Aciz belgesinin dava açılmadan, dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasından ve hatta hükmün Yargıtay'ca onanmasından veya bozulmasından sonra bile sunulma olanağı bulunduğu- Mahkemece, öncelikle davacı tarafa aciz belgesi sunması konusunda süre verilmesi, sunulmadığı takdirde, adı geçen borçlunun belirtilen taşınmazları ve malvarlığı üzerinde gerektiğinde keşifte yapılarak yapılacak kıymet takdirlerine göre taşınmazların değerleri belirlenerek borçlunun aciz halinin var olup olmadığı net olarak ortaya konulduktan sonra, varlığı halinde dava şartının gerçekleştiği düşünülerek işin esasına girilmek suretiyle tarafların delillerinin toplanması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi, aksi durumda ön koşul yokluğu değerlendirilerek karar verilmesi gerekeceği-
Davalı borçlu tarafından, davacı aleyhine, 'bononun bedel kısmında tahrifat olduğu' iddiasıyla açılan menfi tespit davası, alacağın gerçek olup olmadığını belirleyeceğinden, bu davanın sonucunun beklenerek daha sonra eldeki tasarrufun iptali davasının görülmesi gerekeceği-
Dava, davacının alacağına kavuşmasının önlenmesi için yapıldığı iddia olunan tasarrufların muvazaa nedeniyle İİK'nun 277 vd maddeleri uyarınca, olmadığı taktirde TBK 19.maddesi uyarınca iptali isteğine ilişkin olduğu; bu davalar tasarruf konusu taşınmazların aynına yönelik olmayıp, alacaktan kaynaklı şahsi hakka ilişkin olduğu-6098 sayılı TBK 19. maddesinde düzenlenen ve üçüncü kişi tarafından açılan muvazaa sebebine dayalı davaların yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca her zaman ikame edilebileceği, davanın görülebilirlik şartlarının, tasarrufun borçtan sonra yapılmış olması ve geçerli bir alacağın bulunması olduğu, bunlardan başka mevcut bir icra takibi ve aciz vesikasının aranmayacağı, bu şekilde dava kabul edildiği takdirde 2004 sayılı İİK 283. maddesinin kıyasen uygulanarak alacaklı davacı üçüncü kişiye kayıt tashihine mahal olmaksızın tasarrufa konu mal varlığı üzerinde alacakla sınırlı olmak üzere icra yetkisi tanınmasına, emval elden çıkarılmış ise nakden tazmine karar verilebileceği-
Aciz vesikası yerine geçen haciz tutanağının icra takibinin diğer borçlusu hakkında düzenlenmesi, yani davalı borçlu hakkında düzenlenmemiş olması halinde, tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi ve maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasında davalılar, yargılamanın başından itibaren borçlunun aciz halinde olmadığını ve borcu ödeyebilir mal varlığının bulunduğunu iddia etmişlerse ve icra dosyası içerisinde borçlu adına kayıtlı 4 adet taşınmaz bulunduğu görülüyorsa mahkemece, borçlu adına kayıtlı taşınmazların takyidatları ile beraber tapu kayıtlarının ve kıymet takdiri yapılmış ise bu raporların getirtilerek borçlunun aciz halinin var olup olmadığı araştırılarak tarafların haklılık durumları da göz önüne alınmak sureti ile değerlendirilip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
İcra mahkemesinin nihai kararları tefhim veya tebliğinden itibaren 10 gün içinde temyiz edilebilir ise de “tefhim” kavramının "hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal" olarak anlaşılması gerektiği- İcranın geri bırakılması kararına karşı alacaklının 7 gün içinde genel mahkemelerde dava açıp açmamış olması halinde, "alacağın zamanaşımına uğradığı" hususunun kesin hüküm teşkil edeceği ve icranın geri bırakılması kararının, takibin iptaline ilişkin sonuçları doğuracağı ve icra dosyasındaki mevcut hacizlerin kalkacağı, alacaklı tarafından açılmış böyle bir dava varsa sonucunun istihkak davasında "bekletici mesele" yapılacağı ve dava sonuna kadar icra takibinin duracağı, davanın kazanılması halinde duran icra takibine devam edileceği, davanın kaybedilmesi halinde ise dosyadaki hacizlerin kalkacağı-
İİK. 277 vd. göre açılan tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması ve davanın beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması gerektiği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği-
Dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarına "davalıdır şerhi" konulmuş olmasının İİK'nun 283/2 maddesinde düzenlenen ihtiyati haczin sonuçlarını doğurmayacağı gibi dava dışı kişilere satışına da engel oluşturmayacağı- Bu şerhin anlam ve mahiyetinin son malikten taşınmazı devralan 3. kişinin iş bu davadan haberdar olmadığına ilişkin iyiniyet iddiasının artık dinlenmeyeceği sonucunu doğuracağı-
Somut olayda her ne kadar bozma ilamında davacının dava dilekçesinde açıkça İcra İflas Kanununun 277 ve devamı maddelerine dayanmış olmasından ve davacı vekilinin talebi doğrultusunda araştırma yapılması gerektiğinden bahsedilmiş ise de bir davada hakimin hukuki nitelendirme ile bağlı olmaması ilkesi gereği dosya kapsamında anlatılan olay örgüsünden davada tasarrufun iptalinin özel bir hali olan "Mirasın reddi" kurumunun uygulanması gerektiği-
Aciz belgesinin yargılamanın her aşamasında ve hatta istinaf ve temyiz aşamalarında dahi tamamlanabilecek bir ön koşul olduğu; dolayısıyla 'aciz belgesinin bulunmadığı' gerekçesiyle, davanın hemen reddine karar verilmeyip, davacıya bu dava şartı eksikliğini tamamlaması için süre tanınması gerekeceği- Tasarrufun iptali davasının bir diğer ön koşulunun 'davacının borçludaki alacağının gerçek olması' olduğu; takibin kesinleşmiş olmasının 'alacağın gerçek olduğu' anlamına gelmeyeceği-