Borçlu vekili, müvekkili aleyhine yapılan takipte, taşınmazdan tahliyesinin talep edildiğini, ancak diğer hissedarların takibe açıkça muvafakat etmediklerini dilekçe ile bildirdiklerini ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece şikayetin reddine karar verilmişse de; somut olayda el atmanın önlenmesine ilişkin ilama dayanılarak borçlu hakkında ilamlı icra takibi yapıldığı, söz konusu ilamda belirtildiği üzere takip konusu taşınmazın miras bırakan Z. Y. adına kayıtlı olduğu, takip alacaklısının miras bırakan Z. Y.'nin mirasçılarından olduğu, ancak diğer mirasçılar 31.07.2014 tarihli dilekçe ile .... İcra Müdürlüğü'ne başvuruda bulunarak "takibin devamına muvafakatları olmadığını" bildirdiklerinden bu durumda iştirak halinde mülkiyet sahiplerinin muvafakatlerinin bulunmadığı değerlendirilerek "şikayetin kabulüne" karar verilmesi gerekeceği-
Şikayete konu haciz ihbarnamelerinin, alacaklının talebi ve dolayısıyla icra memurunun bu konuda alınmış bir kararı yok iken gönderilmesi, doğacak alacakların üzerine haciz konulmasını içermesi ve iflas erteleme davasında alınan tedbir kararına aykırı olarak gönderildikleri sebeplerine dayanılarak kaldırılmasının talep edildiği, mahkemece ilk iki sebebin tartışılmadığı, haciz işlemlerinin tedbir kararından önce yapıldığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği görüldüğünden, mahkemece, şikayetçinin şikayet dilekçesinde ileri sürdüğü diğer nedenler de tartışılarak talebi ile ilgili olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1.fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılacağı, bu durumda, aksine bir belge bulunmadığı sürece, muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği-
İİK'nun 78. maddesi gereğince, alacaklı ödeme emrinin tebliğinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde şikayetçi-borçlu yönünden haciz talebinde bulunmadığına göre, adı geçen borçlu yönünden takibe devam edebilmek için takibin yenilenmesi ve yenileme harcı ödenmesi gerektiği- Borçluya yenileme emri tebliğ edilmeden ve yenileme harcı yatırılmadan borçlunun menkul ve gayrimenkullerine konulan haczin usulsüz olduğu-
İki veya daha fazla işletmenin belli bir amaca ulaşmak için katkılarını birleştirdikleri ortaklığın (Joint Venture'nin) tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyetinin olmadığı, bu nedenle ortaklık adına açılacak davaların adi ortaklığı oluşturan ortaklardan herhangi biri tarafından açılmasının zorunlu olduğu, bu hususun kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re’sen nazara alınacağı-
İcra mahkemesinin kararlarının yerine getirilebilmesi için kesinleşmesinin aranmadığından, borçlunun şikayeti üzerine "takip dayanağı rehin açığı belgesinin iptali"ne karar verilmesi halinde, takibin ve bu dosya üzerinden konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Takipte borçlu tarafın iş ortaklığı olarak gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgı olarak kabul edilerek, mahkemece takibin iş ortaklığını oluşturan şirketlere yöneltilmesi için süre verilmesi, verilen süre içinde eksikliğin giderilmesi halinde işin esasının incelenmesi, aksi taktirde şikayetin usulden reddi gerekir iken yazılı gerekçe ile şikayetin kabulü ile takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
İpotek verenler hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip başlatıldığı, ancak İİK'nun 149. maddesine göre aralarında zorunlu takip arkadaşlığı bulunan asıl borçluya takibin yöneltilmediğinin görüldüğü, Yasa hükmüne aykırı olan bu eksikliğin mahkemece re'sen nazara alınması gerekmekte olup İİK'nun 16/2. maddesi gereğince takibin her aşamasında ve süresiz olarak şikayet yoluyla ileri sürülebileceği-
Mahkemece adı geçen icra müdürlüğünün dosyası ile haciz konulduğu ileri sürülen şikayetçinin meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmaz yönünden meskeniyet şikayetinde bulunduğu nazara alınarak şikayetin incelenmesi gerekeceği-
Alacağın temliki ile, temlik alınan kısım kadar ipotek hakkının da temlik alacaklısına geçeceği, alacağın temliki ile birlikte ipoteğin devrinin geçerli olabilmesi için tapu siciline tescilinin gerekli olmadığı-