Tebligat Kanunu mad. 35/4 uyarınca, daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınacağı ve bu madde hükümlerinin uygulanacağı, buna göre tebligat yapılabilmesi için, muhatabın ticaret sicilinde kayıtlı adresine çıkartılan tebligatın bilâ tebliğ iade edilmiş olmasının zorunlu olduğu- Borçlu tarafından, iade gelen tebligata ilişkin olarak herhangi bir iddiada bulunulmamış olması ve 35. madde gereğince yapılan tebligata ilişkin olarak da komşu adının bulunmadığına ilişkin iddiasının anılan maddeye göre yapılacak tebligatta önem arzetmemesi nedeniyle, borçlu şirkete yapılan kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebliğ işlemlerinin usulüne uygun olduğu-
İpotek takibinin iptaline ilişkin kararın bozulması üzerine icra mahkemesince istemin reddine karar verilmesi üzerine, borçlunun bu kararı temyiz ettiği ve ret kararının bozulduğu, kararın temyiz tarihinin, satış kararı ve ihale tarihinden önce olduğu görülmekle, icra mahkemesi kararının kesinleşmesi beklenmeden ihale yapılmasının doğru olmadığı-
Şikayetçinin gider avansı yatırmaksızın icra mahkemesine başvurduğu, gider avansının tamamlanması için şikayetçiye bir ihtarat yapılıp kesin süre verilmediği, HMK'nun 115/2. maddesine göre gider avansı eksikliği tamamlanabilecek dava şartı eksikliklerinden olup mahkemece şikayetçiye gider avansı eksikliğinin giderilmesi için kesin süre verilmeden davanın usulden reddedilmesinin isabetsiz olduğu-
Şikayete konu taşınmaz için, haciz tarihinden itibaren, süresi içinde satış talep edilip satış avansı yatırılmadığından, bahse konu takip dosyası açısından, şikayete konu taşınmaz üzerindeki haczin düşmüş olduğunun kabulü gerekeceği-
Aralarında ekonomik bütünlük bulunmayan mahcuzların birlikte satılmasının, eş söyleyiş ile tek bir ihalede satılmasının kural olarak mümkün olmadığı; ancak, mahcuzların aralarında ekonomik bütünlük bulunduğunun belirlenmesi halinde birlikte satılmalarının mümkün olduğu- Mahkemece, hukukçu ve ihale konusu taşınır hakkında bilgi sahibi olan makine mühendisinden oluşan bilirkişi heyetine inceleme yaptırılarak satışa konu menkuller arasında ekonomik bütünlük bulunup bulunmadığının, tarafların menfaatleri ile değer artışı ve talep görme hususlarının birlikte değerlendirilerek menkullerin birlikte mi, yoksa ayrı ayrı mı satılmasının uygun olacağının tespit edilmesi gerektiği-
Mahkemece, taraflar gelmeseler bile şikayetin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, somut olayda uygulanma imkanı bulunmayan HMK'nun 150. maddesi uyarınca "dosyanın işlemden kaldırılmasına" ve ikinci aşama olarak da, "davanın açılmamış sayılmasına" karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
K. takdirinin yapıldığı tarihten satış tarihine kadar iki yılı aşkın bir sürenin geçmiş olması sebebiyle şikayetin kabulüyle ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği-
Şikayete konu menkul üzerine haciz konulduğu ve alacaklı tarafından satış avansı yatırılarak aynı tarihte mahcuz menkulün satışının talep edildiği görüldüğünden şikayete konu menkul üzerindeki haczin kalkmamış olduğunun kabulü gerekeceği- İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara mahkemece kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması ve İİK. mad. 134/2 uyarınca duruşma açılarak tarafların delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
12. HD. 12.09.2017 T. E: 735, K: 10556-