Somut olayda, davanın dayanağı alacağın, dava dışı şirketin vergi borcunu oluşturduğu, bu borçtan dolayı davalı aleyhine yapılmış ve kesinleşmiş takip bulunmadığı anlaşıldığından davanın tüm davalılar yönünden reddedilmesi gerektiği- 1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168. maddesinde değişiklik yapan 5904 sayılı Yasanın 35. maddesi “6183 sayılı Yasanın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir” hükmünü içerdiğinden, davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin de maktu hesaplanması gerektiği-
Takip ihtiyati haciz ile başlamış olup, ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edilmesi ile dosyadaki hacizlerin kesin hacze dönüşeceği- Dosya içerisindeki belgelerden icra dosyasına ilişkin ödeme emri ve eklerinin davalı borçluya 21.02.2014 tarihinde davalı borçlunun sicil adresine usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ihtiyati haczin de kesin hacze dönüştüğü anlaşıldığından mahkemece borçlu davalı hakkında kesinleşmiş bir takip işlemi olduğundan davanın esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak hükmedilmesi gerekeceği- Dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak, dava dışı şahıs tarafından davalılar aleyhine tapu iptali tescil davası açıldığı ve lehine sonuçlandığı anlaşıldığından, söz konusu dava dışı şahsın müdahil olarak davaya dahili sağlanıp belirtilen dosyanın kesinleşen sonucunun bekletici mesele yapılarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Somut olayda; davacı tarafından dava dışı mali müşavirlik şirketinin hissedarı olan N.'nin davalı mali müşavirlik şirketinin borçlarını ödememek için muvazaalı olarak mali müşavirlik şirketi kurup, borçlu şirketin hizmet verdiği şirketlerle sözleşmeleri iptal ederek muvazaalı olarak kurulan şirketle sözleşme yapıldığı ve ödemelerin bu şirkete yapıldığı iddiasıyla açılan davada; faaliyet alanları aynı olan iki mali müşavirlik şirketinin de sorumlusu ve hissedarının davalı N. olması sebebiyle (şirketlerin) arasında organik bağ olduğunun anlaşıldığı- Mahkemece iki mali müşavirlik şirketi ile diğer davalı firmanın aralarındaki ilişkiyi belirlemek üzere ticari sicil kayıtlarının, ticari defterlerinin, sözleşmelerin dosya arasına alınarak, taraflar arasındaki borç-alacak ilişkisinin belirlenip, (borç-alacak ilişkisinin) akıbeti araştırıldıktan sonra davalı N. tarafından yeni kurulan mali müşavirlik şirketine para aktarılıp aktarılmadığına dair bilirkişi raporu alındıktan sonra karar verilmesi gerektiği-
Taşınmaz satışının muvazaalı olduğu iddiasıyla TBK.’nin 19. maddesine dayanılarak açılan bir davada, muvazaa iddiasının kabulü hâlinde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen "tasarrufun iptali davası" olarak değerlendirilip "tapu iptali ve tescil" yerine İİK. m. 283 kıyasen uygulanıp "davalıya ait taşınmaz üzerinde alacak ve ferileriyle sınırlı olarak davacıya haciz ve satış isteyebilme yetkisi verilmesi" şeklinde hüküm kurulup kurulamayacağı-
TBK.m. 19'a dayalı 'muvazaa nedeniyle açılmış olan tasarrufun iptali' davalarında; yapılan savunma ve sunulan deliller çerçevesinde alacağın gerçek olup olmadığının tartışılması, alacaklı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin ve alacağın doğum tarihinin değerlendirilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında, davalı olarak borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan kişiler arasında mecburi dava arkadaşlığı olduğu, dolayısıyla davacının davası kabul edilip tasarrufun iptaline karar verildiğine göre, borçlu ile davalı ...in davacı yararına hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretinden müşterek ve müteselsil sorumlu tutulmalarına karar verilmesi gerektiği-
Borçlu şirketin iflasından önce dava konusu taşınmazlar üzerinde diğer davalı lehine tesis ettiği ipoteklerin iptalini istemi- Temlik alan temlike eden alacaklının haklarının halefi olduğundan, borcun doğum tarihinin, temlik tarihi değil, ilk alacaklının alacağının doğduğu tarih olarak kabul edilmesi gerektiği- İflas eden borçlunun ayrı bir tüzel kişiliği mevcut olup davacının özel şahıs olduğu, müflis şirketle aralarında organik bağ olmasının ve bu davadaki alacağı temlik alarak davayı devam etmesinin TMK. m. 2 kapsamında değerlendirilemeyeceği- Davalı üçüncü kişi bankanın, davalı müflis şirkete kullandırdığı kredi ile davalı bankanın kredi borçları ödenerek, ipotek tesis edildiğini, buna rağmen kullandırılan kredi tarihinden yaklaşık 1 yıl sonra ipotek tesis edilmesi ve bundan yaklaşık 1 ay sonra ipoteklerin fekkedilerek daha yüksek verilen kredinin nerde ise 6 katı bedelli yeni ipoteklerin tesis edilmesine ilişkin tasarrufunun İİK. m. 280 uyarınca iptali gerektiği- Uzman bilirkişi aracılığı ile ipotek akit tablosu, davalı banka lehine tesis edilen ticari işletme rehni belgeleri ile ihale tutanağının incelenerek, ihale tutanağındaki makine ve techizatın ipotek kapsamında olup olmadığı veya hangilerinin kapsamında kaldığı tesbit edilerek, tesbit dışında kalan makine ve techizat bedelinin, davacıya ödenen ihale bedeli ile oranlamasının yapılarak ortaya çıkan rakamın davalı üçüncü kişiden tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Borçlu şirketin bilinen adresinde bir haczin yapılamadığı ve alacaklı tarafından sunulmuş bir aciz belgesinin de bulunmadığı, dolayısıyla dava şartının gerçekleşmediği, bu durumda, borçlunun aciz halinin varlığının sabit olduğundan söz edilemeyeceği-
İcra müdürlüğünce aciz belgesi isteminin reddi üzerine şikayet yoluna gidildiği, söz konusu şikayetin icra mahkemesince ret edildiği ve bu kararın da temyiz aşamasında olduğu, bu durumda belirtilen dosyanın sonucu bekletici mesele yapılarak sonuca gidilmesi gerekeceği-