Kira ilişkisinin, bir hukuki fiil (vakıa) değil, bir hakkın doğumuna, değiştirilmesine veya ortadan kaldırılmasına neden olma niteliği itibariyle bir hukuki işlem olduğu, bu nedenle, kiracılık iddiasının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200. ve devamı maddeleri uyarınca kanıtlanması gerektiği-
Davacı çekişmeli 423 parsel sayılı taşınmaza üzerine mutfak, wc, çardak vb yapılar yapılarak kapama fıstık bahçesi niteliğindeki taşınmazın kullanma biçiminin değiştirildiğini iddia etmiş ise de anılan yapıların büyük bir çoğunluğunun Hazine adına kayıtlı dava dışı 424 sayılı parsel içerisinde kaldığı ve keşfen saptanan 1,35 m²'lik bir tecavüzün de taşınmaz niteliğini değiştirmeyeceği açık olduğundan, davacının mülkiyet hakkına üstünlük tanınarak fen bilirkişi krokisinde WC1 ile gösterilen 1,35 m²'lik bölüm yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, 4721 sayılı TMK’nun 683. maddesi gözardı edilerek davanın tümden reddedilmesinin doğru olmadığı-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının üzerinde özenle durulması, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanılması, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği-
Tapu kaydının iptali ve tescili ile elatmanın önlenmesi istemine ilişkin açılan davada, söz konusu taşınmazın tamamının orman niteliğiyle tapuya tesciline karar verilmiş ise de delillerin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğü- Dava konusu taşınmazın öncesinin eğimi düşük çalılık olup 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesi gereğince muhafaza makiliği niteliğinde olmayan eğimi düşük funda veya makilerle örtülü yerlerin orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığından zilyetlikle iktisap edilebilecek yerlerden olan taşınmaz hakkında Orman Yönetiminin davasının reddine karar verilmesi gerektiği- 
Dava konusu taşınmazın, davalılar tarafından dava tarihine kadar tapu kaydına dayanılarak tasarruf edildiğinden ve bu tarihe kadar davalılar tarafından çekişmeli taşınmaza haksız elatma söz konusu olmadığından, Orman Yönetiminin elatmanın önlenmesine ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece, davalının taşınmaza yönelik elatmasının önlenmesine karar verilmiş olması ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesiyle 3402 sayılı Kanuna eklenen "Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A maddesi ve 17. maddesi ile eklenen "Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince, bu dava dosyası yönünden davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması usûl ve kanuna aykırı olup hükmün davalıların taşınmaza olan müdahalelerinin önlenmesi ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerine ilişkin kısmının isabetsiz olduğu- 
Ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarının belirleneceği, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre, sonraki dönemler için ecrimisil değerinin ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edileceği- 
Asıl davanın, TMK’nın 725. maddesine dayanan tapu iptali ve tescil, birleştirilen davanın elatmanın önlenmesi ve kal isteğine ilişkin olduğu- Temliken tescil isteyen davacı kendi kadastral parseline bina yaparken davalı parseline tecavüz ettiğinden iyiniyetli olmadığı- Çapa bağlı taşınmaza inşaat yaparken gerekli özeni göstermeyen davacının iyiniyetli oTduğundan söz edilemeyeceği- Sübjektif koşul gerçekleşmediğinde diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına da gerek bulunmadığından, temliken tescil koşulları oluşmadığından asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği- 
Davalının intifa hakkı sahibinin kiracısı olduğunu kanıtlaması halinde taşınmaza haksız bir elatmadan söz edilemeyeceği için adı geçenin bu iddiası üzerinde durulması gerektiği; davalının ileri sürdüğü kira ilişkisinin bulunup bulunmadığı ve buradan varılacak sonuca göre haklı zilyet olup olmadığı yeterince araştırılmadığı gibi, özel daire bozma kararında da bu hususa yönelik bir açıklama bulunmadığından, dava dışı intifa hakkı sahibi ile davalı arasında kira ilişkisi vs. olup olmadığı kapsamlı bir şekilde araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- 
Harita mühendisi tarafından düzenlenen rapor ve rapora ekli kroki ile orijinal kadastro paftasına göre, (A) ve (B) harfi ile gösterilen yerler dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın kapsamı içinde olmakla birlikte, bozmaya uyularak yapılan keşif sonrası düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporu ve ekindeki krokiye göre bilirkişi kurulunca oluşturulan kıyı kenar çizgisinin dışında (kara tarafında) kaldığından, davacının bu yerlere ilişkin davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı gerçek kişi olarak yoldan yararlanma hakkına dayalı olarak eldeki davayı açtığı, mülkiyet hakkına dayalı bir iddiası olmadığı- Davacının da başkaları gibi çekişme konusu yoldan yararlanma hakkı bulunduğundan davalıların yola elatmasının önlenmesini istemede hukuki yararı bulunup aktif dava ehliyeti olduğundan, davanın esasına girilerek, iddia ve savunmalar doğrultusunda tüm deliler toplanarak, mahallinde keşif yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-