İptali istenen tasarruf tarihinden itibaren beş yıllık hak düşürücü süre içinde tasarrufun iptali davasının açılması gerektiği- Borçlu adına kayıtlı ve hacizli taşınmazların kıymet takdiri yaptırılarak aciz halinde olup olmadığının belirlenmesi gerekirken, haciz tutanağı İİK. mad. 105 kapsamında "geçici aciz belgesi" olarak kabul edilmesinin hatalı olduğu- İİK. mad. 278/2  uyarınca, iki yıllık süre geçmiş olduğundan, dava konusu tasarrufların İİK. mad. 278/3-2 madde gereğince iptaline karar verilmiş olmasının hatalı olduğu- Karar ilam harcının daha düşük olan tasarruf değerine göre hesaplanması gerektiği halde dava dilekçesindeki değer üzerinden hesaplanmasının isabetsiz olduğu-
Borçlu hakkında düzenlenmiş kesin aciz vesikası bulunmasa da icra dosyası kapsamı ile yapılan araştırmalar sonucu borçlu mallarının davacı alacağını karşılamayacağı ve yapılan hacizde de alacağın tahsiline imkan bulunmadığı anlaşıldığı takdirde borçlunun aciz halinde olduğunun kabulü gerekeceği-
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerektiği-
Davayı İİK.nin 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası mı yoksa Medeni Kanunun 617. maddesine dayalı mirasın reddinin iptali davası olarak mı açtıklarının açık ve net bir şekilde açıklattırılması ondan sonra taraf delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği- Mirasın reddine dair işlemin İİK.nin 277 ve devamı maddeleri uyarınca iptale konu olabilecek tasarruflardan olduğu-
İİK. mad. 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, icra takibine dayanak borcun iş kazasından kaynaklandığı, borçlunun mahcuzları kaza tarihinden sonra kurucusu ve ortağı olduğu davacı üçüncü kişi şirkete fatura karşılığında devrettiği, İİK’nin 44. maddesindeki gereklerin yerine getirilmediği ve İİK. mad. 280/3 uyarınca, üçüncü kişinin borçlunun alacaklılarına zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilebilecek durumda olduğu- Üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” ve aynı Kanun’un 97/17. maddesi uyarınca karşı dava olarak açılan “tasarrufun iptali” davasında, tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verildikten sonra “…dava konusu yapılan taşınırlar üzerinde davacı alacaklıya alacak ve fer’ileri ile sınırlı olarak cebri icra yoluyla alacağını alma yetkisinin tanınmasına…” şeklinde hüküm kurulması gerekirken, “…istihkak davacısı ve borçlu arasında yapılan devir işlemlerinin iptaline…” denilerek infazda tereddüt yaratacak biçimde hüküm kurulmasının hatalı olacağı-
Temlik işleminin yapıldığı tarihte borçlu hakkında takibe başlanılmış olması ve temliklerin çok kısa zaman aralığı içinde ard arda gerçekleştirilmesi ve davacının temlik aldığı tarihte tapuda hacizlerin mevcut olması, işlemin muvazaalı olduğu ve cebri tescil davasının da davalısının kabulüyle sonuçlanmış olması karşısında işlemin davalının vergi alacağından mal kaçırmak amacı ile yapıldığı-
Davacı tarafından yaptırılan haczin geçici aciz belgesi niteliğinde olmadığı ile borcun kaynağını oluşturan kredi sözleşmesinin, 5411 s. Bankacılık K. geçici Madde 13'de belirtilen 26/12/2003 tarihinden sonra düzenlendiği nazara alınıp davacının aciz belgesi ibrazından muaf tutulmadığı gözetilerek aciz haline yönelik araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Davacının davasını İİK.nun 277 vd. maddelerine değil TBK.nun 19. maddesine dayalı muvazaalı işlemin iptaline ilişkin açtığından, mahkemece davanın TBK.nun 19. maddesindeki genel muvazaaya dayalı iptal istemi doğrultusunda değerlendirilmesinin gerekeceği-
Suça konu tasarrufun iptali davasının sonucu beklenerek sanığın hukuki durumunun takdiri gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarının borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı ve bu kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu- İİK mad. 283 gereğince davacının, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde edeceği ve ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği- İptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahsın nakden tazmine mahkûm edilmesi gerektiği, üçüncü kişinin sorumlu olduğu miktarın, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeri kadar olduğu-