Tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayetin, usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde yapılması gerektiği- Mahkemece, öncelikle borçlunun, takibi ve usulsüz olduğunu iddia ettiği ödeme emri tebligatını öğrenme tarihinin tespiti gerektiği-
Avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğinin sunulmasının vekaletname ibrazı için yeterli görüldüğü- Vekaletname ibraz etmeden icra müdürlüğünde takip talebinde bulunan avukata, icra takipleri hakkında da uygulanması gereken HMK. mad. 114/f, 115/2 gereğince, verilecek kesin sürede bu eksiklik tamamlatılarak icra dosyasına vekaletname ibraz edilmesi halinde takip talebi geçerli sayılacağı; takip dosyasına sunduğu vekaletname suretinin noter tarafından tanzim edilmiş onaylı suret olmadığı gerekçesi ile icra müdürünün takip talebinin reddi kararının isabetli olmadığı-
Taşınmazın, borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu olduğu- Yeni malikin (şikayetçinin) tasarruf işlemlerini yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlı olup iptal edilen taşınmaz hissesi, haciz tarihinde, tapuda borçlu adına kayıtlı ise de, takip tarihinden önce kesinleşen şufa davasına dair mahkeme ilâmına istinaden, (şikayet tarihinden önce) şikayetçi adına tapuya tescil edildiğinden, konulan haczin kaldırılması gerektiği-
Alacaklının usulüne uygun olarak yapmış olduğu satış talebinin, satış isteme süresini, icra müdürlüğünün bu konuda bir karar vermesi gerekmeksizin keseceği-
Hesap kat ihtarında yalnızca şirket isminin geçtiği ve bu firmanın borçları için hesap kat ihtarı düzenlendiğini, limiti aşan miktarın talep edildiği, bu nedenle takibin iptalinin talep edildiği şikayet üzerine, mahkemece "icra müdürlüğünce önce ödeme emri çıkartıldığı daha sonra icra emri çıkartıldığı" gerekçesi ile icra emrinin iptaline karar verilmişse de, icra mahkemesinin gerekçesinde dayanak yaptığı hususlar şikayete tabi olup, yasal süresi içinde borçlu tarafından şikayet konusu yapılması halinde incelenebileceğinden, bu hususların kamu düzenine ilişkin olmadığından mahkemece re'sen dikkate alınamayacağı-
Taşıınmazın, borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olması gerektiği- Şikayetçinin, haciz tarihi itibariyle taşınmazların kendisine ait olduğuna ilişkin iddiasının değerlendirilmemesinin hatalı olduğu-
Haciz müzekkerelerinin ait olduğu icra müdürlüğünün ve ilgili takip dosyalarında alacaklı vekillerinin aynı olması karşısında, her bir dosya için ayrı müzekkere yazılarak bunların aynı zarfta gönderilmesinin dava ve usul ekonomisine uygun olacağı-
Borçluya 103 davetiyesi tebliğ edilmediği, borçlunun hacizden en erken haberdar olduğu tarih kıymet takdirine ilişkin keşfin tarihine göre meskeniyet şikayetinin süresinde olduğundan, mahkemece meskeniyet şikayetinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
İdarenin, Devlet İhale Kanunu ve Kamu İhale Kanunu kapsamında aldığı teminatlara haciz konulması halinde, işlemin iptali için icra mahkemesine süresiz olarak şikayet yoluna başvurabileceği-
İpoteklerin, borçlu şirketin doğmuş ve doğacak borçlarını teminen kurulmuş üst sınır (limit) ipoteği oldukları görüldüğünden ve böylece şikayetçi borçlu ve aynı zamanda ipotek verenin sorumluluğu, ipotek limitleri toplamı ile sınırlı olup, takipte talep edilen toplam alacağın, ipotek limitinin üzerinde olduğu anlaşıldığından ipotek limitini aşan kısımla ilgili takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-