İİK. mad 82/11 de yer alan “vücud veya sıhhat üzerine verilen zararlar için tazminat olarak zarar görenin kendisine veya ailesine ödenen paralar”ın haczedilemeyeceğine ilişkin şikayetin 7 günlük hak düşürücü süreye bağlı olduğu- Borçlunun bu haczi, icra dosyasında borca itiraz ettiği tarihte öğrenmiş sayılacağı-
İcra mahkemesinde yapılan temyiz incelemesine konu başvuru, icra müdürlüğünün, itirazın süresinde olmadığına ilişkin 17/06/2015 tarihli ret kararına ilişkin olup, bu karara ilişkin şikayetin İİK'nun 16/1.maddesi uyarınca yasal süresinde olduğu, ancak, şikayete konu işlem tarihinde icra mahkemesince tebliğ tarihinin düzeltilmesi yönünde bir karar mevcut olmadığından, memurluk kararı yerinde olup, istemin bu nedenle reddine karar verilmesi gerekeceği-
İlk satış talebi yasal süresinde yapıldığına ve satış talebinin geri alınması da söz konusu olmadığına göre, sonradan iki yıllık sürede satış istenmemiş olması sonuca etkili olmayıp, yasada belirtilen sürenin satış talebi için öngörülmüş olması karşısında; satışın aynı süre içerisinde yapılmamış olmasının, usulüne uygun satış talebini ortadan kaldırmadığı ve takibin İİK. mad. 150/e gereğince düşmesi sonucunu doğurmayacağı-
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibin mahkeme tarafından iptaline karar verilmediği veya takipten açıkça feragat edilmediği sürece aynı ipotek nedeniyle yeni bir takip yapılamayacağı-
İcra takibinde "müşterek borçlu ve müteselsil kefil" sıfatı ile borçlu konumunda olan kişinin, borcu ödeyerek alacağı temlik aldığı kabul edilse dahi, alacaklı ve borçlu sıfatları birleşmiş olacağından, aynı takipte borçlu sıfatını taşıyan bu kişinin rücu belgesine dayalı alacağının miktarı ve tahsili yargılamayı gerektirdiğinden, bu belgeye dayanarak alacaklı sıfatı ile aynı takibe devam edemeyeceği, borç kısmen ödenmekle, takip dosyası kısmen infaz edilmiş sayılacağı- Diğer borçlunun bu konudaki şikayeti, bir hakkın yerine getirilmemesi ve sebepsiz sürüncemede bırakılmasına ilişkin olduğundan, İİK. mad. 16/2 uyarınca süresiz olarak ileri sürülebileceği-
Haciz, satılarak paraya çevrilmesi zorunlu mala değil, bankalardaki hak ve alacaklar üzerine konulmuş olup, İİK'nun 106. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre borçlunun üçüncü kişi bankadaki alacağı menkul hükmünde ise de, mahcuz para alacağı için satış söz konusu olmadığından, paranın icra dosyasına celbi talebinin, satış talebi gibi değerlendirilip buna göre inceleme yapılarak hüküm kurulması gerekeceği-
Uyuşmazlığın “icraen ihalesi yapılan taşınmaz satışının KDV’den istisna olmadığı ve bu satış nedeniyle icra dairesince alıcıdan KDV alınmasının yasaya uygun olup olmadığı” konusu ile ilgili olması hainde “bir hakkın yerine getirilmemesi”ne ilişkin olması nedeniyle İİK mad. 16/2 uyarınca şikayetin süreye bağlı olmadığı- Sermaye şirketinin aktifinde en az 2 tam yıl süreyle bulunmuş olan taşınmazların cebri icra yoluyla satılmalarının -3065 sayılı KDV. Kanununun 17/4-r maddesi uyarınca- KDV’den muaf olduğu-
Tanzim yeri bulunmayan senet "kambiyo senedi niteliği"ni haiz olmadığından, alacağa, 3095 s. K. mad 2/1 ve 1 uyarınca, ancak yasal faiz istenebileceği-
Borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunabilmesi için orada bizzat oturması gerekmediği; başka evi veya evleri olmasında haciz edilen taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunmaya engel olmadığı- Borçlunun yurt dışında oturuyor olmasının, meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkını ortadan kaldırmadığı-
Takibe konu ilamın bozulması, bozmadan sonra yeniden karar verilmesi halinde yeni ilama göre hesap yaptırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-