Aciz belgesine dayalı olarak başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine yönelik olarak açılan itirazın kaldırılması davasında, mahkemece, borçlunun itirazları doğrultusunda, takip dayanağı borç ödemeden aciz vesikasının düzenlediği icra takip dosyasının getirtilip, hakkında borç ödemeden aciz vesikası düzenlenen borçlu ile itiraz eden borçlunun aynı kişi olup olmadığı belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Adi senette vadenin olması halinde, faizin vade tarihinden itibaren istenebileceği, senette vade yok ise alacaklı tarafından borçlunun takip tarihinden daha evvel temerrüde düşürüldüğünün İİK. nun 68.maddesinde yazılı nitelikte bir belge ile ispatının zorunlu olduğu-
Borçlu tarafından süresinde ödeme emrine itiraz edilmemiş olması ile takibin kesinleşmiş olması halinde, alacaklının “itirazın kaldırılması” için icra mahkemesine başvurmasının fuzuli bir işlemden ibaret olacağı-
Davalı-borçlunun, davacının cevap dilekçesine cevap verdiği dilekçenin arka sayfasının istek bölümünde açıkça %40’dan az olmamak üzere lehine inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiği anlaşıldığından mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesinin isabetli olduğu-
İtirazın iptali davasının açılması ve karara çıkmasından sonra menfi tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmayacağı-
Borçlunun takas talebini icra mahkemesine ya da icra dairesine süreye tabi olmadan yapabileceği, ilamdan kaynaklanan alacağın takas mahsup edilebilmesi için icra takibine konu edilebilmesinin gerekmediği-
İcra mahkemesince alacaklının, itirazın kaldırılması istemi sadece takip dayanağı belgenin İİK.nun 68/1.maddesinde belirtilen belge niteliğinde olmadığından bahisle işin esası incelenmeksizin reddedildiğinden alacaklının tazminatla sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu- Borçlu yararına tazminata hükmedilebilmesi için borçlunun bu yönde talebinin olması gerektiği (İİK. mad. 68/son) -
Asıl borçluya, ihtiyati hacze konu kredi borcuna ilişkin olarak, sözleşmedeki adresine kat ihtarı çıkarıldığı ve bilâ tebliğ döndüğü, İİK’nın 68/b maddesi uyarınca borcun muaccel hale geldiği; ihtarın sonuçsuz kaldığı ve TBK'nın 586. maddesine göre, müteselsil kefilin takip edilebileceği ve ihtiyati haciz istenebileceği anlaşılmakla ihtiyati haciz talebinin kabulü gerekeceği-
Ödeme belgesi olan muhasebe işlem fişinde, ödemenin, hangi borca istinaden yapıldığı konusunda bir açıklama yer almaması halinde, alacaklının beyanına itibar edilerek, hangi borca mahsuben yapıldığı taraflar arasında ihtilaf konusu olan ödemenin, temliknameye dayalı alacağa istinaden yapıldığının kabulü gerektiği-