Borçlu vekilinin adreste bulunmadığının tespiti yapılmadan doğrudan çalışana yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Borçlunun usulsüz tebligatı en geç istinaf dilekçesi ile öğrendiğinin kabulü gerektiğinden anılan dilekçe tarihi itibariyle istinaf isteminin süresinde olduğu- Bölge Adliye Mahkemesince, gerekçeli istinaf dilekçesinin süresinde verildiği kabul edilerek, gerekçeli istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İİK'nun 133. maddesi gereğince işlem yapılmış olmasının, aynı Kanun'un 134. maddesine göre yargılama yapılmasını engellemeyeceği, alıcının İİK'nun 133. maddesi hükmüne göre sorumlu olmasının, farklı kuralları ve hukuki sonuçları içeren aynı Kanun'un 134. maddesine dayanılarak açılan fesih davasının incelenmesine engel teşkil etmeyeceği ve kesin hüküm oluşturmayacağı, İİK'nun 133 ve 134. maddelerindeki fesihlerin, ayrı sebeplere bağlı olup, farklı hukuki sonuçlar doğuracağı-
Şikayetçi borçlunun başvuru dilekçesinde tanık deliline başvurduğu, mahkemece delillerin bildirilmesi için gönderilen tensip zaptının ekli olduğu tebligatın borçluya tebliğ edildiği, UYAP'tan alınan 30.06.2017 tarihli dilekçe ile borçlunun tanık isim ve adreslerini bildirdiği, ancak mahkemece, tanıkların bildirilmediği gerekçesiyle ihalenin feshi talebinin reddine karar verildiği görüldüğünden, ilk derece mahkemesince, borçlunun bildirdiği tanıklar dinlenerek fesat iddiası konusunda bir değerlendirme yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetçinin ileri sürdüğü sebepler HMK’nun 375. maddesinde sayılı yargılamanın yenilenmesi nedenleri arasında yer almadığından ihalenin feshi talebinin reddine ilişkin yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine yönelik kararın onanması gerektiği-
Asıl kredi borçlusu olan şirket hakkında yapılmış bir takip bulunmadığından, takibe devam edilmesi ve şirketin kredi borçlarına kefil olan 3.kişiye ait taşınmazın satışı mümkün olmayıp, yapılan ihalenin de yok hükmünde olduğu, bu durumda, mahkemece, re'sen ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun adresine Tebligat Kanunun 10. maddesine göre tebliğ edilen bir tebligat olmadan doğrudan satış ilanının muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre yapılan tebligatın usulsüz olduğu- İİK.127 maddesinde satış ilanının taşınmazın tapu sicilinde kayıtlı ilgililere nasıl tebliğ edileceğini düzenlediği; bu düzenlemenin borçluyu kapsamadığı- Satış ilanı tebliğ edilememesi halinde ihalenin feshi şikâyet süresinin hükmü ıttıla tarihinden başlayacağı, bu sürenin ihaleden itibaren bir seneyi geçemeyeceği- Şikayetçi tüm tebligatların usulsüz olduğunu ileri sürdüğünden usulsüz tebligat ile şikâyetçinin ihaleye muttali olduğu ve bu tarihten itibaren şikâyet süresinin başladığı-
İhalenin feshi davasının reddi ile birlikte ihale bedelinin yüzde 10’u oranında para cezasının hazineye ödemekle yükümlü kılınmanın, alacaklının çıkarları ile ihalenin feshini talep eden başvurucunun menfaati arasındaki denge, başvurucunun para cezasının tutarı ve başvurucunun bu tutarı ödeme gücü göz önüne alındığında adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği-
Borçluya yapılan satış ilanı tebliğ belgesinin incelenmesinde; tebligat parçasında, haber verilen komşunun adı bulunmadığından, satış ilanı tebliğinin Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre usulsüz olduğu- İİK. mad. 127 gereğince taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olmasının veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Hacze ilişkin şikayete dair kararın temyizi üzerine verilecek karar beklenmeden ihale yapılmasının yasaya aykırı olduğu, bu durumun, mahkemece gerek istem üzerine gerek re'sen dikkate alınması gerektiği- Süresinde kıymet takdirine itiraz eden borçlunun, ihale konusu taşınmazın satışa esas değerinin düşük olduğuna yönelik iddiasının ihalenin feshi aşamasında inceleme konusu yapılabileceği nazara alınarak, kıymet takdirine itiraza ilişkin dava dosyası ve mahkeme kararı incelenerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, açıklanan fesih nedeninin inceleme ve değerlendirme dışı bırakılarak somut olaya uygun bulunmayan gerekçe ve eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde sonuca gidilmesinin yerinde görülmediği-
Davacıya ait senetlerin davalı tarafından takibe konulması ile davalının cebri ihale ile çekişme konusu taşınmazın maliki olduğu, takibe konulan senetlerden dolayı davacının menfi tespit davası açtığı ve  bu dosyanın halen derdest olduğu anlaşıldığından, davacının, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin dava açmakta hukuki yararının bulunduğu-