Davanın dayanağını teşkil eden takipte, davaya konu işletme ruhsatlarının devrinden önce davacı alacaklı tarafından konulan haczin kaldırıldığı ve devrin gerçekleştiği hususunda tartışma bulunmadığı, ancak bu haczin kaldırılmasının, davacı alacaklının işbu davayı açma hakkını ortadan kaldırmayacağı gibi borçlunun muvazaalı olarak tasarruf yapmasına izin mahiyetinde de olmadığı, takip sırasında alacaklı ve borçlunun gerek yazılı gerekse sözlü olarak borçlunun malları üzerindeki takyidatların kaldırılması ve hatta malların elden çıkarılmasından sonra alacaklının alacağının ödeneceği yolunda anlaşma yapmasının mümkün olduğu, bu durumda borçlunun, malları üzerinde takyidat olmadığından mallarını satışı ve alacaklının alacağını ödemesinin daha kolay olduğu, fakat malların elden çıkarılmasından sonra alacaklının alacağı ödenmez ise borçlunun mevcut malları üzerinde yeniden haciz uygulanabileceği gibi elden çıkarmış olduğu malları için de tasarrufun iptali davası açılabileceği-
Davacıların amacı kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri taşınmazlar üzerine muvazaalı icra takibi sonucu konulan hacizlerin kaldırılmasını sağlamak olduğundan, olaylara uygulanacak kanun hükmünü bulmak ve vakıaların hukuki sebebini tayin ederek kanunları kendiliğinden uygulamakla görevli olan hakimin somut olayı değerlendirirken, uygulanacak kanun hükmü olarak davacılar tarafından yapılan bir icra takibi bulunmaması nedeniyle -daha özel nitelikteki- İİK. mad. 277 vd.na göre değil, maddi olguya uygun TBK. mad. 19’e göre inceleme yapması gerekeceği- HMK. mad. 114/h uyarınca, davacıların dava açmakta hukuki yararının olup olmadığının belirlenmesi açısından, davacıların önceden açtıkları tapu iptali ve tescil dava dosyasının sonucunun beklenilmesi gerektiği-
İİK. mad. 277 vd.nda düzenlenen iptal davası açma hakkının muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı- Açılan şuf'a davasının alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik olarak kullanılması durumunda şuf'a davasına konu tasarruf yönünden iptal davası açılabileceği-
Vaki itirazlar sonucu duran icra takibinin devamını sağlamaya yönelik olarak açılan itirazın iptali davalarının tasarrufun iptali davaları için bekletici mesele olarak kabul edildiği-
Davalı üçüncü kişinin borçlu davalıdan alacaklı olması, tasarruftan sonra borçlu davalının oğlunun taşınmazda oturmaya devam etmesi ve tüm dosya kapsamından üçüncü kişi konumundaki davalının borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğunun anlaşılmasına göre tasarrufun iptaline karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu- BK. mad. 18 (şimdi; TBK. mad. 19) ve İİK. mad. 283. maddeleri uyarınca borçlu davalının alacaklılarından mal kaçırmak amacı ile yaptığı muvazaalı hukuki işlemin iptalini talep edilmesi halinde, davadaki amaç alacağın tahsil için davalılar arasındaki taşınmaz satışının alacaklı yönünden geçersizliğini sağlamak olduğundan, davacının bu hakkının ayni değil şahsi sonuç doğuracağı ve muvazaa nedeniyle tapunun iptaline değil İİK. mad. 283/1 uyarınca iptal ve tescil olmaksızın taşınmazın haciz ve satışının alacaklı tarafından isteyebileceğine karar verilmelisi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davası sabit olduğuna göre, davacının alacağının dava tarihi itibarıyla ulaştığı değer hesaplanıp, bulunacak bu değer ile taşınmazın devrine ilişkin resmi akit tablosunda gösterilen değer karşılaştırılarak; hangisi az ise, az olan değer esas alınarak davacı yararına vekalet ücreti takdir ve tayini, ayrıca harcın da bu değer üzerinden hesaplanması gerektiği-
17. HD. 10.09.2013 T. E: 10963, K: 11764-
Davanın, ön koşul yokluğu (borçlu hakkında düzenlenmiş aciz belgesi bulunmaması) nedeniyle reddi halinde, kendisini vekille temsil ettiren davalılar yararına (AAÜT.'nin 7. maddesi gereğince) maktu vekalet ücreti takdiri gerekeceği- Tasarrufun iptali davalarının dinlenme koşulları arasında iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılması ve borçlu hakkında düzenlenmiş kati (İİK. mad. 143) veya geçici aciz (İİK. mad. 105) belgesinin bulunmasının, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olmasının, alacağın gerçek olmasının gerekli olduğu- Takip konusu borç boşanma davası sırasında hükmedilen nafaka alacağına ilişkin olup nafakayı doğuran olay haksız fiilden yani davalının davacı eşine şiddet uygulamasından kaynaklandığından borcun doğumunun dava konusu tasarruftan önce doğduğunun kabulü gerekeceği-
6183 s. AATUHK’nun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirlenmesi gerektiği- Davalı borçlunun, dava konusu araçları parasını kendi vererek diğer oğlu adına satın almasına ilişkin tasarrufların, nam-ı müstear şeklinde muvazaalı yapıldığı gerekçesi ile iptal edileceği, borçlunun oğlu olan üçüncü kişinin tasarrufların yapıldığı sırada gerek sigortalılık başlangıcı gerekse işe başlama tarihi nazara alındığında, iptale tabi tasarrufların bedelini ödeyebilecek ekonomik güce sahip olduğunun hayatın olağan akışına aykırı olduğu, borçlunun mamelekinden çıkan para ile üçüncü kişinin malvarlığına giren artışların da tasarrufun iptaline konu olabileceği, tanık beyanlarının tek başına iyiniyet ve ekonomik durumun ispatında yeterli olmadığı-
İİK.’nun 331. maddesinde düzenlenen ‘alacaklısını zarara uğratmak kastiyle mevcudunu eksiltmek suçu’nun oluşumu için, borçlu hakkında ‘aciz belgesi’ alınmasının zorunlu olmadığı, alacaklının ‘alacağını alamadığını’ ispatlaması halinde de, maddedeki suçun, unsurları itibariyle oluşacağı-