İİK'nun 143. maddesine göre alacaklı, cebri icrayı kesintisiz sürdürme iradesini göstererek, borçlunun haczi kabil hiçbir malı bulunmadığının tespiti ile bu halin kesin aciz vesikası ile belirlenmesi halinde, borçluya karşı aciz vesikasının düzenlenmesinden itibaren 20 yıl geçmesiyle borcun zamanaşımına uğrayacağı, ancak aynı Yasa'nın 105. maddesine göre düzenlenen geçici aciz belgesinin ise sadece alacaklıya tasarrufun iptali davası açma hakkı vereceği, bu belge ile zamanaşımının kesilmeyeceği-
Somut olayda, takip konusu çekler 25.08.2012, 29.08.2012, 03.09.2012, 08.09.2012 tarihlerini ihtiva etmekte olup tasarruf 10.08.2012 tarihinde yapılmış ise de davacı vekilinin, çeklerin borçlu ile olan ticari ilişkiden kaynaklandığını belirterek, 2012 yılı 3. ayından itibaren devam eden mal alışverişine ilişkin faturalar sunduğu, ticari hayatta çek vadeli ödeme aracı olarak kullanıldığından, davacı ve borçlunun ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, borcun doğum tarihinin belirlenmesi, bu ön koşulun varlığının tesbiti halinde davalı üçüncü ve dördüncü kişiler yönünden iptal koşullarının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nın 277 ve devamı maddeleriyle iptal davalarının düzenlendiği- İİK'nın 281/2 maddesi ile alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verilebileceği teminatın lüzum ve miktarının mahkemece takdir ve tayin edileceğini düzenlendiği- Bir para alacağının  korunması için ihtiyati  tedbir yoluna değil, ihtiyati  haciz yoluna  başvurabileceği- Davanın niteliği gözetilerek ihtiyati haciz kararı verilmesi ve teminat alınması, ihtiyati tedbir talebinin ise reddedilmesin de usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Davalı tarafından borçlunun vekiline yapılan ödemenin taşınmaz satımından başka bir nedenden kaynaklandığı hususunun ispat edilememesine, ödenen miktarın da bedele eklenmesi gerekmesine, bedel farkı oluşmadığı gibi borçlu ile davalı 3. kişi arasında akrabalık, ortaklık, ticari ilişki gibi davalı borçlunun, alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek bir durumun da söz konusu olmamasına göre açılan tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacılar ile davalılar arasında imzalanan ortaklık sözleşmesi ve dava konusu taşınmazların satış akit tablosundan davacıların gerek tapu memuru önünde ve gerekse sonrasında yazılı sözleşme imzalanması sırasında dava konusu taşınmazların satışta aracılık yapan davalı adına kayıtlanmasını kabul ve bu hususa muvafakat ettikleri, davacılar tarafından davalı yönünden hile ve desisenin gerçekleştirilmesi suretiyle tapunun edinildiği ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Ticari araç devrinin İİK. mad. 280/3-son gereğince iptale tabi olduğu; 2918 s. KTK. mad. 20/d gereğince harici araç satışlarının geçerli olmadığı- Tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücreti takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak, düşük olan değer üzerinden hesaplanacağı-
Davacı karşı davalı 3. kişi tarafından açılan istihkak davasının yargılaması sonucunda istihkak iddiasının reddine, takibin devamına karar verildiği, üzerinde haciz şerhi bulunan taşınmaza ilişkin davalı karşı davacı alacaklı için satış isteme imkanı doğmuş olduğundan karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasının artık konusuz kaldığı, davalı karşı davacı alacaklının söz konusu taşınmaza ilişkin tasarrufun iptali davası açmasında artık hukuki yararı kalmadığı hususu gözden kaçırılarak tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olup bozma nedeni olduğu-
Tasarruf tarihi ile haciz tutanağının düzenlendiği tarih arasında, iki yıllık sürenin geçmiş olması halinde tasarrufun iptaline karar verilemeyeceği- İvazsız tasarrufların butlanına ilişkin İİK'nın 278. maddesi uyarınca iptal kararı verilebilmesi için dava konusu tasarruf ile haciz veya aciz vesikasının düzenlendiği tarih arasında en fazla iki yıllık sürenin geçmiş olması gerektiği, somut olayda dava konusu tasarrufun 20.02.2014 tarihinde yapıldığı, aciz vesikası niteliğindeki haciz tutanağının düzenlenme tarihinin ise 19.09.2017 olduğu, bu nedenle ivazlar arasında fahiş fark olsa dahi iki yıllık sürenin geçmiş olması nedeniyle dava konusu tasarrufun (İİK 278. maddesinde sayılan sebeplerle) iptaline karar verilmesinin mümkün olmadığı-
Haciz sırasında "dava konusu taşınmazı, anlaşmalı olarak arkadaşı olduğunu belirttiği davalı-üçüncü kişiye sattığını" belirten borçlunun bu beyanın İİK. 280 kapsamında değerlendirilmesi gerekeceği–
Yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olduğu, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olmasının zorunluğu olduğu- Yargıtay'ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.