İcra müdürlüğünce, vekilin kendi programından maktu şekilde hazırlanmış bir çıktı olduğu gerekçesi ile reddettiği vekaletname sureti incelendiğinde; vekilin yetkileri ile vekaletnamenin noter, tarih ve yevmiye numarasının bildirilerek aslına uygun olduğu vekil tarafından imza ile tasdik edildiği, 6100 sayılı HMK'nun 76/1. ve Avukatlık Kanunu'nun 56. maddesi hükümleri uyarınca avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğinin sunulması da vekaletname ibrazı için yeterli görülmüş olup, takip talebine eklenen vekaletname suretinin bu şekliyle usulüne uygun olduğu-
Borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayetini, İİK'nun 16/1. maddesi gereğince bu işlemi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içerisinde icra mahkemesine yapmasının zorunlu olduğu, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde, muhatabı tebliğinden haberdar olmuş ise muteber sayılacağı, muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
Borçlu şirketin, istemine dayanak yaptığı ticaret mahkemesinin ara kararı ile “... hangi nedene dayanırsa dayansın davacı şirket hakkında ... tüm takip işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına...'' karar verildiği görüldüğünden, takip tarihinden önce verilen tedbir kararı içeriği göz önünde bulundurulduğunda, borçlu aleyhine yeni takip yapılmasını engeller mahiyette bir hüküm ihtiva etmediği, ihtiyati tedbir kararı kapsamına göre, asliye ticaret mahkemesince, borçlu şirket hakkındaki takiplerin durdurulmasına karar verilmiş olup, bu halde, anılan tedbir kararı uyarınca icra takibinin durması gerektiği-
6100 sayılı HMK’nun 297. maddesinde mahkeme hükmünde bulunması gereken hususlar bentler ve fıkralar halinde açıklanmıştır. Maddenin son fıkrasında; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerektiği düzenlenmiştir. Bu açıklamalara göre, verilen mahkeme hükmü mahkemelerle, yargıya olan güveni sarsmayacak ve taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözüme kavuşturacak nitelikte olması gerektiği- İlamların infaz edilecek kısmının 'hüküm bölümü' olduğu-
Somut olayda takip dayanağı Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04.02.2014 tarih 2012/1 Esas 2014/1 Karar sayılı ilamında davalı olarak "Karayolları Konya 3. Bölge Müdürlüğü’ne izafeten Karayolları Genel Müdürlüğü" gösterilmiş olmasına rağmen, Konya 12. İcra Dairesi’nin 2014/9091 Esas sayılı takip dosyasında borçlu olarak "Karayolları Konya 3. Bölge Müdürlüğü" gösterilmiş olup söz konusu takibin ilama aykırı olduğu anlaşılmakla takibin iptali yönünde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Aynı konudaki talep üzerine talebin mükerrerlikten reddine karar verilmesi gerektiği-
Şikayete konu, icra emri incelendiğinde toplam 185.174,48 TL alacak belirlendikten sonra, icra emrinin alt kısmında "borcunuzu hemen öderseniz" başlığı ile yeni bir hesaplama ve farklı takip toplamı gösterilerek, neticeten 209.993,99 TL toplam borç hesabı yapılmışsa da bu hesaplamanın İcra İflas Kanunu'nda yeri olmadığı, bu durumun "icra emri"nin iptalini gerektirmez ise de "borcunuzu hemen öderseniz" başlıklı bölümde yer alan 2. hesap kısmının icra emrinden çıkarılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Tüzel kişiliği, dolayısıyla taraf ehliyeti bulunmayan adi ortaklığın, düzenlenen takip talebi ve ödeme emrinde taraf olarak gösterilmediği gibi adi ortaklığa yönelik takip işlemi yapılmadığı görüldüğünden, mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Ödeme emrine ilişkin tebligatta, borçlunun adresten geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı tespit edilmediği gibi, beyanda bulunan komşunun adı ve soyadının da tevsik edilmediği ve yine haber bırakılan komşunun kim olduğunun da tebligat mazbatasında açıkça belirtilmediği görülmekle, söz konusu tebliğ işlemi, Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30. ve 35. maddeleri hükümlerine uygun olarak yapılmadığından usulsüz olduğundan, İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itirazın koşullarının bulunmadığı, mahkemece, süresinde olmadığından şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, istemin gecikmiş itiraz olarak nitelendirilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
İcra müdürlüğünce; alacaklının gösterdiği adreste, haciz işleminin yapılması gerekirken, ''haciz mahallinde bulunan 3. kişi şirket hakkında verilmiş ihtiyati tedbir kararı bulunduğundan'' bahisle talebin reddedilmesinin doğru olmadığı, zira, icra müdürünün haciz uygulamasından sonra 3. kişinin istihkak iddiasında bulunması mümkün olup, icra müdürlüğü kararında yer alan, haciz istenen adreste bulunan şirket hakkında iflas erteleme davası sırasında verilmiş ihtiyati tedbir kararı olduğu yönündeki gerekçenin, ancak, istihkak davası sırasında tartışılıp değerlendirilebilecek hususlardan olduğu-