Davalının alacaklı taraf üçüncü kişi ve borçlunun aynı yerde ortaklaşa çalıştıklarını savunduğu, takibe konu borcun ise ilama dayalı şahsi borç niteliğinde olduğu, davacı ile borçlu arasındaki ilişki adi ortaklık olarak tanımlansa bile, ortağın şahsi borcu nedeni ile şirket malvarlığının haczedilemeyeceği-
Davacı üçüncü kişi ve borçlu arasında imzalanan Finansal Kiralama Sözleşmesi ile kiralanan mahcuz malın, 3226 sayılı yasanın 15. maddesinde; kiracının, finansal kiralama konusu maldaki zilyetliğini bir başkasına devredemez hükmündeki devir yasağına rağmen bir başka adrese nakledilerek zilyetliğin devredilmesi halinde burada haciz yapılmasının ve alacaklı tarafın haczin yapılmasını istemede kötü niyetli olduğunun kabul edilemeyeceği-
Şikayetçi vekili tarafından İcra Mahkemesi'ne, verilen dilekçede, borçlu hakkında sürdürülen takip nedeniyle haczedilen emekli ikramiyesinin kendilerine ait olduğu belirtilmiş ve haczin kaldırılması isteminde bulunulduğu, üçüncü kişinin başvurusu açıklanan bu şekliyle istihkak davası niteliğinde olduğu-
Haciz uygulanan işyerine ilişkin vergi kaydının, esnaf odası ve abonelik kayıtlarının borçlunun kardeşi olan davacı üçüncü kişi adına kayıtlı olmasının, hacizli malların davacı üçüncü kişiye ait olduğuna ilişkin yeterli delil sayılamayacağı bu durumda alacaklıdan mal kaçırmak için davacı üçüncü kişi ile borçlunun danışıklı hareket edip etmediklerinin öncelikle değerlendirilmesi ve yeterli araştırma yapılarak karar verilmesi gerekeceği-
Yapılan işlemler danışıklı iş yeri devri niteliğinde olduğundan alacaklı yönünden bir hüküm ifade etmeyeceği açık olup, iş yeri devrinin bir an için danışıklı olmadığı düşünülse dahi, devir İİK'nun 44.madde koşullarına uygun yapılmadığı gibi BK'nun 179.maddesi (TBK'nun 202) maddesine göre iş yerini devir alan 3.kişinin devir aldığı işletmenin borçlarından sorumlu olduğundan, mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak davanın reddi gerekeceği-
Madenler Anayasanın 168.maddesi gereğince, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, aranması ve işletilmesi devlete ait olmakla birlikte devlet bu hakkını belli bir süre için gerçek ve tüzel kişilere devredebileceği- Davacı 3.kişi devlete ait maden sahasını işletme hakkını alan kişi konumunda olduğundan, çıkartılan ve üretilen maden davacıya ait olup borçlu sadece üretime yardımcı konumundaki taşeron firma niteliğinde olduğu-Borçlu ve 3.kişi arasındaki sözleşme 22.07.2011 tarihinde hacizden önce davacı tarafından fesih edildiğinden, haczedilen madenin borçlu elinde ve borçluya ait olduğundan söz edilemeyeceğinden mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği tarih olan 22.01.2008 tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı HUMK'nun 409.maddesine göre davacının bir defadan fazla dosyayı takipsiz bırakması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinden davanın davacı tarafından ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamayacağı kuralının 01.10.2011 tarihinden önce bir kez işlemden kaldırılmasına karar verilen dosyalar için 6100 sayılı HMK'nun yürürlük döneminde de uygulanacağı, davacı tarafın 26.02.2013 tarihli duruşmaya katılmamış olması nedeni ile dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Takip dayanağı borç kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, mahkemece, davacı şirketin diğer ortakları ve diğer borçlu şirketin kuruluşlarından itibaren tüm ortak ve adreslerini gösteren kayıtları ilgili ticaret sicil müdürlüğünden getirtilerek, borçlu şirket ile bir bağlantı olup olmadığı değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İstihkak davasının 7 günlük hak düşürücü süreye bağlı olduğu ve süreye uyulmadığı taraflarca ileri sürülmese dahi Mahkemece her aşamada re’sen gözetilmesinin gerekeceği, bu özelliği ile istihkak iddialarında öngörülen hak düşürücü sürenin, bir dava şartı olduğu, üçüncü kişi şirket doğrudan dava açma yolunu seçtiğine göre bu sürenin başlangıcında haciz tarihinin önem taşıdığı-
Aynı davada hem istihkak iddiası hem de haczedilmezlik şikayeti ileri sürülemeyeceğinden, mahkemece, öncelikle haczedilmezlik şikâyetine konu hacizli eşyalar ile üzerinde mülkiyet iddia edilen eşyaların duraksamaya yer vermeyecek bir biçimde tek tek belirlenmesi, bundan sonra şikâyet başvurusunun istihkak davasından ayrılarak yargılamaya mülkiyet hakkına konu eşyalar yönünden devam edilmesi gerekeceği-