İcra kefilinin eşinin, kefalete rıza göstermemesi ve tutanağa kefilin sorumlu olacağı borç miktarının kefilin kendi el yazısı ile yazmaması halinde, kefalet tutanağı, TBK.'nun 583 ve 584. maddelerinde belirtilen şartlara uygun olarak düzenlenmediğinden, "icra emrinin iptaline" karar verilmesi gerektiği, bu durumda, icra kefaletinin de iptaline karar verilemeyeceği-
İİK'nun 89. maddesi gereği borçlunun üçüncü kişideki hak ve alacaklarının haczi için haciz ihbarnamesi gönderilmesi halinde, üçüncü kişinin, borçluya ait hak ve alacak var ise haciz gereği işlem yapması, yok ise icra dairesine itirazlarını bildirmesi gerektiği- Üçüncü kişi kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine ‘borçlunun kendilerinde bulunan alacağı üzerinde muhtelif icra müdürlüklerince konulan hacizler bulunduğunu’ bildirilmesine rağmen, icra müdürlüğünün hacizli miktarın dosyaya gönderilmesine ilişkin karar vermesi durumunda, üçüncü kişinin, icra müdürlüğünün bu kararının iptalini istemekte hukuki yararının bulunduğu-
Borçlu tarafından, dosya borcunun tamamının (asıl alacak ve fer'ileri) icra dairesine depo edilmiş olması halinde, mahkemece, aşkın hale gelen hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Tebligatı çıkaran mercii tarafından ""Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda tebligatın TK'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması"na dair şerh verilmeden, salt "mernis adresi" ibaresine dayanılarak, dağıtıcı tarafından 21/2. maddeye göre tebliğ işlemi yapılamayacağı- Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılacağından, şikayetçinin bildirdiği öğrenme tarihinin esas olacağı ve bu tarihin aksinin karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği-
Bir kira dönemi içinde alacaklı tarafından tahliye ilamının infazının istenmesi gerektiği, bu sürenin aşıldığı durumlarda icra dosyasından tahliyeye yönelik infaz istenmesinin kira sözleşmesinin yenilendiği anlamına geleceği ve infazının mümkün olmadığı-
Şikayetçi taraf 89/2 haciz ihbarnamesinin tebliği üzerine 89/1 haciz ihbarnamesinden haberdar olmuş ve bu öğrenme tarihine göre de İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreyi geçirdikten sonra 89/1 haciz ihbarnamesine yönelik olarak usulsüz tebliğ şikayeti ile icra mahkemesine başvurmuş olduğundan, istemin süre aşımından reddi gerektiği-
Hakaretten kaynaklanan manevi tazminat alacağına ilişkin davanın, tarafların şahsı ya da ailevi yapılarına ilişkin hukuki durumlarında ve bunlara ilişkin sicil ve kayıtlarında bir değişiklik yaratmadığı, tarafların mal varlığını etkilediği, bu konudaki ilamın takibe konulabilmesi için kesinleşmesinin gerekmediği-
Haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabi olup, bu sürenin öğrenme tarihinden başlayacağı- İİK'da haczinin yenilenmesine dair bir düzenleme mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa, konulan her haciz yeni bir işlem olup borçlunun her haciz için şikayet hakkı bulunduğu-
Haciz işleminin kaldırılması şikayetine konu taşınmazlara ilişkin satış işlemlerinin yapılmış olduğundan, şikayetçinin yedi günlük süreden sonra, yaptığı şikayetin süre aşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Faiz şikayetinin süresiz şikayet olduğu ve her zaman ileri sürülebileceği- Borçlunun şikayeti, takip öncesi ve takip sonrası faize yönelik şikayet olup, daha önce borçlu vekili banka ismi bildirdiğinden bu kez alacaklı vekilinin bildireceği bankalardan, kıdem tazminatı faiz hesabı için (hakkın) doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve hakkın doğum tarihinden dosya hesabının yapıldığı tarihe kadar kıdem tazminatı için istenebilecek faiz miktarının dosyaya celp edilen bankaların faiz oranları karşılaştırılarak, diğer alacaklar yönünden ise ilamda belirtilen tarihlerden itibaren dosya hesabının yapıldığı tarihe kadar yasal faiz üzerinden bilirkişiye hesaplattırılması gerektiği- Sadece takip tarihinden dosya hesabının yapıldığı tarihe kadar faiz hesabı yapan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesinin hatalı olduğu-