İcra müdürü kendi verdiği karardan dönemez ise de, şikayet üzerine hakim tarafından her iki kararın da denetlenmesinin mümkün olduğu- Haciz tutanağında "haczin İİK'nun 97. veya 99. maddelerinden hangisine göre yapıldığına esas icra dairesinin karar vereceği" yönündeki kararı yerinde olduğundan, asıl icra müdürlüğünce alacaklı vekilinin başvurusu üzerine, haczin İİK'nun 97. veya 99. maddelerinden hangisine göre yapıldığı konusunda bir karar verilmesi gerekeceğinden, asıl icra müdürlüğünün bu yöndeki talebin reddine yönelik kararı yerinde olmadığı-
K. takdirine itirazla birlikte meskeniyet şikayeti de yapıldığından meskeniyet şikayetine de yetecek avansın yatırılıp yatırılmadığının araştırılması gerektiği- Borçlunun şikayet dilekçesinde kıymet takdir raporuna itiraz ettiği taşınmazlardan biri, aynı zamanda meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmaz olup, mahkemece her iki şikayet konusunun da aynı dosyada çözümlenmesi ve borçludan alınacak tek bir gider avansı ile yapılacak keşifte her iki şikayet konusuna ilişkin olarak da tek rapor alınabilecek olması karşısında, mahkemenin tefrik kararının usul ekonomisi ilkesi gereğince hatalı olduğu-
1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma bedellerine dair dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu hesaplanması söz konusu olmayıp nispi olarak belirlenmesi gerektiği-
11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile değişik 2942 sayılı Yasa’nın Geçici 6. maddesinin 13. fıkrasında; ''4/11/1983 tarihinden bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihe kadar kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazların idare tarafından kamulaştırılması hâlinde kamulaştırma bedeli ve mahkemelerce malikleri lehine hükmedilen tazminat ile bu davalara ilişkin mahkeme ve icra vekalet ücretleri de, idarelerce bu maddenin sekizinci fıkrasına göre bütçelerden ayrılacak paydan ve aynı fıkrada belirtilen usule göre ödenip işlem yapılacağı-
Takip dosyalarında ödeme emrinin yanlışlıkla borçlu yerine itiraz eden üçüncü kişiye gönderilmesinin ödeme emirlerinin tebligatlarının iptalini gerektirip ödeme emirlerinin kendisinin iptal edilemeyeceği-
Ödeme emri "tebliğ işleminin usulsüz olduğu" şikayetinin 7 günlük süre içerisinde yapılması gerektiği-
Yerel mahkemece ihtiyati tedbir kararının HMK’nun 209. maddesi kapsamında verildiği, menfi tespit davasının reddine ilişkin hükümde, HMK'nun 397/2. maddesi kapsamında ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin bir hususun belirtilmediğinin anlaşıldığı, yerel mahkemece HMK’nun 209. maddesi belirtildiği için “mahkememizce bu konuda karar verilinceye kadar” şeklindeki ibareden, hükmün kesinleşmesine kadar senedin herhangi bir işleme esas alınamayacağının anlaşılması gerektiği-
İhalenin feshi istemi ile kıymet takdiri ya da satış ilanı tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiada bulunmadığı halde, icra mahkemesince, bu hususun re'sen dikkate alınmasının hatalı olduğu- K. takdirine ilişkin tebligat usulsüz da, borçlunun satış ilanı tebliği ile kıymet takdirine de muttali olduğunun kabul edilmesi gerektiği-
Tutuklu olarak bulunan borçluya İİK’nun 103.maddesi uyarınca çıkartılan davetiyenin, İİK’nun 54/1.maddesi dikkate alınmadan Tebligat Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca usulsüz tebliğ edilmesi halinde, kıymet takdiri tebliği üzerine borçlunun şikayetinin süresinde olduğu- Borçlu şikayet dilekçesi ile birlikte 120 TL gider avansını yatırmış, mahkemece duruşmada keşif yapılmasına karar verilerek, gider avansından karşılanmayan kısmın tamamlanması için borçluya iki haftalık kesin süre verilmesine ilişkin karar, duruşmada hazır olan borçluya ihtar edilmiş ise de, bilirkişilerin sayısı ve dosyadaki mevcut avans dikkate alınmadan keşif için eksik kalan avans miktarı net olarak belirlenmediğinden söz konusu ihtarın usule uygun kabul edilemeyeceği- Mahkemece sonraki duruşmada "eksik avansın 250 TL olarak tespiti" ile duruşmada hazır olmayan borçluya, avansı tamamlaması için iki haftalık kesin süre verilmiş ve yatırılmamasının sonuçları yazılmış ise de, söz konusu muhtıranın da borçlunun “hapiste hükümlü” olduğundan bahisle Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca yapıldığı, bu hali ile de muhtıraya ilişkin tebligatın usulsüz olduğu, gelinen aşamada ise bir yıldan fazla hapis cezası ile mahkum edilen borçlunun kısıtlanarak kendisine vasi atandığı anlaşıldığından, mahkemece, hükümlü olan borçlunun vasisine, eksik avansı tamamlaması için usulüne uygun ihtar yapılması gerekiği; usulsüz ihtar tebliği dikkate alınarak meskeniyete ilişkin şikayetin usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
İcra emrinde yer alan ''Hemen Ödendiği Taktirde Borcunuz'' başlığı ile yeni bir hesaplama yapılarak takip çıkışı toplam borca icra vekalet ücreti,harç ve resmi mesraflar eklenerek hesap yapılmasının kanunda yerinin olmadığı yapıldığı taktirde bu durumun icra emrinin ya da takip talebinin iptalini gerektirmeyeceği-