Mahkemece, talimatla yapılan haciz işleminin yeterli olduğu kabul edilmiş ise de, borçlunun tutuklu olduğu dönemde yapılan bu haciz işleminin takip dosyasındaki taşınmazlarla birlikte değerlendirildiğinde "geçici aciz belgesi" niteliğinde olduğunun söylenemeyeceği, aciz halinin mevcut olup olmadığının, tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece re'sen gözetileceği-
Davacı Hazine alacağının kalan kısmının tasarruf tarihinden sonra doğduğu anlaşıldığından, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarında davacının kesinleşmiş bir alacağı olmasının dava şartı olduğu-
Tasarrufun iptali davalarının, elinde kat’i veya geçici aciz vesikası bulunan alacaklılar tarafından açılabileceği, yani aciz halinin mevcut olmasının, davanın görülebilme koşulu olduğu, bu hususun mahkemece re’sen gözetilebileceği-
Suça konu tasarrufun iptali davasının sonucu beklenerek sanığın hukuki durumunun takdiri gerekeceği-
Davalı borçludaki alacağının ticari ilişkiden kaynaklandığını ileri süren davacı alacaklının sunduğu bononun, bu ticari ilişki nedeniyle tazmin edilmiş olup olmadığının saptanması için ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekeceği-
Bir davada taraflarca öne sürülen maddi olayların hukuki değerlendirmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak HMK. mad. 33 gereğince hakimin doğrudan görevi olup , davalı hakkında açtıkları tazminat davası sırasında kusur raporu alındıktan sonra kendisine ait taşınmazı alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla davalı üçüncü kişiye onun da dördüncü kişiye sattığı ileri sürülerek yapılan muvazaalı satışın iptali talebi ile dosyaya aciz belgesi ibraz edilmeden açılan davada, davacının dava açma hakkını muvazaa yönünde tercih etmiş olması karşısında, mahkemece davanın TBK.nun 19. maddesindeki genel muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiği- TBK'nun 19. maddesindeki genel muvazaaya dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasında davacının aciz belgesi ibraz etmek zorunda olmadığı-
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için geçici veya kat'i aciz belgesinin sunulması gerekeceği, tasarrufun iptali davaları tanık dahil her türlü delille ispatlanabileceğinden bu tür davalarda tanık dinlenmesinin davanın değeri ve takip konusu alacak miktarıyla sınırlı olmadığı- Davacı-alacaklı vekiline geçici veya kati aciz belgesi sunması için uygun bir süre verilmesi, sunulmadığı takdirde davanın "ön koşul yokluğundan reddine", sunulduğu takdirde davanın esasına girilerek dava konusu tasarrufun özellikle İİK. mad. 278/3-1 ve 2 ile 280/1 gereğince iptale tabi olup olmadığı yönünden taraf delillerinin toplanması ve davacı vekili tarafından delil listesinde bildirilen tanığının da dinlenerek delillerin tümünün değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasında yapılan tebligatlar esas alınarak icra takibinde Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebligat yapılamayacağı- Satış ilanının tebliğ edildiği tarihte yürürlükte olan 6099 sayılı kanun ile değişik 35/2. maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi, muhatabın, adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin bulunmaması şartına bağlandığından, şikayetçi borçlunun adres kayıt sisteminde adresi bulunup bulunmadığı belirlenmeden anılan maddeye göre yapılan tebligatın usulüne uygun kabul edilmesi mümkün olmadığı- Borçluya satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğundan ihalenin feshine karar verilmesinin gerekeceği-
Davacının, davalıdan olan kesinleşmiş mahkeme hükmüne dayalı alacağının karşılıksız bırakılması amacı ile davalılar arasında danışıklı olarak davalı borçlunun parası ile davalı üçüncü kişi adına taşınmaz alındığı iddia olunduğuna göre davanın muvazaa hukuksal nedenine dayandığının kabulü gerektiği- Mahkemece, davanın dava dilekçesinde namı müstear olarak nitelendirilmiş bulunmasından dolayı reddinin hatalı olduğu, bunun yerine, davacının amacı, davalı üçüncü kişi adına tescilli taşınmaz üzerinde haciz ve satış isteyerek alacağına kavuşmak olduğundan, mahkemece, davacının alacağını almasını sağlayacak biçimde, İİK. mad. 283/1 uyarınca, kaydın iptaline gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceğine ilişkin düzenlemeye benzer bir karar verilmesi gerektiği-