Dosya alacaklısı tarafından verilen söz konusu rücu belgesinin İİK.nun 68/1. maddesinde belirtilen yazılı borç ikrarını içeren bir belge olarak kabul edilemeyeceği-
İtirazın kaldırılması isteminde ispat yükünün alacaklıda olup, yetki itirazının haksız olduğunu İİK.nun 68/1. maddesinde sayılan belgelerle ispat etmek zorunda olduğu-
Sözleşmede adı geçen şirketin unvanının tam olarak yer almadığı, sözleşme tarihinde borçlunun, anılan şirketin yetkilisi olmadığı Ankara Ticaret Odası Ticaret Sicil Memurluğu’nun 06.09.2011 tarihli yazısından anlaşıldığından, anılan şirketin borçtan sorumlu olduğu sonucuna varılamayacağı, bu durumda, borçlunun, dayanak sözleşmeyi imzalamakla borçtan şahsen sorumlu olduğundan mahkemece, itirazın kaldırılması isteminin kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Takip dayanağı olan rehin açığı belgesinin, alacaklının tahsil edilemeyen borçludaki alacağı için düzenlendiği, rehin açığı belgesinin İİK'nun 68/1. maddesinde sayılan belgelerden olduğu, rehin açığı belgesine bağlanan alacaklar için faiz talep edilemeyeceğine dair yasal bir düzenleme olmadığına göre borçlunun itirazına konu olan faiz alacağına ilişkin olarak gerekirse bilirkişi raporu aldırılarak faize yönelik itirazında kaldırılmasına, borçlunun itirazı mahkemece kaldırıldığından ve alacaklının da talebi bulunduğundan İİK'nun 68/7. maddesi uyarınca alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmemiş hesap özetleri ile ihtarnameler ve krediyi kullandıran tarafından usulüne uygun düzenlenmiş diğer belge ve makbuzların İİK.nun 68. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen belgelerden sayılacağı, krediyi kullanan tarafın itiraz etmediği imzayı kabul etmiş sayılacağı-
İcra takibine dayanak yapılan “sözleşme” başlıklı adi yazılı belge ile hapis hakkı tesis tutanağının, İİK.nun 68/1. maddesinde belirtilen yazılı belgelerden olmadığı-
İtirazın kaldırılmasına ilişkin ilamın, kesinleşmiş olmakla aynı takipte verilecek diğer mahkeme kararlarına karşı (takip sonrası için istenen %54 faiz oranı bakımından) kesin hükmün sonuçlarını doğuracağı-
Davalı borçluya ödeme emrinin 15.4.2011 tarihinde tebliğ edildiği, davalı yedi günlük yasal itiraz süresinden sonra 25.4.2011 tarihinde icra müdürlüğüne itirazda bulunmuş ise de, davalı borçlu tarafından itiraz yasal sürede yapılmadığından takibin kesinleştiği, bu durumda davacının itirazın kaldırılmasını istemesinin yasal dayanağının bulunmadığı, davacı dava dilekçesinde münhasıran itirazın kaldırılmasını istemiş olmakla ve açıklandığı üzere takipte yasal sürede itiraz edilmeyerek icra takibi kesinleşmiş olduğundan, davacının itirazın kaldırılmasını istemekte hukuki yararı bulunmadığından, istemin reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi borçlu ödeme iddiasında bulunarak hukuki ilişkiyi kabul ettiğine göre, dayanak belgenin niteliğinin tartışılamayacağı, bu durumda ancak borçlunun ödeme iddiası üzerinde durulmasının gerekeceği-
Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağı nedeniyle tahliye istekli olarak başlatmış olduğu icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine davacı alacaklının icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunduğu, itirazın kaldırılması ve tahliyeye ilişkin talebin duruşmalı olarak incelenmesinin gerektiği, duruşma günü verilmeden taraflar davet edilip beyan ve delilleri toplanmadan evrak üzerinde karar verilmesinin hukuka aykırı olacağı-