Yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz'ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlı olduğu- Yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlandığı- Bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamayacağından, yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğu duyduğu- Yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı olmadığı; zira dava konusu 8360 ada 3 ve 4 parsellerin imar parseli olması ve tecavüzlü kısmın imar uygulaması sonucu davacı parselinde kalmış olması nedeniyle yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda bir değerlendirme yapılması gerektiği- 
07.12.2011 tarihli ve 13.09.2013 tarihli bilirkişi raporlarında projeye aykırı olarak bodrum kattan bahçeye ulaşım için bina çevresi betonarme perdede 3 metre genişliğinde kırım gerçekleştirerek bu kısmın önüne 1 metre genişliğinde sahanlık ve toplam 9 adet basamaktan oluşan merdiven tesis edildiği, sahanlık ve merdivenin mermer ile kaplandığı, bodrum kattan salona geçiş istikametinde sol tarafta yer alan odanın 170 cm metre miktarında küçüldüğü, zemin katta mutfak bölümün 180x313 ebatında büyütüldüğü tespit edildiğinden, projeye aykırı olarak yapıldığı tespit edilen yapıların bedellerinin tazminat hesabında dikkate alınmaması gerektiği- 
Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerektiği, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamayacak olup davacının zararın artmasında kusuru varsa, tazminat miktarının indirilmesi veya tamamen ortadan kaldırılması gerektiği- TMK. mad. 730 ve 737 uyarınca doğan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından, davalının kusursuz olmasının ise tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olmayacağı- Tazminat miktarının belirlenmesinde, davacılara ait evin yıpranma payının nazara alınması gerektiği- Davacılara ait evin davalı parseline taşkın olması nedeniyle zararın artmasına neden olup olmadığına bakılması ve varsa davacının kusur oranının tespit edilerek TBK. mad. 52 uyarınca zarar miktarından indirim yapılması gerektiği-
Taraflar arasındaki sulh anlaşması gereğince davanın kabulüne karar verilmiş ise de hükme esas alınan bilirkişi raporunun imar mevzuatı açısından ifrazının mümkün olup olmadığı taşınmaz belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde ise ilgili belediyeden, belediye dışında ise İl İdare Kurulundan sorulduktan, ifraz projesini onaylayan encümen kararı alındıktan sonra karar verilmesi gerektiği-
Sağlığa zarar verdiği iddiası dışında baz istasyonlarının sertifikada belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olarak kurulmadığı, başlangıçta uygun kurulsa dahi sonradan sertifikadaki limit değer ve güvenlik mesafelerine aykırı davranıldığı gerekçesi ile kaldırılmasına ilişkin talep ve itirazların ilgili mevzuat gereğince BTK’ya yapılması gerektiği ve bu kurumun uygulamalarına ve kararlarına karşı da idari yargıda dava açılması gerektiği; keza davacı, baz istasyonunun limit değerlere ve güvenlik mesafelerine uygun olmasına rağmen zararlı olduğunu iddia ediyorsa, idari yargıda idareye karşı yönetmeliğin iptali davası açması gerektiği- Adli yargıda görülecek davalarda ise davanın kabul edilebilmesi için öncelikle baz istasyonunun yönetmelikte belirtilen limit değerlere uygun bulunmadığı ve sağlığa zarar verdiğine ilişkin iddiaların kanıtlanması gerektiği- Dava konusu baz istasyonunun yönetmelikte belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olup olmadığı, davacının sağlığına zarar verip vermediği konusunda tarafların göstermiş oldukları deliller toplanıp yine yukarıda açıklanan Yönetmelik ve Tebliğname hükümleri dikkate alınarak belirlenecek uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak alınacak bilirkişi raporları ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Komşuluk hukukundan kaynaklanan hallerde elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için, kural olarak bir zararın doğmuş olması gerektiği ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise bu hak kullanılabileceğinden, baz istasyonlarının uzun vadede sağlığa zarar vereceği/verebileceği, baz istasyonlarından psikolojik olarak etkilenildiği etkilenileceği vs. şeklindeki kanıtlanması mümkün olmayan soyut iddialarla açılan davaların dinlenmesinin mümkün olmadığı- 
Milli park olarak ilan ve tescil edilen alan içinde kalan yerlerin 2873 sayılı Milli Parklar Kanunun 15. maddesi uyarınca özel mülkiyete konu teşkil edecek biçimde tapuya tescili ve zilyetlik yoluyla kazanılması olanağı bulunmadığı; ne var ki; milli park olarak ilan edilen tarihe kadar zilyet lehine 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile  edinme koşullarının gerçekleşmesi halinde, sonradan milli park olarak ilan edilen ve statüsü değişen taşınmazda kazanılmış hakların korunması ilkesi gereğince kazanılmış hakların korunacağı- Çekişme konusu taşınmazın malik hanesi açık olup 3402 sayılı Kanunun 30/2 maddesi uyarınca gerçek hak sahibi kadastro mahkemesince belirleneceğinden Hazineye ve Asliye Hukuk Mahkemesinin 1956/69 E. -1957/53 K. sayılı dava dosyasının davacısı ... (...) Köyü Tüzel Kişiliğine dava dilekçesi ve duruşma günününü bildirir davetiye tebliğ edilip delil ve belgeleri istenmeli, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmalı, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelisi gerektiği- Orman yönetimi davada taraf olarak yer aldığı gerekçeli karar tebliğ edildiği halde HMK'nın 297/1-b maddesine aykırı şekilde karar başlığında Orman Yönetiminin yazılmamasının doğru olmadığı- 
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosuna ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarını askı ilan tutanakları orman idaresinden getirtildikten sonra mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen ... Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek iki mühendis ve bir harita mühendisinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı "Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin "Teknik İşler" başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek ve çekişmeli taşınmazın (X) ve (Y) değerlerini gösterir şekilde koordinatlı müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek, oluşacak sonuca göre aleyhte olan ilk kararı davalı kişiler temyiz etmediklerinden davacı Orman Yönetimi yararına oluşan usuli kazanılmış hak ilkesi gözetilerek bir karar verilmesi gerektiği- 
Asıl dava elatmanın önlenmesine, birleştirilen dava ise TMK. 724. maddesine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkin olduğu- Mahkemece hem davacının elatmanın önlenmesi davasını kabul etmiş ve davalı...'ın taşınmazdan tahliyesine karar verilmiş, hemde karşı dava temliken tescil istemini kabul ederek taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı-karşı davalı... adına tesciline karar vermek suretiyle çelişkiye düştüğü- Bir dava kabul edilmiş ise diğer davanın reddi gerekir iken her iki davanında kabulüne karar verilmesi nedeniyle birbiriyle çelişkili ve uygulanması imkansız bir sonuç doğduğundan, dosya da mevcut tüm deliller yeniden değerlendirilerek birbiriyle çelişmeyen, uygulanabilir ve denetlenebilir bir hüküm kurulması gerektiği- 
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda soyut ve genel bir takım belirlemeler ile ecrimisil hesabı yapıldığı gibi, HMK. mad. 26'da düzenlenen taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talep dışına çıkılarak eski hale getirme ve molozların kaldırılma bedeli hakkında hüküm kurulması doğru olmadığı- Bilirkişilerden denetime olanak verecek şekilde rapor alınması, sonucuna göre hesaplanan ecrimisilin hüküm altına alınması gerektiği- 
Paydaşlardan her biri topluluğa giren hakların korunmasını isteyebileceği gibi, taşınmaza yönelik haksız müdahalelere karşı tek başına el atmanın önlenmesi davası açabileceği(TMK. mad. 683)- İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, HMK. mad. 120 ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin değeri olacağı- Davada ileri sürülen el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak taşınmazda hafriyat dökülen alanın keşfen saptanan değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek sadece davacının payına düşen kısmın değeri üzerinden tamamlama harcı alınarak işin esası bakımından hüküm kurulmasının doğru olmadığı-