Satış ile üçüncü kişiye geçen mülkiyetin, tasarrufun iptaline karar verilmesi ile borçluya geri dönmeyeceği, taşınmazın mülkiyetinin üçüncü kişiye ait olduğu- Tasarrufun iptali davası, takip alacaklısı ile takip borçlusu ve taşınmaz maliki arasında görülmüş olup, anılan davada ipotek alacaklısı banka taraf olmadığı gibi ipoteğin kaldırılması da söz konusu olmadığından, tesis edilen ipotek bedelinin hala rüçhanlı alacak kapsamında olacağı ve ihale bedelinin, şikayetçi bankanın rüçhanlı alacağını karşılamaması halinde, ihalenin, İİK.nun 129. maddesi hükmüne uygun yapılmadığından feshine karar verilmesi gerekeceği-
500.000 TL muhammen bedelli taşınmazın 508.000 TL'ye satıldığı ve dolayısıyla satış bedelinin taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğu, ihalenin feshi şikayetinde, açıkça kıymet takdir tebliğinin usulsüz olduğu şikayetinin getirilmediği, böylelikle kıymet takdiri tebliğinden itibaren yasal sürede kıymet takdirine yönelik olarak usulünce yapılmış bir şikayetin de bulunmadığı gözetildiğinde, zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı, bu durumda ihalenin feshi isteminin, zarar unsurunun gerçekleşmemiş olması nedeniyle borçlunun, dava açmakta hukuki yararının bulunmasına ilişkin dava şartı yokluğu (HMK.m. 114/1h) yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle aksi yönde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Satış bedelinin tüm icra masraflarını değil, paraya çevirme ve paylaştırma giderlerini geçmesi gerektiğinin hüküm altına alındığı görülmekle, satış talebinden ihale tarihine kadarki paraya çevirme ve paylaştırma giderlerinin hesaplamada dikkate alınması gerekeceği-Taşınmazın kıymetinin belirlenmesi için yapılan keşif ve bilirkişi masraflarının da tıpkı ilan giderleri gibi paraya çevirme masrafı olarak kabulü gerekeceği-    
Şikayetçinin ihalenin feshi istemi süre aşımı nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddedileceğinden aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
İhale feshinin, ihale tarihinden itibaren 7 günlük sürede icra mahkemesinden istenebileceği, icra mahkemesinde basit yargılama usulü uygulandığından davanın, dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılacağı-
Satış bedelinin, taşınmazın en az muhammen bedeli kadar olması halinde, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabul edildiği, işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği; ihalenin feshi isteminin zarar unsuru yokluğu nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddi gerektiğinden, aleyhine ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
İhalenin feshi isteminin esastan reddine karar verilen şikayet konusu taşınmazın satış bedelinin, muhammen bedelin üzerinde olduğunun anlaşıldığı, borçlunun ihalenin feshi isteminde, kıymet takdirine itiraz da etmediği gözetildiğinde zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı- Şikayetçinin ihalenin feshi isteminin, zarar unsuru yokluğu nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddi gerektiğinden, taşınmazın ihale bedelinin %10’u oranında olan para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması yoluna gidildiği-
Şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurup, ihalenin feshini istemeyen borçluların, şikayetçi (davacı) 3. kişi tarafından ileri sürülen ihalenin feshi talebinin reddine dair kararı temyiz hakkının olmadığı-
Mahkemece, İİK'nun 134/2. maddesinin emredici nitelikteki hükmü uyarınca duruşma açılarak tarafların delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkemenin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceği, Yasa'nın bu hükmünün emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanması gerekeceği-