Mera, yaylak ve kışlak davalarında, kadim kullanma hakkına ya da tahsise dayanılabiliceği- Kadimlik iddiası var ise, bu hususun araştırılması, gerektiğinde köylerin kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorularak kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması, ayrıca yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmesi gerekeceği- Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi; keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, tarafsız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığı ile uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması gerekeceği-
Davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmazın davalı gerçek kişi adına tapuda kayıtlı olduğu; davalı gerçek kişinin, dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarrufta bulunduğundan, davalının dava konusu taşınmaza haksız bir elatmasından söz edilemeyeceği-
Taraflar arasında kira sözleşmesi bulunmadığından, intifa hakkından kaynaklanan çekişmenin giderilmesi ve el atmanın önlenmesi davasında görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması gerektiği; varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği-
Paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiyle açılan davada, kendisini vekille temsil ettiren davalı Tapu Müdürlüğü lehine AAÜT. mad. 7 gereğince vekâlet ücretinin takdiri gerektiği-
Her iki taşınmazın yaklaşık 40 yıl önce yapılmış bir istinat duvarı ile ayrıldığı, yapılan uygulamalar sonucunda davacılara ait taşınmazın 57.22 m2'sinin duvarın diğer tarafında bırakıldığı ve davalılar tarafından otopark ve yeşil alan olarak kullanılmak suretiyle elatıldığı, davalıların bu bölümde kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının bulunmadığı, taşınmaza haklı ve geçerli bir neden olmaksızın elattıkları belirlenmek suretiyle 57.22 m2'lik bölümüne ilişkin olarak açılan elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne ve bahçe duvarının tecavüzlü kısmının yıkımına karar verilmesinin isabetli olduğu, ancak uzun bir kullanım durumunun taşınmaz malikleri arasındaki bir anlaşmanın göstergesi olduğu, davacıların taşınmazı edindiği tarihten itibaren dava tarihine kadar davalılara bir ihtarname keşide etmedikleri, bir ikazda bulunmadıkları gözetildiğinde, davalıların taşınmazın bu bölümünü muvafakata dayalı olarak kullandıkları, yani sözlü olarak ariyet akdi yapıldığı ve dava açılmakla muvafakatın geri alındığı, akdin feshedildiği dolayısı ile davalıların kötüniyetli olmadıkları anlaşıldığından, kötüniyetli zilyedin malike ödemekle yükümlü olduğu ecrimisilden sorumlu olacaklarının söylenemeyeceği-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, eski hale getirme bedelinin tahsili, ecrimisil ve manevi tazminat isteklerine ilişkin davada, ecrimisilin kira sözleşmesinin bitiminden itibaren hesaplanması gerektiği-
tapu iptali ve tescil ile müdahalenin men'i talebine ilişkin davada, davalının müdahalesinin tapuda malik olduğundan kaynaklı olup müdahalesinin haksız olmadığından, müdahalenin men'i talebinin gerçekleştirilemeyeceği-
Dava konusu taşınmazın mera vasfında olduğundan davacının zilyetliğinin herhangi bir mülkiyet hakkına dayandığının söylenemeyeceği, bu nedenlerle davacının salt zilyetliğinin mevcut olması; ayni koruma kapsamında olan yıkım kararı verilmesini haklı kılmayacağı, davacının daha önce zilyetliğin korunması istemiyle açmış olduğu davada zilyetliğin korunmasına ilişkin ilam elde etmiş olmasının da bu sonucu değiştirmeyeceğinden yıkım davasının reddedilmesi gerektiği-
E.tmanın önlenmesi davasında, ilgili parsellerin tapu kaydının getirtilerek dava konusu taşınmazda keşif yapılıp iddia edilen ağaçların ve zeminde var olduğu keşfen saptanan duvarın da kroki üzerinde gösterilip değerlendirilerek karar verileceği-