Üçüncü kişiye gönderilen 1. haciz ihbarnamesine yönelik “itirazın iptali” için, takip borçlusunun, icra mahkemesine şikayet yoluyla başvuramayacağı-
Adi ortaklığın sahip olduğu mallar ve alacaklar, şirketin müşterek malı olup, ortaklar bu mallar üzerinde iştirak halinde mülkiyet hükümlerine göre malik olup, adi ortaklardan birinin alacaklısının, adi ortağın şirketteki kâr payının veya tasfiye payının haczini talep edebileceği; ancak adi ortaklardan biri aleyhindeki icra takibinde, adi ortaklığın üçüncü kişi nezdinde bulunan alacağına haciz konamayacağı-
Borçlunun henüz doğmamış ve haciz tarihinde borçlu adına tahakkuk edip etmeyeceği bu aşamada bilinmeyen hak ve alacaklarının 3. kişiye haciz ihbarnamesi gönderilerek haczedilemeyeceği-
Davacının, İcra Hukuk Mahkemesine açtığı davada ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verileceğini önceden kesin olarak bilemeyeceğinden menfi tespit davasının süresi içinde açmasının ihtiyatlı bir davranış olup, İcra Hukuk Mahkemesince talep reddedilirse menfi tespit davası devam edeceğinden, davacının davayı açmakta hukuki yararı olacağı gibi, İcra Hukuk Mahkemesi kararı ile davalının bu haciz ihbarnamelerini çıkarmasında haksız olduğu ve davanın açılmasına sebebiyet verdiği için yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesin karar verilmesinin gerekeceği-
Üçüncü kişinin gönderilmiş olan haciz ihbarnamesine süresi içinde itiraz etmesi halinde, kendisine bir sonraki haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceği gibi, borç zimmetinde sayılarak sonraki işlemlerin de yapılamayacağı, buna yönelik şikayetin süresiz olarak yapılabileceği-
Borçlunun üçüncü kişiden almakta olduğu maaşının, İİK.'nun 89. maddesine göre değil İİK.'nun 83. ve İİK.nun 355. maddesi koşullarında haczedilebileceği-
İİK. 89/III uyarınca açılmış olan menfi tespit davasının mahkemece “hukuki yarar yokluğu” nedeniyle reddedilmesi halinde, davalı lehine “nisbi” değil “maktu” vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Anonim şirketlerde, şirketten tahsil edilemeyen kamu borçlarından, şirketin yönetim kurulu üyelerinin tamamı kanuni temsilci sıfatıyla ve müteselsilen sorumludur, ancak, ana sözleşmeye hüküm konularak şirketin kanuni temsil yetkisinin, yönetim kurulu üyelerinden birine veya birkaçına verilip, diğer yönetim kurulu üyeleri sorumluluktan kurtulabileceği, mahkemece, öncelikle ortakların yönetim kurulu üyesi olup olmadıkları ve yönetici olanların görev sürelerinin ne olduğu, dava konusu kamu alacağının bu sürelere karşılık gelen miktarının araştırılmasından sonra değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-