Mahkemece; 89/1. haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle hesaplarda olduğu tespit edilen paraların gerçekten banka ile borçlu arasında yapılan sözleşmeler nedeniyle bankaya rehinli olup olmadığı ve bankanın bu para üzerinde hapis hakkı bulunup bulunmadığının banka kayıtları üzerinde yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile tespit edilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacı üçüncü kişinin, dava konusu mahcuzları ihaleden alacağa mahsuben satın alan dava dışı şirketten satın aldığını iddia ettiği, ihale tarihi ile asıl icra takibine dayanak kredinin kat edilme tarihleri arasında bir-iki hafta gibi kısa bir zaman diliminin bulunduğu, ihalenin, muhafaza işlemi gerçekleştirilmeden borçlunun işyerinde yapıldığı ve davacı tarafından sunulan vergi levhasına göre de üçüncü kişinin aynı yerde ihaleden yaklaşık 1 ay önce ticari faaliyetine başladığı anlaşıldığı, alacaklı tarafın ihale dosyasındaki icra takibinin muvazaalı yapıldığı yönündeki savunmasının yöntemince ve yeterince araştırılması gerekeceği- Haciz sırasında hazır bulunmayan ve İİK'nun 103. maddesine göre de kendisi hakkında İcra Müdürlüğü'nce gerekli işlem yapılmayan borçlunun istihkak iddiasına karşı çıkıp çıkmadığının anlaşılamadığı bu durumda borçlunun da davada hasım gösterilmesi gerekeceği-
Mahkemece, terekeye ait olduğu bildirilen mal varlığı unsurlarını tespit edip deftere geçirmek, bunlardan muhafazası mümkün olmayanlar varsa satıp paraya çevrilmesini sağlamak ve menkuller için de para, döviz vb. varsa bunları tereke malvarlığı olarak bankaya yatırmak; altın vb. ziynet eşyaları varsa bunları tereke mahkemesi kasasına alıp kaydetmek; diğer eşyaları ise ilgilisine veya üçüncü bir kişiye yediemin sıfatıyla teslim etmek ve böylece tespit edilen eşyaları kararda göstermekten ibaret olduğu, mirasçıların tamamının oluru alınmak suretiyle tereke malvarlığı unsurlarının bir kısmının veya tamamının bir mirasçıya teslimi de mümkün olduğundan, mirasçıların tamamının oluru alınmadan terekenin paylaştırılması sonucunu doğuracak şekilde karar verilemeyeceği-
İstihkak davalarında dava konusuna ilişkin genel dava koşullarının yanında (kesin hüküm bulunmaması, hukuki yarar gibi) özel dava koşullarından olarak geçerli bir haczin bulunması koşulunun da oluşmasının gerekli olduğu- İhtiyati haciz kararı verilen dava dosyasında, istihkak davasına karar verildikten sonra alacaklı tarafından, İİK. mad. 264 uyarınca, bir aylık sürede takip talebinde bulunup bulunulmadığı ve ihtiyati haczi tamamlayan merasimin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin anlaşılamadığı görüldüğünden, bu husus açıklığa kavuşturularak, dava konusu haczin dayanağı kalmadığı belirlenirse konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, alacaklı tarafından süresinde takip talebinde bulunulması halinde ise işin esasına girerek karar verilmesi gerekeceği-
İstihkak davalarında avukatlık ücretinin, asıl borç ile dava konusu hacizli mal/malların değerinden düşük olanı esas alınarak hesap edileceği-
İstihkak davalarının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılmasının mümkün olduğu-6100 sayılı HMK’nun 7/1. maddesi gereğince davalının birden fazla olması halinde davanın, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılmasının mümkün olduğu-Basit yargılama usulüne uygun yürütülen taşınır mala ilişkin istihkak davalarında yasaca kesin yetki kuralı öngörülmediğinden yetki itirazının ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebileceği-
Davanın esasına yönelik ret kararı verildiğine göre; karar tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hacizli malların değeri ile alacak miktarından hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin gerekeceği-
Borcu taksitle ödeme taahhüdünün 09.06.2011 tarihinde yapıldığı, taahhüdün ihlal edilmesine kadar icra takibinin durması gerektiği gözetilerek borcun ilk taksidinin ödenmesinin taahhüt edildiği 28.02.2012 tarihinden önce yapılan haciz işleminin geçersiz olduğu, geçerli bir haciz işlemi bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle istihkak davasının reddine karar verileceği-
Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğinde olup,borçlu Şirket hakkında devam ettiği anlaşılan ihya davasının sonucu dava ehliyeti açısından eldeki istihkak davasının sonucuna etki edecek mahiyette olup bekletici mesele yapılması gerekeceği-
İİK'nun 96/3. maddesi uyarınca, malın haczini öğrenen borçlu veya üçüncü şahsın öğrenme tarihinden itibaren yedi gün içinde istihkak iddiasında bulunması gerekeceği, aksi halde aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybedeceği, 7 günlük süre hak düşürücü mahiyette olup, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekeceği-