sükunları mülkiyet hakkının taşkın kullanılması nedeniyle bozulmuş ise kusursuz sorumlulukta uygulanan BK'nın 56. maddesi uyarınca manevi tazminata hükmedilebileceği; yargılama sırasında davalı N.S. ölü olduğu halde kendisine husumet yöneltildiği, mirasçılarının da davada taraf olarak yer almadığı anlaşıldığı; ancak HMK'nın 124. maddesi gereğince bu yanlışlığın maddi hatadan kaynaklanması ve dürüstlük kuralına aykırı olmaması kabul edilebilir bir yanılgıya dayanılması sebebiyle adı geçen davalının mirasçılık belgesi temin edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Yargılamanın devamı sırasında 05.10.2013 günü dava değerinin artırılmasından 20 gün önce taşınmaz zeminin asfalt ile kaplandığı 21.09.2013 tarihli bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği; davacı 10.000,00 TL değer göstererek açtığı davada taşınmaz zeminine istemi gibi asfalt serilmesinden sonra dava değerini artırması HMK'nın 182. maddesinde açıklanan kötüniyetli ıslah olduğu; bu nedenle, davacının dava değerini artırmasının dikkate almadan davalıyı yargılama gideri ile yükümlendirmek gerekeceği-
Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucunda alınan 22.04.2014 tarihli inşaat mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan raporda davacıya ve davalıya ait 52 ve 53 parsel sayılı taşınmazlar arasında bulunan hendeğin dolgu ile kapatıldığı, 53 no'lu parseldeki duvarın inşa edilmesi sırasında davacının sınırındaki beton direklerin ve tel örgülerin hasarının giderilmesi gerektiği belirtilerek davacının zararının 700,00 TL olduğunun bildirildiği; ne var ki davacı tarafından Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinde yaptırılan (2013/97 D.İş) inşaat mühendisi bilirkişi raporunda ise davacıya ait tellerin, çitlerin ve direklerin gördüğü hasar nedeniyle yapılması gereken masrafın 1.225,00 TL, aradaki hendeğin toprak yastıklaması yapılarak düzeltilmesi için 400,00 TL olduğu; davacının daha önce yaptırdığı tespit sonucu düzenlenen rapor ve mahkemece yapılan keşif sonunda alınan rapor arasında çelişkinin giderilmesi gerektiği-
Raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeden, tarafların kusurlarının nereden kaynaklandığı belirlenmeden işin esası hakkında bir hüküm kurulduğu; bu nedenle, konusunda uzman inşaat ve çevre mühendisi ile yangın konusunda uzman bilirkişi kurulunun katılımı ile keşif yapılarak, tarafların kusur oranı ve yüklenen kusurun nereden kaynaklandığı, zararın miktarının belirlenmesi gerektiği-
Mahkemece, soruşturma dosyası ile sulh hukuk mahkemesinin tespit dosyasındaki bilirkişi raporları incelenerek davacıya ait dükkanın ada ve parsel numarasının belirlenmesi mümkün olduğundan kesin süreye uyulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin doğru görülmediği-
Çekişme konusu duvar nedeniyle davacının evinde rutubet meydana geldiği anlaşılmakta ise de davacının da müşterek kadastro sınırının ötesine geçerek tecavüzlü şekilde bina inşa etmesi nedeniyle olayda tamamen kusursuz olmadığı anlaşıldığından, davalının kendi taşınmazı üzerine yaptığı duvarın salt imara aykırı bulunduğu gerekçesiyle yıkılmasının istenemeyeceği-
Davacı, maliki olduğu 823 parsel sayılı taşınmazına komşu köy boşluğuna davalının samanlık ve odunluk yaptığını ve kullandığını, evine giriş ve çıkışlarını engellediğini, çatıdan akan pis su ve kar birikintilerinin bostanına zarar verdiğini iddia ettiğine göre, bu iddiaların araştırılması yönünden bilirkişilerden ek rapor alınarak gerektiği takdirde mahallinde yeniden keşif yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, yapılan keşif sonrasında düzenlenen 13.07.2011 tarihli bilirkişi raporunda, ortak alandan geçen atık su borularının zamanla eskimesi, yıpranması ve yapım esnasındaki hata ve kusurlar neticesinde tıkanan boru bağlantılarının gevşemesi ve açılması sonucunda davacının dükkanını su bastığı; Dava konusu taşınmaz tapu kaydında arsa olarak kayıtlı olup, davacı ve diğer paydaşlar farklı oranlarda paya sahip olduklarından, meydana gelen zarardan payları oranında sorumlu tutulmaları gerekeceği-
Dosya içerisindeki belge ve delillere göre taraflara ait parsellerin imar planında "bitişik nizam" olarak yer aldıkları, tarafların her ikisinin de müşterek sınıra yakın bina inşa etmiş oldukları; ayrıca davacının 3 no'lu parselinde halen harabe halinde bir ev mevcut olduğu ve bu nedenle kullanım durumuna göre davalıların eylemi nedeniyle henüz doğmuş bir zararın söz konusu olmadığı, davalının parseli üzerine yaptığı binanın ise salt imara aykırı bulunması nedeniyle muhtemel zarar söz konusu olduğunda men veya yasaklama yönünde bir karar verilemeyeceğinden mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiği-