Asıl borçlu şirket hakkındaki takip devam etmemesine rağmen, ipotek veren üçüncü kişiye karşı takibin yürütülmesi ve ipotekli taşınmazın satış işleminin yapılmasının İİK. mad. 149/b uyarınca mümkün olmadığı- Asıl borçlu şirket ve ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişi arasında bulunan zorunlu takip arkadaşlığı nedeniyle, takip üçüncü kişiye karşı kesinleşmiş olsa bile, asıl borçluya karşı kesinleşmedikçe, ipotekli taşınmazın satışının istenemeyeceği-
K. takdiri kesinleşmeden satış yapıldığı iddia olunduğuna ve kıymet taktirine itiraz dosyası da belirlendiğine göre, kıymet taktirinin kesinleşip kesinleşmediğinin tesbiti için ilgili dosyasının incelenmesi, kıymet takdirine itiraz üzerine verilecek karara göre ihalenin feshi isteminin değerlendirilmesi gerekeceği-
Satış isteme süreleri hak düşürücü nitelikte olup; icra müdürünün satış talebinin öngörülen süreler içinde yapılıp yapılmadığını re'sen gözetmesi gerektiği- Satış isteme sürelerinin geçmesine rağmen, icra müdürünün satış talebini kabul etmesinin, İİK.'nun emredici nitelikteki anılan maddelerine aykırı bir durum yaratacağı, ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görev olduğu-
İlk tebligatın adres yetersizliği nedeniyle iade edilmesi üzerine; bu adres ticaret sicilinde kayıtlı değilse bu adrese 35/4 maddesine göre tebligat yapılması imkanı olmadığı gibi; ticaret sicili adresi olması durumunda da adres yetersizliğinden iade üzerine doğrudan ticaret sicili adresine Tebligat Kanunu'nun 35/4. maddesi gereğince tebligat çıkarılması anılan madde hükmüne aykırı olup, yapılan satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğu- Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Diğer borçluya kıymet takdir raporunun veya satış ilanının tebliğ edilmemiş olmasının, kendisine usulüne uygun tebligat yapılan borçluya değil, tebligat yapılmayan ilgilisine şikayet hakkı vereceği-
İİK'nun 134/2. maddesinin son cümlesinde işin esasına girilmemesi nedeniyle talebin reddi halinde para cezasına hükmolunamayacağı öngörülmüş olup, anılan taşınmazlar yönünden hukuki yarar yokluğu nedeniyle işin esasına girilmeksizin istemin reddi gerektiğinden ve bu durumda para cezasına hükmedilemeyeceğinden, mahkemece para cezasına hükmolunmasının isabetsiz olduğu-
İhale konusu taşınmaz 07.01.2015 tarihinde şikayetçi adına tescil edilmekle; taşınmazın tamamı yerine 7/16 hissesini aldığına yönelik esaslı hatayı şikayetçinin en geç tescil tarihi itibariyle öğrendiğinin kabulünün gerekeceği, bu durumda ihalenin feshi istemiyle icra mahkemesine yapılan 29.01.2015 tarihli başvuru yasal 7 günlük süreden sonra olmakla, şikayetin süre aşımı nedeniyle reddi gerekeceği-
Satış bedelinin muhammen bedelin yüzde yüzünün üstünde olması halinde zarar unsuru oluşmayacağı-  Somut olayda zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçlunun bu taşınmaz yönünden ihalenin feshini istemekte hukuki yararı olmadığı- Mahkemece, şikayetçi borçlunun ihalenin feshi istemine yönelik şikayeti zarar unsuru yokluğu nedeni ile dolayısıyla hukuki yarar yokluğundan reddedildiğine göre şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu- 
Satış ilanının vekil yerine asile tebliği usulsüz olup, bu hususun başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu, o halde mahkemece şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkemenin davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceği, Yasa'nın bu hükmünün emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanması gerekeceği-