Belirtilen gider avansının verilen kesin süre içinde borçlu tarafından PTT Müdürlüğü Isparta Merkez Şubesi aracılığı ile gönderildiği anlaşıldığından, bahsi geçen gider avansının araştırılarak, kesin süre içinde mahkemeye ulaşmış ise işin esasının yöntemince incelenerek sonuca göre karar verilmesinin gerekeceği-
Borçlu ile şikayetçi üçüncü kişi arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesini ileri sürülerek üçüncü kişi adına kayıtlı taşınmaza haciz konulmasının isabetsiz olduğu- Borçlu şirketin haciz tarihi itibariyle haciz konusu taşınmaz üzerinde borçlunun herhangi bir hakkı bulunmadığı ve inşaat sözleşmesinin icrasına bağlı olarak ileride doğması muhtemel haklar için 3. kişiye ait mallara haciz işlemi uygulanması mümkün olmadığı, sözü edilen haciz işleminin usulsüz olduğuna ilişkin şikayetçi üçüncü kişinin hukuki yararının bulunduğu-
Aile ve şahsın hukuku ile ilgili hükümlerin kesinleşmedikçe takibe konu edilemeyecekleri, ayrıca, boşanma kararının eklentisi olan tazminat, vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik hükümlerinin de aynı kurala tabi oldukları, ancak, boşanma ilamı kesinleştiği takdirde, tazminat, vekalet ücreti ve yargılama gideri isteklerinin takibe konulabilmesi için nitelikleri gözetilerek kesinleşmelerinin gerekli olmadığı-
Merkez bankası faiz oranları fiilen uygulanan değil, uygulanması muhtemel olan en yüksek mevduat faiz oranlarını göstermekte olup buna göre hesap yapılması talebi doğru değil ise de; HGK.nun 20.09.2006 tarih, 12-594/534 sayılı kararında da vurgulandığı üzere mahkemece yapılacak işin; tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olmasının gerekeceği-
Borçlunun borçlu olmadığını kanıtlamak için açtığı menfi tespit davası sonunda alınan ilam, yargılama gideri ve tazminata ilişkin bölümlerinin, davanın kabulü ya da reddine ilişkin bölümü ile bir bütün olduğu, bu kalemlerin kesinleşmesi ve infazının ancak bir bütün olarak ilamın kesinleşmiş olmasına bağlı olduğu, dolayısıyla, ilamın esas hakkındaki hükmü kesinleşmeden vekalet ücreti ve icra inkar tazminatına ilişkin hüküm bölümünün ayrıca infaz ve icra takibine konu edilemeyeceği-
Şikayetçi borçlunun alacaklı vekilinin vekaletnamesindeki imzanın alacaklıya ait olmadığından dolayı takibin iptali isteminin, dar yetkili icra mahkemesinde dinlenemeyeceği-
Takipte taraf ehliyetine ilişkin şikayetin icra hukuk mahkemesince incelenmesinin gerekeceği-
Ödeme emrinin ilamdaki vekil yerine asile tebliğ edilmesi ödeme emrinin iptalini gerektirse de, borçlu icra mahkemesine esasa yönelik itiraz ve şikayetlerini de bildirdiğinden, tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle icra emrinin iptalini talep etmesinde hukuki yararının olmadığı, borçlunun esasa ilişkin itiraz ve şikayetlerinin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verileceği-
Yerleşik Yargıtay İçtihatları ve Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü genelgeleri uyarınca, 4473 sayılı Yasa’nın 18. maddesi hükmünün, yer sarsıntısı, heyelan veya seylan nedenleri dışında kaybolan icra dosyalarının ihyası hakkında da kıyasen uygulanacağı-
Haciz tarihinde takipte taraf olmayan 3.kişi adına kayıtlı olan taşınmazın borçlunun borcu için haczinin mümkün bulunmadığı-