Hileli ve usulsüz biçimde yapılan icra takibi sonucunda gerçekleştirilen ihale ile borçlu belediyeye ait taşınmazın davalı adına tescilinin sağlandığını ileri sürerek yolsuz tescile dayalı tapu iptali ve tescil davasında, icra dosyası ve kıymet takdirine ilişkin şikayetler incelendiğinde ihalede usulsüzlük yapıldığının söylenemeyeceği, davalının da aralarında bulunduğu kişiler hakkında açılan ihaleye fesat karıştırmak suçuna ilişkin davada davalıların beraatine karar verildiği de görüldüğünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İcra müdürü satış talebini reddetmiş olsa bile, İİK. mad. 106 uyarınca iki yıl içinde (17.11.2011 tarihinde) satış talebinde bulunan, ve satış masrafını yatıran alacaklının haczinin ayakta ve satış talebinin geçerli olduğu- Satış talebinin kıymet takdirinin kesinleşmemesi nedeniyle reddine ilişkin icra müdürü kararının satış talebine etkisinin bulunmadığı- Anılan taşınmaz üzerindeki haczin kalktığı düşünülerek geçerli haciz olmadığından ihalenin feshine karar verilmesinin hatalı olacağı-
Davacı şirket tarafından, muaf olunmasına rağmen ihale bedeli üzerinden tahakkuk ettirilen KDV bedeli müzayaka altında ödenmiş ve davacı şirket, bedelin iade alındığı 55 gün için, yatırdığı bedelin faiz getirisinden mahrum kalmış olduğu- Davacı, KDV olarak ödenmiş bedel nedeniyle faiz getirisinden mahrum kaldığından, ödenmek zorunda kalınan bedelin nereden ve nasıl temin edildiğinin önemli olmadığı- Davacının zararının, mahrum kalınan sürede yoksun kalınan yasal faiz getirisi kadar olduğu, davacı şirketin dava dışı banka ile imzalamış olduğu kredi sözleşmesinde belirlenen faiz oranları esas alınarak mahrum kalınan faiz geliri hesabının yapılmasının hatalı olduğu-
12. HD. 07.05.2018 T. E: 9254, K: 4294-
Paranın tahsili anında Devletin harçla ilgili kaybını önlemek ve memur mesuliyetini azaltmak amacı ile ilerde borçludan alınmak üzere, tahsil harcının, ödeme yapıldığı sırada alacaklıdan alınacağı- Alacaklı bankanın borçlular aleyhine yaptığı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takipte borçlu şirkete ait taşınmazın satılarak paraya çevrildiği, ihale bedeli üzerinden tahsil ve cezaevi harcı alındığı anlaşıldığından, icra müdürlüğünce dosyaya aktarılan bedel üzerinden tahsil harcı alınmasında yasaya uygun olmayan bir yön bulunmadığı, ancak, 4603 s. Kanuna tâbi olan alacaklı bankanın cezaevi harcından muaf olduğu-
Taşınmaz, İİK'nun 133/1. maddesi gereğince, ihale kararı geri alınıp tek bir satış günü belirlenmek suretiyle tamamlayıcı ihale ile satılmayıp, yeni bir satış kararına dayalı olarak birinci ve ikinci satış günü belirlenmek suretiyle ayrı bir ihale ile satıldığından, ilk ihale alıcısı olan şikayetçinin, iki ihale bedeli arasındaki farktan sorumluluğu bulunmadığından, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İcra takibinin haklılık durumunun takip tarihi itibariyle değerlendirilebileceği, dava konusu kiralananın aile konutu olması halinde dahi fer’i müdahil talep eden eş takip tarihine kadar kiralayana bir bildirimde bulunmadığından kira sözleşmesinin tarafı haline gelemeyeceği-
Ticaret unvanın terkini, haksız rekabetin tespiti ve meni ile ihalenin feshi istemi- Davalı şirketin ticaret sicilden terkinine karar verilmişse de, TTK. mad. 52 uyarınca davalıya ait ticaret unvanının ayırt edici sözcüğü niteliğindeki ibarenin ticaret unvanından terkinine karar verİlmesi gerekirken, davalı şirketin tüzel kişiliğinin sona ermesine yol açacak şekilde tüm ticaret unvanın sicilden terkinine karar verilmiş olmasının hatalı olduğu- İhalenin feshi isteminin icra mahkemesinde ileri sürülmesi gerektiği-
OSB'nde bulunan bir taşınmazın cebri icra ile satışında alıcısı kredi alacaklısı banka ise, bu bankanın bölgenin kuruluş protokolünde öngörülen niteliklere sahip olmasının zorunlu olmadığı, ancak taşınmazın banka tarafından satın alınması halinde ancak bölgenin kuruluş protokolünde öngörülen niteliklere sahip gerçek veya tüzel kişilere en geç iki yıl içerisinde satmak veya aynı nitelikteki gerçek veya tüzel kişilere kiraya vermek mecburiyetinde olduğu-
Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Tebligat Kanununda öngörülen araştırma, komşudan bilgi alma ve komşuya, yöneticiye ya da kapıcıya bilgi vermeye ilişkin sorumluluk ve yükümlülüklerin yerine getirilmeden Tebligat Kanunu'nun 21 maddesince yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı- Tebligat Kanunu’nun 10’uncu maddesinin ikinci fıkrasında muhatabın bilinen son adresine usulüne uygun bir tebligat çıkartılmadan MERNİS adres kayıt sistemine tebligat çıkartılması ve bunun geçerli sayılmasının hatalı olduğu- İcra ve İflâs Kanunu'nun 127’nci maddesinin tebligat tarihinde yürürlükte bulunan önceki şeklinde de böyle bir tebligat usulü öngörülmemiş olduğu; MERNİS adres kayıt sistemine tebligat yapılabileceğine ilişkin düzenlemenin, ihalenin yapıldığı tarihten çok sonra -02.07.2012 günlü değişiklikle- Kanuna eklenmiş olduğu- Satış ilanı tebliğinin şikâyetçi-borçluya usulüne uygun tebliğ edildiğinden söz edilemeyeceğinden, borçlunun ihalenin feshi talep etmek için şikâyet süresinin de başlamamış olduğu ve yapılan şikâyetin hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle reddedilemeyeceği- Şikâyet konusu tebligatların yapıldığı tarihte, adı geçen avukatın vekil olmadığı dosya içerisinden anlaşıldığından, "şikâyetçi-borçlunun vekille temsil edildiği ve tebligatların vekile yapıldığı" şeklindeki direnmenin hatalı olduğu- Şikâyetçi-borçluya yapılan diğer tebligatlar da ihale tarihinden sonra olduğundan, bu tebligatların şikâyete esas sürenin başlangıcı için “öğrenme” sayılamayacağı ve mahkemece "ihalenin feshine" yönelik şikâyetin süresinde yapılmadığı kabulü gerektiği-