6306 sayılı Kanun kapsamında risk tespiti yapıldığından bahisle yıktırılmasına karar verilen taşınmazın riskli yapı olup olmadığının tespiti talebi ile açılan davanın tespit davası niteliğinde (HMK. mad.106) olduğu ve davanın adli yargıda görülmesi gerektiği- İdari işlemlere esas olacak şekilde tespit kararı verilemeyeceği hususu da nazara alınarak işin esasının incelenmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazı gösterir, tespit tarihi olan 2010 yılına en yakın tarihli yüksek çözünürlüklü uydu fotoğrafının getirtilip bilirkişi heyetiyle keşif yapılarak çekişmeli taşınmazın tespit tarihinde ve öncesinde kim tarafından, ne şekilde kullanıldığı tespit edilip, tespit tarihine en yakın tarihli uydu fotoğrafı da değerlendirilerek, taşınmazın tespit tarihindeki niteliğini bildiren, gerekçesi ile birlikte eylemli orman sayılıp sayılamayacağı belirlenip karar verileceği-
Çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin davada, sadece ecrimisil bedeli esas alınmak suretiyle karar ve ilam harcı alınması ve el atmanın önlenmesi yönünden nisbi harç alınmaksızın davanın ikamesi ve yürütülmesinin isabetsiz olduğu- Taşınmazın herbir davalı tarafından el atılan kısımlarının değerinin tespiti ile bu değer üzerinden nispi peşin harcın alınması ve bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerektiği-
E.tmanın önlenmesi ve ecrimisil isteği-
Nitelik yitirme nedeniyle orman sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kaydı iptal edilen taşınmazın, satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca iadesi, aksi takdirde tazminat istemine ilişkin davada, taşınmazın 6292 Sayılı Kanunun 7/1-a maddesi kapsamında bulunan taşınmazlardan olması nedeniyle davacıya iadesinin mümkün olmadığı; davalının 6292 sayılı Kanun uyarınca Hazineye yaptığı başvurunun bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davanın komşuluk hukukuna aykırı davranışın giderilmesi isteğine ilişkin açıldığı- Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmayacağı- Davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunduğu takdirde davalının kusurlu olup olmamasının, kasıtlı hareket edip etmemesinin, elatmanın önlenmesi davasına etkili olmayacağı- Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebileceği- Komşuluk hukukuna aykırılık nedeniyle davacının uğradığı zararlar ile bunların giderilmesine ilişkin önlem ya da önlemler kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmesi ve ondan sonra toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek infaza elverişli biçimde(alınacak önlemler belirtilmek suretiyle) hüküm kurulması gerektiği- 
Davacı ... Yönetiminin kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için eldeki davayı ikame ettiği anlaşıldığından davalının yargılama giderinden sorumlu tutulması ve aleyhine vekâlet ücreti hükmedilmesi 3402 sayılı Kadastro Kanununa 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile eklenen 36/A maddesindeki düzenlemeye aykırı olduğu; ne var ki, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun olduğundan, hüküm fıkrasının vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin 3, 4, 5, 6 ve 7. bentleri hükümden tamamen çıkartılarak bunların yerine, “3402 sayılı Kanuna 6099 sayılı Kanun ile eklenen 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı ... yönetimi üzerinde bırakılmasına, yine aynı madde gereğince davacı ... Yönetimi lehine vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilip onanması gerektiği- 
Çekişmeli taşınmaz bölümünün orman sayılmayan yerlerden olduğu doğru olarak belirlenmiş ve tespit gibi tesciline karar verilmiş ise de; kadastro hakiminin düzenli sicil oluşturma görevinin olduğu- Tescilin amacının arzın tespit günündeki hukuki durumunu belirlemek olduğu- 31 sayılı parselin (A1) işaretli bölümünün, baraj yapımı nedeniyle 1970 yıllarından itibaren su altında kaldığı anlaşıldığından, su altında kaldığı tarihe kadar zilyedlikle kazanma koşullarının davalılar yararına gerçekleştiği anlaşılan taşınmaz hakkında tescil kararı verilemeyeceği, ancak tescil harici bırakılmasına ve davalıların mülkiyetin tespitine karar verilebileceği hususunun gözetilmemiş olması usûl ve kanuna aykırı olduğu; kaldı ki, kadastro tespiti öncesinde genel mahkemede açılmış dava bulunması nedeniyle, taşınmazın kadastro tutanağında davalıların tespit maliki olarak gösterilmiş olmasının da hukuki bir geçerliliği bulunmadığından, taşınmazın malik hanesinin açık olduğunun ve mahkemece 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30/2. maddesi gereğince re'sen doldurulması gerektiği- 1102, 1182 ve 1183 sayılı parsellerin, 21 sayılı parselin kamulaştırması sonucunda 1984 yılında ifrazen meydana geldiği ve davalıların ... Genel Müdürlüğü lehine ferağından tapu kaydı oluştuğunun anlaşıldığı- 1102, 1182 ve 1183 sayılı parsellerin, eski 21 sayılı parselin çap sınırı içinde kaldığı, önceki bozma kararlarında da vurgulandığı üzere 21 sayılı parselin tamamının dava konusu olduğu ve yine uzman bilirkişi raporuna göre 21 sayılı parselin tamamının eski tarihli resmi belgelerde orman sayılan yer olarak gösterildiği anlaşıldığına göre, ... Genel Müdürlüğünün davaya dahil edilmesi, savunma ve delilleri toplandıktan sonra 1102, 1182 ve 1183 sayılı parseller hakkında karar verilmesi gerektiği- 
Taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydına veya bir hakka dayandığı takdirde TMK. mad. 683'teki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, salt zilyetliğe dayanan kişilerin ise TMK. mad. 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden yararlanarak zilyetliğin korunması davası açabileceği- Kişilerin, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdeki üstün zilyetlik iddiasına veya taraflar dışında başkası adına tapuda kayıtlı bir taşınmazdaki tapu kaydına ya da gayri menkul satış vaadi sözleşmesine dayanmayan, kişisel hakka dayalı üstün zilyetlik iddiası durumunda, davanın 4721 sayılı TMK'nun 981 ve devamı maddelerine dayalı zilyetliğin korunması davası olacağı- Davanın taşınmaz mülkiyetine dayalı olarak açılan ve taşınmaza yapılan el atmanın önlenmesi davası olduğu, HMK. mad. 2 gereği el atmanın önlenmesi davalarında Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin görevli olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş ise de, eldeki davada, davacı ya da murisi adına kayıtlı bir taşınmazın olmadığı- Davacı; dosya arasında bulunan ecrimisil ihbarnamelerinden mülkiyetinin ...'ye ait olduğu anlaşılan yerlerdeki zilyetliğine yapılan müdahalenin önlenmesi talebinde bulunduğu; bu durumda; HMK. mad. 4/c uyarınca davaya bakmakla görevli mahkemelerin Sulh Hukuk Mahkemeleri olacağı hususu gözetilmeden, davacının davasının görev yönünden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduuğu- 
Tapu iptali ve tescil davasında, davalının, ihalenin feshi davasının reddedildiğini ve iyi niyetli olduğunu savunmasına karşın, araştırma eksikliğinden dolayı verilen bozma kararına uyularak verilen davanın kabulü kararının isabetli olduğu; onanması gerektiği-