Dava konusu taşınmazın mera vasfında olduğundan davacının zilyetliğinin herhangi bir mülkiyet hakkına dayandığının söylenemeyeceği, bu nedenlerle davacının salt zilyetliğinin mevcut olması; ayni koruma kapsamında olan yıkım kararı verilmesini haklı kılmayacağı, davacının daha önce zilyetliğin korunması istemiyle açmış olduğu davada zilyetliğin korunmasına ilişkin ilam elde etmiş olmasının da bu sonucu değiştirmeyeceğinden yıkım davasının reddedilmesi gerektiği-
E.tmanın önlenmesi davasında, ilgili parsellerin tapu kaydının getirtilerek dava konusu taşınmazda keşif yapılıp iddia edilen ağaçların ve zeminde var olduğu keşfen saptanan duvarın da kroki üzerinde gösterilip değerlendirilerek karar verileceği-
Keşfe katılacak 3 kişilik zirai bilirkişi kurulundan taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi ile imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, eğim, toprak yapısı ve bitki deseni yönlerinden değerlendirmeleri içerir; gerektiğinde çekilecek fotoğraflarla desteklenmiş ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmeli, jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisi bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik üç adet hava fotoğrafının stereoskop aletiyle incelenmesi neticesinde taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz üzerinde imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarihi ile sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresini belirtir şekilde rapor alınmalı; bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Taraflar tacir ve çekişme konusu taşınmazlar üzerinde ticari faaliyet yapıyor ya da yapacak olsalar da, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgisinin bulunmayıp, ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceğinden çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin davanın genel mahkemelerde görüleceği-
Yıkım istekli davalarda yıkılması istenilen ve mütemmim cüz niteliği taşıyan binanın yer aldığı taşınmaz malikleri arasında mecburi dava arkadaşlığı söz konusu olduğundan tümünün davada yer almasında zorunluluk olduğu, aksi halde malikleri bakımından bölünme olanağı olmayan yıkım isteminin yerine getirilmeyeceği, ne varki; olayda husumette yanılgı değil, noksanlık söz konusu olduğundan, 612 parsel sayılı taşınmazın dava dışı paydaşlarının davada yer almaları sağlandıktan sonra bir karar verilmesi gerektiği- 
Davaya konu tapu tahsis belgeli binanın ...'nın ölümüyle elbirliği maliklerinden bir veya birkaçı tarafından yapılan sözleşmelerin, diğer iştirakçiler bakımından bağlayıcı olmayacağı, başka bir ifadeyle geçerli bir aktin varlığından sözedilemeyeceği; ancak, böyle bir sözleşmenin diğer iştirakçilerin icazet vermeleri halinde hüküm ifade edeceği; ne var ki, 6098 sayılı TBK. mad. 46 (Borçlar Kanunu m. 38) hükmü uyarınca sözleşme dışı iştirakçilerin açıkca yapılan akte olurlarının bulunmadığı ve icazet vermedikleri; ancak, her nekadar sözleşmeye icazet verilmemiş ise de davacının, muris ...'nın 27.07.1999 tarihinde vefatından sonra bu davayı açtığı 29.07.2010 tarihine kadar geçen süre içerisinde tapu tahsis belgeli binanın davalılar tarafından tasarruf edilmesine karşı çıkmadığı, bu konuda herhangi bir ihtarname keşide etmediği ve herhangi bir ikazda bulunmadığı gözetildiğinde davacının davalıların tasarrufuna muvafakat ettiği ve muvafakatını dava açmakla geri aldığı kabul edilmesi gerektiği; bu nedenle, davalıların haksız işgal tazminatıyla sorumlu tutulamayacağı-
Davalı vekilinin tapu iptali ve tescil hükmüne yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün anılan taraflar yararına bozulmasına karar veridiği-
Kişisel hakka karşın ayni hakka üstünlük tanınması gerektiği- Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkin davada, arsa üzerindeki binanın davalının mirasbırakanına ait olduğu konusunda tapu kaydında muhtesat şerhi bulunduğu gözetilerek, zemin (arsa) geliri üzerinden ecrimisil hesabı yapılması gerekeceği-
Dava konusu taşınmazlara yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği- Davalı idare harçtan muaf olduğu halde yargılama giderlerine dahil edilmek suretiyle davalı idareye harç yüklenmesinin isabetsiz olduğu- 
Davalı idare lehine hükmedilen vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratır şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği-