Mahkemece, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin itirazın iptaline ilişkin kararının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, herhangi bir dava açılmadığı gerekçesiyle hacizlerin kaldırılması yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İmar uygulaması nedeniyle bedel artırılmasına ilişkin ilamlarla ilgili yapılacak ödemelerde 6487 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun geçici 6. maddesi hükümlerinin uygulanacağına ilişkin, anılan maddenin 12. fıkrası Anayasa'ya aykırı görülerek 13.11.2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildiğinden uygulanırlığı kalmadığı- İmar uygulaması nedeniyle bedele dönüştürülen pay karşılığının artırılmasından kaynaklanan tazminatlara ilişkin dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu hesaplanması söz konusu olmayıp nispi olarak belirlenmesi gerektiği-
Şikayetçi borçluların murisi olan bono keşidecisinin vefatı üzerine, 3 aylık süre dolmadan, şikayetçi mirasçılar aleyhine takip yapıldığından, bu hususun süresiz olarak şikayet konusu yapılabileceği-
Takip konusu ilamda tahliyesine karar verilen yer ile icra müdürlüğünce bu ilamın uygulanması amacıyla gidilen yerin aynı yer olmadığını iddia eden şikayetçi 3. kişinin başvurusu, ilama aykırılık şikayeti olduğu, icra mahkemesince İİK'nun 276. maddesi kapsamında değerlendirme yapılarak şikayetçinin, taşınmazda bulunmasını haklı gösterecek bir belgesi bulunmadığından bahisle şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Haczin borçluya 103 davetiyesi ile borçluya tebliğ edildiği tarihten itibaren yedi günlük yasal süreden sonra yapılan haczedilmezlik şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun meskeniyet iddiasına konu taşınmaza 09.05.2013 tarihinde konulan haciz için Mahkeme’nin .. sayılı dosyası ile ileri sürülen meskeniyet şikayetiyle ilgili verilen karar henüz kesinleşmemiş ise de eldeki haczedilmezlik şikayeti 16/02/2016 tarihli başka bir haciz işlemine ilişkin olduğundan, derdestlikten söz edilemeyeceği; kaldı ki, 09/05/2013 tarihli haczin düştüğü, alacaklı vekilinin yeniden haciz konulması için 16/02/2016 tarihinde talepte bulunduğu- Her haczin yeni bir şikayet hakkı doğuracağı gözetilerek borçlunun başvurusunun son haciz işlemi yönüyle İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal sürede olup olmadığının tespiti ile başvuru süresinde ise işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Alacaklının, alacağı ipotekle temin edilmiş olsa da, öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmaksızın kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapabilecek olduğu- Borçlunun, senedin takip alacaklısı bankaya teminat olarak verildiği iddisını, senede açıkça atıf yapan bir sözleşmeyle de ispatlaması gerektiği- Takip alacaklısı bankanın, "senedin kredi borcunun geri ödenmesi amacıyla verildiği" yönündeki beyanının, esasen senedin "ödeme aracı olarak alındığı"na yönelik bir savunma olduğu,senedin teminat senedi olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceği-
Mahkemece, ilam ve yasa maddesi nazara alınarak, Devlet Bankalarının takip konusu yabancı paraya fiilen uyguladığı en yüksek faiz oranlarının, ilgili bankalar genel müdürlüklerinden sorularak tespiti ile bu oranlar esas alınarak faiz hesabı yapılarak sonuca gidilmesi gerektiği-
Kefil sıfatıyla kira sözleşmesini imzalayan borçlu yönünden, kiralanan taşınmazın adres bilgisi yerinde yazılı adresin, bu borçlu yönünden bilinen adres olduğunun kabulünün mümkün olmadığı- Takip talebi ve ödeme emrinde yazılı adres, bu borçlu yönünden bilinen son adres olup, buraya gönderilen tebligatın bila tebliğ iade edilmiş olması nedeniyle mernis adresi olmasından dolayı aynı adrese TK'nun 21/2. maddesi gereğince yapılan tebliğ işleminin usule uygun olduğu- Tahliye kararının infazına ilişkin işlem sırasında tutulan tutanakta, borçlu kiracının hazır olduğu yazılmış ve adı geçenin imzadan imtina etmesi nedeniyle imzasının alınamadığı icra müdür yardımcısınca tutanağa şerh edilmiş olup İİK. mad. 8/4 gereğince; icra ve iflas dairesinin tutanakları, hilafı sabit oluncaya kadar muteber olduğundan, adı geçen borçluya yapılan ödeme emri tebliğ işlemi usulsüz ise de, TK'nun 32. maddesi gereğince tahliye işlemi sırasında hazır olan borçlunun takipten en geç bu tarihte haberdar olduğunun kabulü gerektiği- Borçlunun, tebligattan haberdar olduğunun kabulü gerekeceğinden, bu tarihten itibaren yasal 7 günlük süreden sonra icra mahkemesine yaptığı başvurunun süresinde olmadığı-
Araç henüz teslim edilmediğinden faiz işletilmeksizin dosya hesabı yapılması gerektiği-