Şikayete konu taşınmazların haczine ilişkin örnek 103 davet kağıdının, borçlu vekiline 27.02.2012 tarihinde tebliğ edildiği; 09.03.2012 tarihinde 7 günlük süre geçirilerek yapılan haczedilmezlik şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddinin gerekeceği-
İş ortaklığının tüzel kişiliği bulunmadığı için şikayet müessesine başvuramayacağı, dolayısıyla şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Gayrimenkulün teslimine dayalı tahliye emrinin, kamulaştırmaya ilişkin tescil işlemlerini içeren belgeler eklenerek gönderildiği, yapılan bu işlem nedeni ile davacılara tebliğ edilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Emlak Yönetimi Daire Başkanlığı Kamulaştırma Müdürlüğü işleminin iptali ve yürütmenin durdurulması için dava açıldığı ve İstanbul 2. İdare Mahkemesi'nce 2014/1719 Esas sayılı karar ile '' yürütmenin durdurulması isteğinin kabulüne '' karar verildiği görüldüğünden, bu durumda gönderilen tahliye emri ile yürütülmekte olan takibin durdurulması gerekeceği-
Taraflar arasında dava konusu taşınmazlara yönelik mülkiyetin daha önce açılan davalarda tartışıldığı ve kararların kesinleştiği anlaşılmakla, men'i müdahale ilamının takibe konulabilmesi için kesinleşmesinin gerekmeyeceği-
İlamın bozulmasından sonra kurulan yeni hüküm icra dosyasına ibraz edilerek bakiye borç muhtırası tebliğ edildiği ve icra hukuk mahkemesinin yeni ilama göre muhtıra çıkarılmasının usule uygun olduğu yönündeki kabulü yerinde ise de; mahkemece gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılarak, dosya hesabının yapılan ödemeler nazara alındığında doğru olup olmadığının denetlenmesi ve muhtıra ile istenilebilecek miktarın belirlenmesi gerektiği-
Takip konusunun ihitiyaç kredisi olduğu ve şikayetçi borçlunun takibe konu kredi sözleşmesinin kefili olduğu, takibin asıl borçlu ile birlikte şikayetçi kefil hakkında başlatıldığı anlaşılmakla, alacaklı bankanın kefil olan şikayetçi borçlu hakkında icra takibi yapabilmesi için, 6098 sayılı yasanın 585.maddesinde öngörülen koşullardan birinin bulunmasının zorunlu olduğu, bu husustaki başvurunun 2004 sayılı kanunun 16.maddesi kapsamında şikayet olup, borçlunun süreye bağlı olmaksızın takibin iptali için icra mahkemesine başvuru hakkı bulunduğu-
Alacağa ilişkin ilamın, kesinleşmeden infaz edilebileceği- İlamın hüküm kısmının aynen infaz edilmesi gerektiği, "dar yetkili" icra mahkemesinin yorum, tahmin ve takdir yoluyla hüküm kısmını değiştiremeyeceği- İcra müdürünün de, itirazın iptaline ilişkin ilamın hüküm fıkrası ile bağlı olup, mahkeme kararını yorumlayarak işlem yapamayacağı- İtirazın iptaline ilişkin ilamın hüküm kısmında "5.384,83 TL üzeri"nden takibin devamına karar verildiğine ve hükümde açıkça, bu alacağın bir kısmının "asıl alacak", bir kısmının da "işlemiş faiz olduğu" belirtilmediğine göre, 5.384,83 TL'nin tamamının asıl alacak olarak kabulü ile faiz hesabının buna göre yapılıp dosya alacağının belirlenmesi gerektiği-
25.09.2013 Karar tarihli takip konusu ilama göre, idarenin kamulaştırmasız elatma eylemi 1995 yılından sonrasına ait olup olayda uygulanması gerekli 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin 13. fıkrası Anayasa'ya aykırı görülerek 13.11.2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olmakla uygulanırlığı kalmadığından, böylece 1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma davalarında borçlunun gayrimenkul, menkul, hak ve alacaklarına haciz uygulanmasının hukuka uygun olacağı-
KDV muafiyetinin satış şartnamesinde gösterilmemesi, satış öncesi döneme ilişkin bir şikayet olup, satış ilanı tebliğ edildiği halde süresinde şikayet edilmeyen satış öncesi işlemler kesinleştiğinden, artık bu hususa dayalı olarak ihalenin feshi istenemeyeceği- KDV muafiyetinin satış şartnamesinde gösterilmemesi hususu borçlu tarafından açıkça ileri sürülmediği ve ihalenin feshi yargılamasında mahkemece re'sen bakılacak hususlardan olmadığı halde mahkemece bu hususun fesih nedeni olarak kabul edilmesinin isabetsiz olduğu- Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkının sadece "kendisine tebligat yapılmayan" ilgilisine şikayet hakkı vereceği- Satışı yapılan taşınmazın özellikleri dikkate alındığında, her yöreden alıcısı çıkabilecek otel, fabrika veya benzeri nitelikte bir mal olmaması, değeri itibariyle de ulusal bir gazetede ilanın zorunlu olmaması karşısında, satış kararında ulusal veya yerel gazete olduğu belirlenmeden yerel gazetede ilan yapıldığı gerekçesi ile ihalenin feshine karar verilmesinin hatalı olduğu-
"İkinci haciz ihbarnamesine yapılan itirazın geçerli olması nedeniyle, üçüncü haciz ihbarnamesinin gönderilemeyeceği" ileri sürerek, "üçüncü haciz ihbarnamesinin iptali" talebiyle yapılan başvuru, bir hakkın yerine getirilmemesi (İİK. mad. 16/2) ile ilgili olduğundan süresiz olarak şikayete konu edilebileceği-