Şikayete konu olan ihalelerden toplam 10 adet taşınmazın takibin diğer borçlusu olan kişiye ihale edildiğinin ihale tutanakları ile sabit olduğu, her ne kadar borçlu sıfatıyla hakkında takibe geçilen söz konusu kişiye ödeme emri tebliğ edilmemiş ve takibe devam edilmemiş ise de, takipte borçlu sıfatının olduğu, borçlunun kendisinin borçlu olduğu dosyadan yapılan ihaleye katılamayacağı, söz konusu taşınmazlara yönelik ihalelerin bu nedenle feshi gerekeceğinden, mahkemece, işin esasına girilmeden taşınmazların ihalelerinin feshine karar verilmesi gerekeceği-
İhale konusu taşınmaz üzerinde birden fazla haciz olduğunun, alacaklının haczinden önce de başka hacizlerin bulunduğunun görüldüğü, mahkemece alacaklının kendinden önceki haciz alacaklılarının alacağının dikkate alınmadığı, o halde mahkemece alacaklının İİK.'nin 124/3. maddesi çerçevesinde teminat muafiyetine sahip olup olmadığının tespiti için güncel alacağı ile kendisinden önce haczi olan alacaklıların alacak toplamının tespit edilerek sonuca gidilmesi gerekeceği-
Kamu düzenine aykırılıkta aleyhe bozma ilkesi nazara alınamayacağından ve takibe konu alacağın da konut finansmanından kaynaklandığı dikkate alınarak, mahkemece ihalenin feshi istemi, işin esasının incelenmesi suretiyle reddedilen şikayetçi aleyhine bozma kararına uygun olarak ihale bedelinin %20'si oranında para cezasına karar verilmesi gerekeceği-
Herkes için kesinleşmiş olan “ihale şartları” çerçevesinde yapılan ihalenin de kesinleşmesinden sonra, ihale alıcısının, KDV oranının %1 olması gerektiğinden bahisle icra mahkemesine şikayette bulunma hakkının bulunmadığı-
Taşınmaz muhammen bedelinin üzerinde ihale edilmiş olmakla, zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, bu durumda şikayetçi, İİK'nun 134/8. maddesi kapsamında kendi menfaatinin muhtel olduğunu ispatlayamadığından, söz konusu taşınmaz yönünden ihalenin feshini istemekte hukuki yarar koşulunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekeceği-
Aralarında ekonomik bütünlük bulunmayan mahcuzların birlikte satılmasının, eş söyleyiş ile tek bir ihalede satılmasının kural olarak mümkün olmadığı, ancak, mahcuzların aralarında ekonomik bütünlük bulunduğunun belirlenmesi halinde birlikte satılmalarının mümkün olduğu-
Hileli ve usulsüz biçimde yapılan icra takibi sonucunda gerçekleştirilen ihale ile borçlu belediyeye ait taşınmazın davalı adına tescilinin sağlandığını ileri sürerek yolsuz tescile dayalı tapu iptali ve tescil davasında, icra dosyası ve kıymet takdirine ilişkin şikayetler incelendiğinde ihalede usulsüzlük yapıldığının söylenemeyeceği, davalının da aralarında bulunduğu kişiler hakkında açılan ihaleye fesat karıştırmak suçuna ilişkin davada davalıların beraatine karar verildiği de görüldüğünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
İcra müdürü satış talebini reddetmiş olsa bile, İİK. mad. 106 uyarınca iki yıl içinde (17.11.2011 tarihinde) satış talebinde bulunan, ve satış masrafını yatıran alacaklının haczinin ayakta ve satış talebinin geçerli olduğu- Satış talebinin kıymet takdirinin kesinleşmemesi nedeniyle reddine ilişkin icra müdürü kararının satış talebine etkisinin bulunmadığı- Anılan taşınmaz üzerindeki haczin kalktığı düşünülerek geçerli haciz olmadığından ihalenin feshine karar verilmesinin hatalı olacağı-
Davacı şirket tarafından, muaf olunmasına rağmen ihale bedeli üzerinden tahakkuk ettirilen KDV bedeli müzayaka altında ödenmiş ve davacı şirket, bedelin iade alındığı 55 gün için, yatırdığı bedelin faiz getirisinden mahrum kalmış olduğu- Davacı, KDV olarak ödenmiş bedel nedeniyle faiz getirisinden mahrum kaldığından, ödenmek zorunda kalınan bedelin nereden ve nasıl temin edildiğinin önemli olmadığı- Davacının zararının, mahrum kalınan sürede yoksun kalınan yasal faiz getirisi kadar olduğu, davacı şirketin dava dışı banka ile imzalamış olduğu kredi sözleşmesinde belirlenen faiz oranları esas alınarak mahrum kalınan faiz geliri hesabının yapılmasının hatalı olduğu-
12. HD. 07.05.2018 T. E: 9254, K: 4294-