Şikayete konu tebliğ işlemi usulsüz bile olsa, borçlu en geç icra müdürlüğüne itiraz dilekçesini verdiği tarihte öğrenmiş olduğundan, İİK.'nun 16/1. maddesinde öngörülen yedi günlük süreden sonra icra mahkemesine yapılan şikayetin reddi gerekeceği-
Borçlunun istemi, bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, vadesi gelmeyen senetler hakkında icra takibi yapılmasına ilişkin icra memur muamelesini şikayet niteliğinde olup, anılan şikayetin İİK'nun 168/1. ve 16/1. maddeleri uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde yapılması gerekeceği-
Takip asıl borçlu yönünden kesinleştikten sonra icra kefiline icra emri gönderilmiş ise de, "icra kefilinin el yazısı ile icra kefaleti verilmediği" anlaşıldığından, bu eksiklik nedeniyle "kefaletin geçersiz olduğun"un kabulü gerekeceği- İcra kefaletinin geçersizliği ve iptaline karar verilmesi icra mahkemesinin görev alanı dışında olup, "icra kefiline çıkarılan icra emrinin ve buna bağlı olarak icra kefiline ait mallara konulan haczin iptali"ne karar vermekle yetinilmesi gerekirken icra kefaletinin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Borç muhtırasına yönelik ilama aykırılık şikayeti niteliğindeki başvurunun, kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle süresiz olarak icra mahkemesi önüne getirilebileceği-
Usulsüz yapılan her tebliğin mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacağı- “Tebliğ işleminin usulsüzlüğü” iddiasının yasal dayanağının İİK.nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten 7 gün içinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu-
Vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu olduğundan, ödeme emrinin tebliğine dair vekile çıkarılmış ve usule aykırı bir tebligat da bulunmadığına göre, asile yapılan tebligat yok hükmünde olup iptali gerekmekte ise de HMK'nın 26. maddesi gereğince taleple bağlı kalınarak sonuca gidilmeli ve ödeme emri tebliğ tarihinin şikayet dilekçesinde belirtilen tarih olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Satış bedelinin tüm icra masraflarının değil, ‘paraya çevirme ve paylaştırma masraflarının’ geçmesinin yeterli olduğu; satış talebi ile ihale talebi arasındaki yeddiemin ücretinin, menkulün paraya çevirme giderlerine dair olduğu bu nedenle arttırma bedelinin hesaplanmasında dikkate alınması gerekeceği-
İcra takibine dayanak ilamın katkı payı alacağına ilişkin olması halinde, İİK. mad. 82/son gereğince, alacağın konusu evin bizzat bedelinden kaynaklandığından meskeniyet iddiasının dinlenilemeyeceği-
Bononun geçerli olması için “düzenlenme yeri”nin yazılı olması gerektiği; düzenlenme yeri gösterilmeyen bir bononun düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı, bu yerin bir “idari birim” adı olarak (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması gerekli ve yeterli olup “adres” gösterilmesinin zorunlu olmadığı-
Üçüncü kişiye gönderilen birinci haciz ihbarnamesinde yazılı olan miktarın ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinde arttırılamayacağı – Üçüncü kişinin icra mahkemesine başvurusu, yasanın emredici kurallarına aykırılıktan kaynaklanan şikayet niteliğinde olduğundan bu şikayetin “ bir hakkın yerine getirilmemesi” ile ilgili olması nedeniyle süreye tabi olmadığı-