Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarının belirlenmesi gerekeceği, alınan bilirkişi raporunun, somut bilgi ve belgeye dayanmasının, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanmasının gerekli olduğu- İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parasının, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirleneceği, sonraki dönemler için ecrimisil değerinin ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edileceği-
Haricen satın alma olgusunun, satın alan bakımından TMK’nun 994. maddesi ve 10.07.1940 tarihli 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bedelden kaynaklanan kişisel hak sağlayacağı, bu durumda, bedel ödenmedikçe taşınmazı haricen satın alanın taşınmazdan tahliye edilmesinin istenemeyeceği, genel ilke bu olmakla birlikte, davalının taşınmazı haricen satın aldığı kişi ile aralarındaki sözleşmeye dayalı harici satış bedelinden kaynaklanan kişisel hakkını kendi bayiine karşı ileri sürebileceğinden davacıların mülkiyet hakkı karşısında haricen satın almaya ( kişisel hakka) değer verilemeyeceği, böylesi bir durumda davalının haricen satın almadan kaynaklanan hapis hakkına sahip olmayacağı, bu durumda TMK’nun 683. maddesinden kaynaklanan davacının mülkiyet hakkına değer verilmek suretiyle kayden davacıya ait imar parseline davalılanın müdahalesi saptanarak elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiğinin saptanılması, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi, gerektiği- Tarafların paydaşı oldukları çekişme konusu taşınmazlardan ... parselde uzun zamandır taraflarca kullanılan yol bulunduğu, davacının .. parselde bulunan evine bu yolu kullanmak suretiyle ulaştığı, anılan yoldan davacının kamyonla geçmek isterken davalı tarafa ait evin balkonuna zarar vermesi nedeniyle taraflar arasında ailelerinde karıştığı bir kavga yaşandığı, bu olaydan sonra davacının ve ailesinin yolu kullanımına davalı tarafın mani olmak suretiyle muaraza çıkardığı, yapılan keşif sırasında ise yoldan geçişe engel olacak tuğla ve sair malzemenin bulunmadığının tespit edildiği, davacının paydaşı olduğu ve dava konusu ettiği ... parseldeki yolu kullanmasına davalı tarafın engel olmak suretiyle muaraza yarattığı, yolun kullanımına mani olacak şekilde tuğlaların keşif tarihinden önce taşınmazdan kaldırıldığı, yıkımı yapılacak bir şeyin bulunmadığı anlaşılmakla, davalı aleyhine paya vaki elatmanın önlenmesine, diğer davalı bakımından ise paydaş bulunmadığından mutlak olarak elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerektiği-
Bilirkişi raporunda "davalının dava konusu taşınmazdan toprak alması başka yere taşınması söz konusu değildir..." şeklinde tespitte bulunulduğu, bu sebeple toprak bedeli hesabı yapılamadığı, tarafların rapora itirazı üzerine alınan ek bilirkişi raporlarında da sonucun değişmediği, dinlenen tanık beyanlarının da rapor içeriği ile aynı yönde olduğu anlaşıldığından davacının toprak bedeli tazminatı isteği yönünden iddiasının ispatlanamadığı ve davanın reddi gerektiği-
Arsa niteliğindeki taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve pilon yeri bedeli ile irtifak hakkı karşılığının tespiti ile davalı idareden tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Davalıların davacıya ait parsele taşan kullanımlarının hukuken haklı ve geçerli bir nedene dayanmadığı; yapı sahibine kişisel hak sağlayan temliken tescil isteğinin de ancak yapı yapıldığı andaki malike karşı ileri sürülebileceği, dolayısıyla çap satın alan konumundaki davacının satın almasından önce yapılan taşkın yapılar için kendisine karşı temliken tescil isteğinde bulunulamayacağı, çap satın aldıktan sonra yapılan taşkın yapılar için de yapı sahibi bakımından iyiniyet şartının gerçekleşmeyeceği benimsenerek el atmanın önlenmesine karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik olmasa da, davalıya ait taşkın ev ve seranın dava dışı abisi adına kayıtlı 1308(yeni 29) nolu parsele yapılması ve davada yıkım isteğinde de bulunulması karşısında, mütemmim cüz kuralı gereği 1308(yeni 29) parsel malikinin de davada yer alması gerektiğinin düşünülmemesinin doğru olmadığı- Dava tarihi itibariyle geçerli çap durumuna göre mevcut olan müdahale esas alınıp ecrimisile hükmedilmesi yerine, dava açıldıktan sonra gerçekleşen ve tecavüz miktarlarını arttıran yenileme durumuna göre belirlenen ecrimisile hükmedilerek dava tarihinden sonraki dönemin ecrimisil kapsamına alınması ve ıslah dilekçesi ile faiz de istendiği halde, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece yeniden yerel, teknik, ziraatçı ve inşaatçı bilirkişi aracılığıyla taşınmazın başında keşif yapılarak taraf tanıklarının dinlenilmesi, tarafların ve tanıkların gösterdikleri muhdesatlar duraksamaya yer vermeyecek şekilde uzman bilirkişi raporlarında işaretlenmesi gerekeceği, tanıklardan hangi muhdesat kim tarafından, ne zaman, kimin nam ve hesabına yapıldığının, masrafların kim tarafından ne şekilde karşılandığının ayrıntısıyla sorulup belirlenmesi gerekeceği-
Davacının çamlık ormanlık arazi niteliğinde Hazine adına tapuda kayıtlı taşınmazın orman niteliğinde olduğundan bahisle Hazine adına tescil edildiğini, ancak orman niteliğinde olmayan taşınmaz üzerinde şuan hastane bulunduğunu, imar planı içinde arsa niteliğinde olduğundan taşınmazın mülkiyetinin kendsine ait olduğunu belirttiği davada "red kararının" isabetli olduğu-
Dava dilekçesinde davalı gösterilen kişi ile dilekçede hatanın düzeltilmesi suretiyle davalı gösterilen kişinin ad ve soy ad benzerliği nazara alındığında tarafın yanlış gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıdan kaynaklandığı; düzeltilerek davalı olarak gösterilen kişi yönünden davaya devam edilmesi gerektiği-
Çekişmeli taşınmazın sınırları içerisinde bulunduğu dava dışı bir diğer Belediye Başkanlığı sınırlarından ayrılarak davacı belediyeye bağlandığı, 3030 sayılı Yasanın yürürlüğü tarihinde gerçekleşen olaylara uygulanması gerektiği ve davacı belediyenin ise 3030 sayılı Yasanın yürülükten kaldırıldığı tarihinden sonra kurulması nedeniyle mülga 3030 sayılı Yasanın eldeki davada uygulanamayacağı- Yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkin davada vekille temsil edilen davalılar yararına "harcı tamamlanan değer üzerinden" nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-