Takip borçlusu şirket hakkında devam eden iflasın ertelenmesi davasının bulunduğu anlaşıldığından, bu davanın sonucunda verilecek iflas kararı kesinleştiğinde borçlu hakkındaki icra takipleri düşeceği için dava konusu haczin de ortadan kalkacağı (İİK'nun 193/2.maddesi), istihkak davasının sonucuna etki edeceği için iflas ile ilgili davanın sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğinin dikkate alınması gerektiği-
Konsinye satış için borçlu kooperatife bırakılan yağların haczedilmesi üzerine davacı üçüncü kişinin istihkak iddiasında bulunduğu, davacı birlik ana sözleşmesinin incelenmesinden, birliğin ayrı tüzel kişiliği olmakla birlikte borçlu dahil birçok kooperetifin üyeliğinden oluşmakta olup, maddi açıdan kooperatifler ile sıkı bir bağ içinde olduğu, üreticinin koperatife verdiği ürünün bedelinin birlik tarafından kooperatif eli ile ödendiği, alınan ürünlerin mamul hale getirilmesinin organizasyonunun birlik tarafından yapıldığının anlaşıldığı, takip konusu alacağın alacaklının kooperatife teslim ettiği ürün bedelinin ödenmemesinden kaynaklandığı, bu halde, borçlu ile maddi ve hukuki sıkı bir bağ içinde olan, borcun doğumundan sorumlu olduğu anlaşılan birliğin istihkak iddiası mal kaçırma amacına yönelik olduğundan istihkak davasının reddi gerektiği-
Haciz sırasında hazır bulunmayan ve dava konusu menkullerin haczine ilişkin tutanağın İİK’nun 103. maddesi uyarınca tebliğ işlemi kendisine yapılmayan borçlunun, istihkak iddiasına karşı çıkıp çıkmadığının anlaşılamayacağı, bu durumda, borçlunun davada taraf olmasının taraf teşkilinin sağlanması için gerekli ve şart olduğu, borçlu ile üçüncü kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, üçüncü kişi bakımından davanın açıldığı tarihte davanın açıldığının kabulü gerekir (dahili dava dilekçesinin verildiği tarihin esas alınmayacağı)-
8. HD. 10.07.2014 T. E: 2013/14556, K: 14710-
8. HD. 10.07.2014 T. E: 2013/14141, K: 14711-
Davalı alacaklı vekilinin sunduğu 07.06.2011 tarihli sözleşmelerin geçerli olup olmadığı tartışılarak, geçerli olduğu, eş anlatımla taraflar arasında sulh sözleşmesi yapıldığı kabul edildiği taktirde sulh ve kabul isteklerinden hangisinin öncelikle uygulanacağının tartışılıp değerlendirilmesi, davalı alacaklı tarafça sunulan sözleşmelerin geçerli olmadığı kabul edildiği taktirde ise kabul nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi için hükmün bozulması gerekirken, mahkeme dışında yapılan sulh sözleşmesine karşı tarafın beyanı alınmadan hukuki değer atfedilerek kararın bozulduğu görülmekle karar düzeltme isteminin kabulünün gerektiği-
Davacı tarafa duruşma günü usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden dava dosyasının işlemden kaldırılması ve öngörülen süre içerisinde yenilenmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu-
İflas kararının kesinleşmesi üzerine anılan borçlu hakkındaki takipler ve hacizlerin İİK’nun 193/2. maddesi uyarınca düşeceği, bu durum istihkak davasının şartlarına doğrudan etki edeceği için Mahkemece sonucunun bekletici mesele yapılmasının gerekeceği-
Haciz adresinin önceden borçlu şirkete ait iken borcun doğumundan sonra kısa aralıklarla önce aynı kişilere ait şirkete, daha sonra da aralarında fiili ve hukuki bağ bulunan davacı şirkete devrinin alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik danışıklı iş yeri devri niteliğinde olduğu anlaşıldığından; durumun alacaklının haklarını etkilemeyeceğinin açık olduğu, bu nedenle mahkemece davanın reddi gerekirken hatalı değerlendirme ile (davanın) kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
İstihkak davasının amacının hacizli eşya ya da hak üzerinde cebri icranın devam edip etmeyeceğini belirlemek olduğu, istihkak davasının görülebilmesi için, geçerli ve süresinde yapılmış bir istihkak iddiasının bulunmasının gerekeceği, borçlunun üçüncü kişi lehine, üçüncü kişinin kendi lehine, borçlu ile birlikte malı elinde bulunduran üçüncü kişinin diğer bir üçüncü kişi lehine istihkak iddiasında bulunmasının mümkün olduğu, bu kapsamda; icra dosyasında geçerli bir istihkak iddiası bulunmadığı durumda, istihkak iddiasının reddi isteğine ilişkin olarak dava açıldığı taktirde; davanın, dava şartı olan hukuki yarar bulunmadığı gözönüne alınarak, dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin gerekeceği-